English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / This is a disaster

This is a disaster traduction Turc

570 traduction parallèle
This is a disaster.
Bu bir felaket.
This is a disaster :
Bu bir felaket.
This is a disaster.
Aman tanrım, bu bir felaket!
This is a disaster!
- Bu tam bir felaket.
This is a disaster!
Bu bir felaket!
Financially? If you tried to think in those terms when you're talking about something like this financially, this is a disaster.
Yani olaya harcadığın para olarak bakacak olursan şayet, ve etrafına bakacak olursan, parasal olarak bu bir iflas.
This is a disaster area. We don't even have a phone.
Burası bir felaket bölgesi resmen, telefon bile yok yani.
This is a disaster.
İşte gerçek!
This is a disaster.
İşte dram! İşte!
As far as safety is concerned, this is a disaster.
Güvenlik açısından bu bir felaket.
This is a disaster, Mayfield.
Bu bir felaket, Mayfield.
This is a disaster.
Poirot, çok kötü oldu.
God, this is a disaster!
Tanrım, bu bir felaket!
Goddamn it, Forrest, this is a disaster here!
Lanet olsun Forrest, burası cehennem gibi!
Oh, my God! This is a disaster!
- Aman tanrım, bu bir felaket!
This is a disaster.
- Tam bir felaket.
A wave of anti-British protests... This is a disaster.
Yurt dışında İngiltere karşıtı protestolar çoğaldı.
This is a disaster, Sean.
Bu bir felaket Sean.
Xena, chiffon is bad, chartreuse is bad, but this is a disaster.
Zeyna, şifonu kötü, yeşilimsi sarı rengi kötü, ama bu bir felaket.
This is a disaster.
Bu bir felaket!
This is a disaster.
Bu bir facia.
# This is not a disaster :
# Bu bir felaket değil :
I think his fight is with the candidate for first selectman of Cape Anne... who's responsible for making this community a disaster area.
Bence onun savaşı, burayı bir facia bölgesi haline getiren burayı yönetmeye aday olan kişiye karşıdır.
This is a complete disaster.
Bu çok kötü oldu.
I told you, this is a mercy flight carrying blood plasma and emergency equipment for the victims of the italian flood disaster at Rovigo.
Size söylüyorum bu İtalya Rovigo'daki sel felaketi kurbanlarına kan, plazma ve acil yardım malzemeleri yetiştirmeye çalışan acil bir uçuştur.
This is a great disaster to us, Katsuko.
Bu bizim için büyük bir felaket, Katsuko.
All right, so this Anderson caper is gonna be a disaster.
Pekala, bu Anderson soygunu bir felaket olacak.
Brian is trying to turn this disaster into a plus.
Brian bu felaketi düzeltmeye çalışıyor.
THAT THIS DISASTER IS ACTUALLY A BLESSING. NOW, THAT'S A CHALLENGE.
Demek istediğinizi anlıyorum Bay Swann!
Adrian, you know, I'm gonna be glad when this weekend is over, because it's a disaster.
Bu hafta sonu bittiğinde çok mutlu olacağım. Çünkü tam bir felaket.
This is a small token of our appreciation to show to you for saving us from a chemical plant disaster.
Bu minnettarlığımızın küçük bir göstergesi. Bizi bir kimya fabrikası felaketinden kurtardığın için.
But her running of this operation is a disaster.
Ama bu operasyonu yönetişi bir felaket.
It is imperative, while there is still time left, that the TUC call a general strike in protest against this disaster which faces us all.
Hepimizi bekleyen felaketi protesto etmek için... Ticaret Odasının... hala zaman varken genel grev çağrısı yapması şart.
This citizen-action crap is a disaster, a bad idea, and I'm going to prove it.
Vatandaş eylem programı saçmalığı bir felaket, kötü bir fikir, bunu kanıtlayacağım.
This place is a disaster.
Burası feci bir yer.
This place is a disaster it breaks down.
Burası tam bir felaket.
Oh boy, this place is a disaster.
Off... burası felaket.
This film is a $ 20-million disaster.
Bu film 20 milyon dolarlık bir felaket.
- what has occurred is that this.. Disaster has been like a wolf a hungry one that attacks and goes, devouring the people where he passes by, letting the people live where he has not passed.
Bütün bu olanlar sanki aç bir kurdun işi.
- This is a disaster. - Why?
- Bu büyük bir felaket.
What a disaster this is, taking these records out.
Bu plakları çıkarmak tam bir felaket!
This room is a disaster.
Bu oda bir facia.
This intellectual torpor may be sufficient to earn you a job in some disaster-prone part of the world like Chernobyl or NASA, but it won't cut the mustard with me.
Bu entellektüel uyuşukluk NASA veya Çernobil gibi dünyanın fekaletlere meyilli yerlerinde iş bulmanıza yeterli olabilir ama ama bu sakalımı kesemez.
This is a major disaster!
Bu büyük bir felaket!
This is a recipe for disaster.
Bu felakete davetiye çıkarmak olur.
This war is a disaster.
Şimdi gitmezsen seni nezarete...
There is no why in a disaster like this, Eddie.
Böyle bir felaketin niyesi olmaz, Eddie.
And this... this change of heart you've had suddenly well, this is a disaster.
Evet.
This is going to be a disaster.
Bu felaket bir şey olacak galiba.
The health department called they're coming here tomorrow morning and this place is a total disaster.
Sağlık şubesi arayıp yarın geleceklerini söylediler ve bu mekan tam bir felaket.
This season is a disaster.
Bu sezon felaket.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]