Too complicated traduction Turc
541 traduction parallèle
- That's too complicated.
- Bu çok karmaşık.
Just don't get too complicated, Eddie.
İşi çıkılmaz hale getirme, Eddie.
When a man gets too complicated, he's unhappy.
Bir adam işi çıkılmaz hale getirdiğinde mutsuz olur.
- Too complicated.
- Çok karışık.
Life on land's become too complicated for my taste.
Kara hayatı bana göre fazla karışık.
It gets too complicated. We couldn't cope with it.
Bu gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve bununla başedemeyiz.
You're too complicated for a woman like me.
Benim gibi bir kadın için anlaşılması zor birisin.
Look, I'm afraid it's much too complicated to explain why.
Korkarım sebebini söylemesi çok güç.
Too long, too complicated.
- Çok karmaşık ve uzun.
It's too complicated to explain.
Anlatmak çok uzun sürer.
Oh, you're too complicated for me.
Benim için çok karmaşıksın.
Because this thing is too complicated to complicate further.
Çünkü bu şey daha fazla karmaşık hale getirilemecek kadar karmaşık.
And as for intelligence... if it's not too complicated.
Ve zekaya gelince... Çok karmaşık değilse...
It's too complicated!
Of! çok karışık!
- She doesn't look too complicated!
- Rahatlık verici bir görüntüsü var!
Look, Mom, it's too complicated.
Bak, anne, çok karmaşık.
Now, it's much too complicated to memorise and far too vitally important to destroy.
Ezberlenemeyecek kadar karışık ve imha edilemeyecek kadar da değerli.
It's too complicated.
Çok karmaşık.
It's too complicated.
Çok karışık.
But... so it won't be too complicated, and cause you trouble,
Ama işleri karıştırıp başına iş açacak değil.
If it seems too complicated, make it easy on yourself :
Çok karışık görünüyorsa, onu kendine göre kolaylaştırabilirsin :
It's too complicated to explain.
Çok karmaşık.
It's too complicated for me to go into the whole story, but she lives with the innkeeper's family now.
Bu benim anlatabileceğimden karmaşık bir hikaye, ama artık hancının ailesi ile yaşıyor..
Life is far too complicated.
Hayat çok karmaşık.
I find too complicated.
Bence bu fazlasıyla karmaşık.
Too complicated.
Çok karmaşık.
Your ethnic group is Korean... It's too complicated!
Etnik grubun Koreli- - Çok karışık bir iş bu be!
At first, Richard planned to use her to get at your money... but it seemed too complicated.
Aslında Richard'ın ilk fikri, sizin paranızı almak için onu üçkağıda getirmekti. Ama bu çok çetrefilliydi.
It's getting too complicated.
Korkuyorum ve eve dönmek istiyorum.
" It's too complicated to explain.
Açıklaması çok güç.
David, stuff is gettin too complicated in this shithole.
David, bu bok çukurunda işler fazla karmaşık hal alıyor.
It's just too complicated.
Oldukça karışıktır.
You know, you can get too complicated.
Bilirsiniz, siz çok karmaşık olabilirsiniz.
Too complicated.
Bu çok zor olur.
That's much to hard, too complicated.
Bu çok zor, çok karışık.
Not too complicated.
O kadar da karmaşık değil.
Things are already too complicated.
İşler fazlasıyla karıştı zaten.
It's just too complicated for me.
Benim için çok karışık.
I guess I made instructions too complicated.
Sanırım biraz karmaşık anlattım.
Marriage is... Too complicated.
Evlilik... çok karmaşık.
Your life is just a little too complicated for me right now.
Hayatın şu anda benim için biraz fazla karışık.
- No, it is too complicated.
- Hayır. Çok karmaşık.
Both subjects are still too complicated for us.
Her iki konu da bizim için çok fazla karmaşıktır.
It's not too complicated?
Zor bir tarif değildir umarım.
It's too long and complicated.
Hem çok uzun hem de karmaşık.
I think you're too complicated for your own good.
Bence bu kadar düşünmen sana zarar veriyor.
Now things are more clear-cut, but more complicated too.
Şimdi işler daha açık seçik ; ama çok daha da karmaşık.
A phone call would be much too complicated.
Belki delirdim, fakat... bu aynı fotoğraf, değil mi?
In order to revolt... one must find the time to... have the time to see things simply... i.e. not to be scared anymore to say that it's things that are complicated... and that anxiety is simple, too simple... as for instance, to put the sound too loud :
Başkaldırmak yerine... birilerinin... şeyleri açık şekilde görebilmek için zamana ihtiyacı olacak... örneğin şeylerin karmaşıklığının... ve endişenin basit bir şey olduğunu korkmadan söylebilmek gerekiyor örneğin, yüksek sesle ortaya koyabilmek gerekiyor :
But that was too easy for her complicated being.
Ama bu onun karmaşık karakteri için fazla kolaydı.
It's too complicated, Louise.
Yine de sağ ol.