Torch traduction Turc
1,970 traduction parallèle
Then torch the place and leave.
Sonrada burayı yakıp gideceğiz.
That's the Torch, isn't it?
Bu meşale değil mi?
So the torch has been passed.
Meşale geçildi.
I mean it didn't go after Peter until after he dropped his torch.
Şimdi ihtiyacımız olan tek şey, bir alev makinesi. Oldu bil!
Yeah, and let me tell you something- - that's one torch I'm happy to pass along to New Christine.
Evet ve sana şunu söyleyebilirim- - bu yeni Christine'e devretmekten mutlu olduğum bir meşale.
McKay would be the Human Torch.
McKay "İnsan Meşale"...
No. No, and McKay is not a human torch.
- Hayır, hayır, McKay de "İnsan Meşale" değil.
You're really carrying a torch for him, aren't you?
Onun için gerçekten yanip tutusuyorsun degil mi?
Okay, so we have a dental mirror, and a dental torch.
Elimizde dişçi aynası ve dişçi lambası var.
You seen how much damage I can do with a homemade blow torch.
Ev yapımı bir lehim lambasıyla, ne kadar zarara sebebiyet verebileceğimi gördün.
"Look" he said as he stood shining his torch on a big bag of jellied raspberries.
"Jöle bebek" dolu büyük bir torbayı meşalesiyle aydınlatarak "bak" dedi.
Not her, she's still carrying a torch for that novelist, right?
Ona değil, o hala roman yazarına ilgi duyuyor, değil mi?
Webster's dictionary defines wedding as "the fusing of two metals with a hot torch."
"Webster's Dictionary" ( internetteki popüler sözlük ) "evliliği".. iki metalin kızgın ateşte erimesi olarak tanımlıyor.
The torso, we're gonna have to melt down with a blow torch.
Gövdesini, kaynak aletiyle eritmeliyiz.
But if he keeps poking his nose in my business, I will torch him with every other department head in this place.
Eğer burnunu işime sokmaya devam ederse, diğer tüm bölüm şefleriyle beraber onu mahvederim. Bakalım bunun kariyerine nasıl bir faydası olur.
You're still carrying the torch for your first love.
Hala ilk aşkını unutamamışsın, kalbin kırık.
A torch test could —
Alev testi...
- Torch his corpse?
- Cesedini yakalım mı?
So, I'll let you carry her torch.
Görevinize devam etmenize izin vereceğim
Shine your torch through it.
El fenerini buraya tutsana.
I always knew the torch would light the way to the big leagues.
Her zaman Tourch'un büyük yerlere gelmen için bir ışık olacağını biliyordum.
Now sit here, and I'll go get a torch.
Buraya oturun, ben de gidip bir el feneri getireyim.
I know you carry a torch for the guy, but...
Senin ona abayı yaktığını biliyorum ama...
Hey, Matty, you got a torch? .
Hey, Matty, meşaleyi getirdin mi?
She's making a choice not to give you your lighter because you'll torch the self-help library again.
Sana çakmağı vermemeyi tercih ediyor, çünkü verirse yine kitaplığı yakmaya teşebbüs edersin.
Good. Dead woman's prints on the torch.
Fenerde, ölen kadının parmak izleri var.
Then prepare to torch it.
Sonra da yakmak için hazır edin.
- I said no. - Poor Vivian. Carrying a torch...
" Dwight Dixon'ın nerede olduğunu çok iyi biliyorum.
So there'd be no reason to torch the car, right?
Yani arabayı yakmak için herhangi bir sebep yok, değil mi?
- They was running like cockroaches from a burning torch.
Işığı görünce kaçışan hamam böcekleri gibiydiler.
And turn into a human torch.
Ve insandan yapılma bir meşaleye dönüştüğünü.
Pass me that torch.
Şu meşaleyi ver bana.
I'd say the big D is carrying the proverbial torch.
Diyebilirim ki Declan malum meşaleyi taşıyor.
My mom knows a dude who will torch the place.
Annemin burayı kundaklayabilecek bir tanıdığı var.
I, for one, am happy to pass the helium torch.
Helyum makinesinde uzaklaşmaktan memnun olurum.
So, who gave you the order to torch that apartment?
Sana o daireyi yakma emrini kim verdi?
To you, from failing hands we throw... The torch be yours so hold it high...
Bu zayıf ellerden düşürdüğümüz meşale senin, yüksekte tut.
Turn that damn thing off before I torch it!
Onu ateşe vermeden önce şu lanet şeyi kapat!
Sure you weren't holding a torch, Annette?
Meşaleyi tutmadığından emin misin, Annette?
Everyone take a torch.
Herkes bir fener alsın.
- Torch.
- Feneri ver.
But you were a reporter at the torch, right?
Ama sen Toruch'da yazardın değil mi?
It looks like the torch has been passed to the freshman.
Görünen o ki, yük çaylağa bindi.
Give me your torch...
Feneri ver.
I'm still carrying a little torch for you.
Senin için hala içimde bir umut ışığı var.
Um. Little Armenia torch job makes it a busy day to be out of the Barn.
Ermenilerin kundakçılık yapması ahır dışında bizi de oyalıyor.
We need a big-ass drill or a cutting torch to breach the hull.
Büyük bir burguya ya da denizaltının gövdesine zarar vermemiz lazım.
Torch it.
Ateşe ver.
Well, that's a propane torch.
Aslında bu makine...
Grab me that propane torch.
Bana alev makinesini getir.
We hear lonely boy's b.F.F. Still carries a torch for nate.
Yalnız çocuğun kankası, hala Nate için yanıyor diye duyduk.