Vent traduction Turc
1,527 traduction parallèle
There's bone dust from at least seven other bodies in that vent filter as well.
Hava filtresinde en az 7 diger cesetin kemik tozu var.
The dust that we got off the vent in your showroom matched hastings and seven other bodies.Who do you work with?
Galerinizdeki havalandırma dan aldıgımız tozlar Hastings ve diger yedi cesetle uyuştu. kiminle çalışıyorsunuz?
Just letting Oscar vent a little.
Oscar'ın biraz içini dökmesi gerekiyor da.
I spent the whole day trying to pull a peanut out of that heater vent.
Tüm günü kaloriferden fıstık çıkarmaya çalışarak geçirdim.
If Meg can get through the vent,
Eğer Meg havalandırmadan geçebilirse,
- Dad, I can't go through the vent.
- Baba, havalandırmadan geçemem.
You think Meg made it through the vent?
Sence Meg havalandırmadan geçebildi mi?
If we angle it through the vent, we might be able to alert the authorities.
Eğer havalandırmadan ateşlersek, belki yetkilileri harekete geçirebiliriz.
Just that you have nowhere to vent the frustrations of youth and that restlessness is leading you down a different path.
Gençliğin önünün bu kadar kesildiği hiçbir yer yoktur ve bu huzursuzluk seni farklı bir yola götürür.
So I didn't vent-erator you. You don't vent-erator me.
Mesela, bir filme gidebiliriz.
The vent in the bathroom?
Tuvaletteki kubur mu?
I can smell the laundry vent.
Çamaşır deliğinin kokusunu alabiliyorum.
You're standing under a vent.
Havalandırma deliği altında duruyorsun.
All right, call for a vent, 100 percent, AC 14, tidal volume, 600.
Peki. Solunum cihazı isteyin. Yüzde yüz oksijen, AC 14, tidal hacim 600.
And get yourself a jacket with a vent and shoes that don't lace up and a shirt with a little color or a pattern or something.
Ve kendine yırtmaçlı bir ceket ve bağcıksız bir ayakkabı ile renkli desenli bir gömlek al.
I found some type of blue trace inside one of the pairs of gloves Lindsay found in the vent.
Lindsay'in kanalda bulduğu eldiven tekinde bir tür mavi kalıntı buldum.
Okay, isn't there a vent on the right side, up near the roof?
Tamam tavana yakın bir havalandırma var mı?
And ran the wire through the vent so they could lock the door from the outside.
Ve teli sürgüden söktüler Böylece kapıyı içeriden kilitlediler.
- Vent pressure's almost 50.
Solunum cihazı basıncı yaklaşık 50.
All right, put the vent rate up to 25 and the tidal volume down to 500.
Peki. Cihazın oranını 25'e ayarlayın. Tidal hacmi de 500'e düşürün.
- Why'd you shut the air vent?
- Neden havasız bıraktın?
The happy and mundane world will vent their anger.
Neşeli ve dünyevi yaşam öfkesini açığa vuracak.
The happy and mundane world will vent their anger. The happy and mundane world will vent their anger.
Neşeli ve dünyevi yaşam öfkesini açığa vuracak.
I was just looking to vent.
Sadece kaçacak yer arıyordum.
It's inside the vent.
Havalandırmanın içinde.
Not that I'm impressed or anything but how'd you know where to find the vent controls?
Etkilenmiş falan değilim ama havalandırma düğmelerinin yerini nereden biliyorsun?
I found your little white t-shirt, shoved in the vent in your bedroom.
- Sanırım bu çirkin suçlamayı destekleyecek kanıtın vardır. - Küçük beyaz tişörtünü buldum.
Ted got to vent And I don't have to hear it.
Ted birilerine içini dökecek ve ben bunu duymayacağım.
Somebody call for a vent.
Biri solunum cihazı istesin.
You vent your anger to me.
Beni kızdırdın.
You know, we're just lucky we had gas instead of an electric'cause it's got its own built-in vent.
Evet. Bilirsiniz, elektrik yerine gazlı ocağımız olduğu için şanslıyız. Çünkü onda kendinden menfez var.
- Get to the front. Vent the engines.
- Ön tarafa gidip, motorları havalandır.
It's a heating vent.
Isı menfezi.
This low-pressure vent will help.
Yardımı olacak bir solunum cihazı var.
You need to vent.
Kaçacak bir yere ihtiyacın var.
- Call Respiratory for a vent.
- Solunum cihazı isteyelim.
- Emergency vent!
Acil havalandırma deliğini aç!
I just wanted to vent, but then the guy got me riled up, so I followed him when he left.
Hırsımı almak istedim. Ama beni daha çok kızdırdı. Ben de takip ettim.
Everything was working out, but we still had to get into the air vent that would lead to the loading dock.
Her şey yolunda gidiyordu, fakat hâlâ, yükleme istasyonuna giden havalandırma tüneline girmemiz gerekiyordu.
I'm going to go climb in the vent and look for them.
Havalandırma tüneline tırmanıp nerede olduklarına bakacağım.
Clearly a vent.
Açıkça görülüyor ki gaz veriyor.
Maybe I needed to vent or maybe I was just hopped up from eating 16 brownies,
16 parça brownie yedikten sonra, ya belki kusmaya yada tuvalete gitmeye ihtiyacım vardı.
When I heard you talking about Shoemaker through the heating vent, - I thought I was dreaming.
Shoemaker ile ilgili konuşmanızı havalandırma deliğinden duyduğumda,... hayal görüyorum sanmıştım.
Yeah, we used to hide cigarettes in the vent in your room and smoke when your mom was out.
Sigarayı odandaki havalandırmada saklardık. Ve annen dışarı çıkınca içerdik.
You know, it's just - - things bother me, and I vent.I write it down.
Bilirsin işte beni rahatsız eden şeyleri çıkarıyorum. Yazıyorum.
It could be fate or it could be that you have a listening device planted in the air-conditioning vent of your car.
Şansınız yanınızda olabilir,... veya arabanızın klimasına yerleştirilmiş bir dinleme cihazı olabilir.
I'm the perfect vent-erizer - - vent-erator. You can always vent to me.
Ama sana anlatmak istiyorum.
Mom, I don't need a vent-erator.
Eğer sana anlatırsam, beni zorlamayacağına söz verir misin?
- Are you looking for a vent?
- Evet.
- In the vent chamber?
Havalandırma odasında mı?
- Vent the engines.
- Motorları havalandırın!