Video traduction Turc
18,922 traduction parallèle
He reviewed a YouTube fan video.
Bir YouTube fan videosunu eleştirdi.
By the way, this is your one hour of video games for the night.
Bilgisayar oyunu için bir saat vaktiniz var.
I thought Candace didn't let you play violent video games.
Candace'ın şiddet içeren oyunlara izin vermediğini sanıyordum.
Bank statements, video of the store, audio of their homes.
Banka beyanları, mağazadaki video görüntüleri, evlerindeki ses kayıtları.
And the, uh, the Raven IV uses 3D imaging which shows you the internal organs in real time using the same type of processors found in high-quality video game images.
Ayrıca Kuzgun IV, 3D görüntüleme kullanıyor. Böylece iç organları gerçek zamanlı görebiliyorsunuz. Yüksek kaliteli bilgisayar oyunlarında bulunan işlemcinin benzeri kullanılıyor.
I don't remember the part of the... the video where you kill the patient.
Hastanın nasıl öldürüleceğini gösteren bir kısım olduğunu hatırlamıyorum.
So my son had me play this video game last night, and I think I finally understand the move you were trying to teach me.
Dün gece oğlum bana bir bilgisayar oyunu oynattı. Bana öğretmeye çalıştığın hareketi sonunda anladım sanırım.
You should play more video games.
Daha çok bilgisayar oyunu oynamalısın.
Captain, we have prepped a security video from the hotel bar.
Başkomiserim, otelin barından alınan kamera kayıtları hazır.
Does anybody want to watch any more video of this asshole?
Bu lavuğun daha fazla videosunu izlemek isteyen var mı?
This security video from the ATM where your father and uncle were killed, it'll be pretty gruesome, Buzz.
Babanın ve amcanın öldürüldüğü ATM'den alınan görüntüleri izlemek bayağı korkutucu olacak, Buzz.
I could digitize the video and run it through some software designed to extrapolate from still images, and that might give us a little something to follow-up on.
Videoyu dijital ortama aktarıp hareketsiz görüntüleri ektrapolasyon yapan bir yazılım programıyla işleyebilirim. Belki bize takip edecek küçük bir ipucu verir.
This old VCR is not working.
- Bu eski video oynatıcı çalışmıyor.
In return for his family not suing us, he wants to make sure all of Bo McClaren's video featuring his little sister is destroyed.
Bize dava açmamanın karşılığında Bo McClaren'in kardeşini oynattığı tüm görüntülerin yok edilmesini istiyor.
I'll go and ask them for the video, then. Oh, no.
- Ben gidip videoyu sorayım bari.
I'm having a problem with getting this old VCR to work, and if it's not too much trouble, I was...
Bu eski video oynatıcıyı çalıştırmakta sorun yaşıyorum. - Size zahmet olmayacaksa...
My mom still has a VCR, Buzz.
Annemin hâlâ video oynatıcısı var, Buzz.
We'll be confiscating your video for trial.
Duruşma nedeniyle bütün görüntülere el koyuyoruz.
I mean, if you'd like to look at the video...
- Yani videoya bakmak istersen...
[video rewinding at high speed]
Sezon 5, Bölüm 4 "Dış Güzellik" Çeviren :
I've been studying the atm video From the night my dad and uncle were murdered.
Babamla amcamın öldürüldüğü gece çekilen ATM kaydı üzerinde çalışıyordum.
Anyway, bring me the video to my desk.
Neyse, sen videoyu masama bırak.
Would you make me a copy of that video so i can take it home?
Eve götürebilmem için bana o videonun bir kopyasını yapar mısın?
Oh, i see. In the brochure, the utensils are all facing the same way, But in this still from buzz's video,
Anladım, broşürde tüm aletler aynı yöne bakıyor ama Buzz'ın çektiği görüntüde ızgara presi ters çevrilmiş.
It's even more inviting than in the video.
- Videokinden bile daha çekici.
I know that was a terrible way to start your day, but this video, which I'm sure you heard we took down almost immediately when it appeared online four days ago, remains the FBI's best and only lead in a national manhunt.
Güne başlamak çok kötü bir yol olduğunun farkındayım ama duymuşsunuzdur, dört gün önce internette göründüğü andan itibaren üzerinde çalıştığımız bu video, FBI'ın uluslararası insan avındaki tek ve en iyi ipucu olma özelliğini hâlâ koruyor.
I've been working this case nonstop since we confirmed the video's authenticity.
Videonun orjinalliğini doğruladığımızdan beri hiç durmadan çalışıyorum.
Unless you're implying that this video was shot in Los Angeles.
Tabii bu videonun Los Angeles'ta çekildiğini ima etmiyorsanız.
If we track the flight plan of this helicopter from four days ago and compare it with the ISIS video, we can discover where the image was captured.
Helikopterin dört gün önceki uçuş planını bulup IŞİD videosuyla karşılaştırırsak görüntünün çekildiği yeri bulabiliriz.
When the guy tilts the camera up, there's a lot of height to the video's background.
Adam kamerayı yukarı doğru kaldırdığında arka plandaki görüntü bir hayli yükseğe çıkıyor.
Is that the murder weapon from the video?
- Videodaki cinayet silahı mı o?
Well, you probably have a lot going on right now, but I took the video from the ATM where Buzz's father and uncle were murdered, and I ran it through like six old VCRs from our communications department,
- Muhtemelen işin başından aşkındır. Buzz'ın babasının ve amcasının öldürüldüğü ATM videosunu bizim iletişim bölümündeki altı farklı video oynatıcıya takıp denedim.
just because we can't see what's on some prehistoric ATM video?
Sonra sırf antika bir ATM kasedini izleyemedik diye her şey bitiveriyor.
You know, the ATM video... maybe there is somebody that I could speak to.
Belki şu ATM kasedi konusunda konuşabileceğim biri vardır.
The phrasing the killer used on the video is inconclusive.
Katilin videoda kullandığı ifadeler belirsizdi.
Could you have video from last Wednesday night
- Çarşamba gecesinin görüntülerini...
You could sign a consent decree so we could take your security video.
Güvenlik kayıtlarını alabilmemiz için izin belgesini imzalamanız lazım.
And I will e-mail you the video.
Videoyu e-postayla gönderirim.
But, if you'll play the video forward a little...
- Videoyu biraz ileri alırsanız...
Be sure and e-mail us all this surveillance video of our victim.
Kurbanın güvenlik görüntülerini bize göndermeyi unutmayın.
We're unable to see clearly what's on this video, and I know that the FBI can do wonders.
Bu videoda ne olduğunu tam göremedik ama eminim FBI harikalar yaratır.
No, sir, we're saying that your client took his buddy to a bar, where he got him good and drunk, and he told Nick that he would wait outside to give him a ride, drove him to a pre-dug grave, and then dressed up like he was in ISIS and cut his friend's head off with a knife on video to make it look like an act of terrorism!
Hayır, diyoruz ki müvekkiliniz kankasını bir bara götürüp iyice sarhoş etti Nick'e onu eve götürmek için arabada bekleyeceğini söyleyip onu önceden kazdığı mezara götürdü, IŞİD üyesi gibi giyindi, arkadaşının kafasını bıçakla kesip videoya çekti ve bunu terör eylemi gibi göstermeye çalıştı!
And before I go... a clear DVD of what was on your video... which, by the way, was completely unrelated to this case.
Video kasedinizin temizlenip DVD'ye aktarılmış hâli. Bu arada bu vakayla tamamen alakasız bir şeymiş.
... video in which you decapitated your friend in the name of ISIS, you incited others to do the same to United States military officers around the world.
IŞİD adına arkadaşınızın kafasını kestiğiniz video dünyanın her yerinde ABD askerlerine benzer şeyler yapılmasını teşvik etti.
"Hey. This is the video from the ATM security camera of my father and uncle's murder."
Selam, bu babamın ve amcamın öldürüldüğü ATM'nin güvenlik kamerasından alınan kaset.
Electronics, video games, pricy clothes,
Elektronik aletler, bilgisayar oyunları, pahalı kıyafetler.
We have security video from golden harbor,
Elimizde Golden Harbor'dan bir güvenlik kaydı var.
Buzz, can we see the video again From our interview with adrian's pr team?
Buzz, Adrian'ın halkla ilişkiler firmasıyla yaptığımız sorguyu tekrar görebilir miyiz?
I can e-mail you the video, if you like.
- İsterseniz, görüntüyü size e-postayla yollayabilirim.
In the video, we have only a very narrow view of the action.
- Videoda, olayı çok dar bir açıdan görüyoruz.
Buzz, you miss nothing on your video, and I mean it!
Buzz, videonda hiçbir şeyi kaçırmayacaksın, ciddiyim bak!