Video games traduction Turc
1,277 traduction parallèle
No phone, no Internet, no video games for a week.
Bir hafta boyunca telefon, internet ve bilgisayar oyunu yok.
I once played video games for 17 hours straight... no food, no water, no bathroom.
Eskiden günde 17 saat aralıksız video oyunu oynardım. Yemeden, içmeden, tuvalete gitmeden.
Too bad they don't have merit badges for porn or video games.
Porno ve video oyunları için madalya vermemeleri ne kötü.
No plasma TVs, no computers, no expensive video games. Buy small stuff that no one will notice.
Yo, yo, yo, yo, plazma tv alma bilgisayarda alma, pahalı oyunlar da alma.
He lives for his video games.
Video oyunlarına bayılır.
As much as I would love to talk video games with you I've got a really splitting headache.
- Morgan, Morgan. Seninle her ne kadar oyunlar hakkında konuşmaktan hoşlansamda şu anda çılgın bir baş ağrım var.
Have fun, go find the video games.
Gidin oyunlara takılın.
Well, that and play video games.
Bir de bilgisayar oyunu oynardım.
Well, now that we'rell here, do you want to tell them that they can't go for pizza and video games, or should I just take them?
Pekala, hepimiz buradayken, onlara pizza yemeye gidemeyeceklerini mi söyleyeceksin? Yoksa onları ben mi götüreyim?
You shoot them... just like your video games.
Onları vur tıpkı video oyunlarındaki gibi.
Video games, lockers.
Bilgisayar oyunları, dolaplar.
It's just some kid playing video games.
Video oyunu oynayan bir çocuk var.
and these video games that you play, these cool video games Allow you to, uh - to explore your violent side. right?
Oynadığın o video oyunları da... saldırgan yüzünü keşfetmeni sağlıyor, öyle değil mi?
I was gonna save this for later, but the got about 12 new video games.
Sürpriz yapacaktım ama tam 12 tane yeni video oyunumuz var.
So the son finds a victim, he convinces them to come and play video games.
Oğul kurbanları buluyor. Oynamak için eve gitmeye ikna ediyor.
Any place with video games.
Bilgisayar oyunu olan her yere.
That's why he has to lure them with the video games.
O yüzden çocukları oyunlarla tuzağa düşürüyor.
- Well, we know Theseus played video games as a kid.
- Theseus'un çocuk kılığında oyun oynadığını biliyoruz.
People aggress in video games in similar ways.
Video oyunlarında insanlar benzer şekillerde saldırıyorlar.
Are you playing video games again?
Yine oyun mu oynuyorsun yoksa?
The posters, the video games the crowds screaming, chanting :
Posterler, oyunlar kalabalık bağırıyor, şarkı söylüyor :
I used to be good at video games.
Video oyunlarında hiç fena değildim ben.
Are you playing those video games again?
Yine o oyunu mu oynuyorsun?
I was just sitting at home watching cartoons, playing video games with my cousin, and she came in there.
Evde oturmuş çizgi film seyredip kuzenimle oyun oynuyordum ve o geldi.
But now I get to just play video games all day, so...
- Oldukça iğrençti. Ama artık bütün gün bilgisayar oyunu oynayabiliyorum.
You're a freak for video games, Jake.
Sen bir video oyunu manyağısın, Jake.
You just change around a couple of polarities, you go from video games to making unbreakable codes, you understand?
Sadece bir kaç şey değiştirerek Oyuna girebilir ve Kırılamaz kodlar elde edebilirsin, anladın mı?
Well, that was when the team made video games, not weapons.
İyi, takım video oyununu yaptığında silah yoktu.
Just like your video games.
Bilgisayar oyunların gibi.
Do you like video games?
Video oyunu sever misin?
They spend hours every day staring at fascinating, fantastic fairy-tale universes on video games or computer screens.
Her gün, bilgisayar ekranlarında ya da video oyunlarında fantastik peri hikayeleri yaratarak saatler geçiriyorlar.
Uwe, you made your fortune turning video games into hit movies, but this theme park has always been your passion, and today is a big day for Little Germany.
Uwe, şansını döndürdün.. video oyunları ve hit filmlerle.. .. ama bu park daima hastalığınız olacak..
For video games!
.. video oyunundan.
I hate video games.
Video oyunlarından nefret ederim.
- Video games! - Yeah.
- Atari oynuyorduk!
Video games.
- Evet, atari.
Video games, huh?
Atari, öyle mi?
I am throwing away all of these violent video games and movies.
Tüm o şiddet içerikli oyun ve filmleri atıyorum.
That girl sure knows how to play her video games.
Kız kesinlikle video oyunlarını nasıl oynayacağını biliyor.
No, seriously, and if you want a black man that has good credit, actually wants to date a black woman and doesn't play video games.
Siyah bir kadın olduğum için iki adımda bir adam gibi siyah bir erkeğe rastladığımı sanıyorsan... Gerçekten çok yanılırsın.
- Video games.
- Video oyunları.
Does your dad have anything against video games?
Baban video oyunlarına da karşımı?
And at what age is doing sit-ups more fun than getting high and playing video games?
Peki, hangi çağ video oyunu oynamaktan ve kafayı bulmaktan daha eğlencelidir.
Oh, we always do play fantasy video games and then reenact them.
Biz hep video oyunları oynar ve sonra onları tekrar sahneleriz.
We Betas play video games, too.
- Biz Beta'lar video oyunu da oynarız.
I liked race cars and video games.
Araba yarışını ve video oyunlarını severdim.
There are things in this world that modern man relegates to fairy tales and video games.
Bu dünyada, modern insanların peri masallarına ve video oyunlarına konu ettiği şeyler var.
Play video games. Call Jennifer.
Video oyunu oyna, Jennifer'ı ara.
You're gonna sleep until noon and then play video games until 4.
Öğlene kadar uyuyup, saat dörde kadar da bilgisayar oynacaksın.
Right, and while you've been playing games, brother Nightwatcher's come into the neighborhood like some kind of vigilante showboat.
Pekâlâ, sen video oyunları oynarken küçük kardeşim "Gece Bekçisi" denen herif mahallemize gelip intikamcılık gösterileri yapmaya başlamış.
No more video or special electronic games.
Artık bir video oyunu ne de herhangi bir oyun oynamak yok.