Was this traduction Turc
109,536 traduction parallèle
[Chuckles] She was this... breath of fresh air.
İnsana mutluluk veriyordu.
Like in 2003, there was this American college student who was abducted in a border town by local dealers.
2003'te Amerikalı bir üniversite öğrencisi uyuşturucu satıcıları tarafından sınır kasabasında kaçırılmıştı.
John was this guy we used to know.
John tanıdığımız bir adamdı.
That's what this was?
Bunun nedeni bu muydu?
And she had this laugh, it was...
Bir de bir gülüşü vardı.
This kill was done out of necessity, but he did take the time to place the purple orchid in her lap.
Bu cinayeti sırf ihtiyaçtan işledi, ama yine de kucağına mor orkide bırakmaya zaman ayırmış.
This guy was passed out in the bathroom with it in his hand.
Adamın biri tuvalette bununla sızmıştı.
Whoever this kid was, he unfortunately came across them, did something to piss them off, and paid the price.
Çocuk her kimse yolu onlarla kesişti, birilerini kızdırdı ve bedelini ödedi.
If this wasn't La Horca, who was it?
La Horca değilse kim peki?
So Officer Calderon was right, this was the cartels.
Memur Calderon haklıydı, cinayetlerden karteller sorumlu.
I was at my boyfriend's last night and when I got back this morning I found her like that.
Dün gece erkek arkadaşımdaydım sonra sabah buraya döndüm ve onu bu şekilde buldum.
I was doing the science stuff, but this new Tove Lo single is just so intense.
Bilimsel şeyler yapıyordum ama bu yeni Tove Lo şarkısı çok çarpıcıydı.
This is Trish, who was not out getting Sambuca.
İşte Trish bu, Sambuca almak için gitmemiş.
Turns out Blaine was lying this whole time.
Blaine başından beri yalan söylüyormuş.
Every little while, this horrible, sickening feeling would come over me, and I'd be so afraid that this was all a dream.
Ara sıra, huzursuzluk veren korkunç bir duygu çörekleniyor. Hepsinin bir rüya olmasından korkuyorum.
I was pinching myself a lot today, to prove that this was all true.
Bunların gerçek olduğuna inanmak için kendimi çimdikleyip durdum.
I was imagining that this morning was different than what it is.
Sadece bu sabahın daha farklı olduğunu hayal ediyordum.
I was a beautiful princess and this was my sacred chamber, high in a tall stone spire...
Buranın da yüksek bir taş kuledeki gizli odam olduğunu düşlüyordum.
this very idea was folly.
Şimdi daha iyi anlıyorum. Bu fikir çok ahmakçaymış.
This was mine as a girl, so it's far from new... but it'll do nicely.
Bu genç kızlığımda benimdi. Pek yeni olduğu söylenemez. Şimdilik iş görür ama.
This was my grandmother's.
Bu benim büyük anneme aitti.
And he was all, "we have to take this to the authorities."
Babası ise "Bunu yetkililere götürmeliyiz." dedi.
Well, this was... you know,
- Bu... Bilirsiniz...
Philly and I dated for maybe ten months, and I was... we fought a lot, so I'm not really sure exactly which time this was.
Philly ile birlikte belki 10 aydır çıkıyorduk ve ben... Çok tartışırdık bu yüzden bunun hangi anı olduğunu bilmiyorum.
This was you.
Sendin.
But Luna was in the final 4 as well, which means there is an even better chance of nobody getting into this bunker, of nobody surviving the end of the human race.
Ama Luna son dördün arasında ki bu insan ırkının son raddesinde kimsenin yaşayamayacağı ve o sığınağa giremeyeceği durumundan daha iyi olduğu anlamına gelir.
It's been 2,199 days since Praimfaya. I don't know why I still do this every day. Maybe it's my way of staying sane, not forgetting who I am... who I was.
Praimfayadan bu yana 2.199 gün geçti, neden her gün bunu yapıyorum bilmiyorum, belki de delirmemek için bulduğum bir yoldur, kim olduğumu unutmamak için,
Well, whoever was controlling it had line-of-sight to this park.
Onu kim kontrol ediyorsa parkı gören bir yerde.
This was nice.
Çok güzeldi.
You said this was the solution!
Çözüm olduğunu söylediniz.
This morning, his body was found under a pile of rubble.
Bu sabah cesedi enkazın altında bulundu.
Michael's daughter was supposed to get married this Sunday.
Michael'ın kızı bu pazar evlenecekti.
Did you like the other dress I was wearing before better than this one?
- Az önce giydiğim diğer elbiseyi bundan daha mı çok beğendin?
I... I thought this was just an audition.
- Ben... bunun sadece giriş sınavı olduğunu sanmıştım..
Was there a problem with the way I arranged the board this morning?
Bu sabah tahtada yaptığım düzenlemelerle ilgili sorun mu var?
It's like, this morning, I knew what my future was, you know? And... now...
Bu sabah geleceğimin nasıl olacağını biliyordum.
No, sh... this was my mother's idea?
Hayır, o- - Bu annemin fikri miydi?
I thought this was Bailey's... so did I. I-I-I thought...
Bailey'nin fikri olduğunu sanıyordum.
No, I do. It's just... This was my first time as primary on a surgery.
Düşünüyorum ama bu benim baş cerrah olarak katıldığım ilk ameliyattı.
This was my first, and I'm never gonna get another one.
Başka bir ilk ameliyatım daha olmayacak.
You don't get how she will feel to wake up and find out that he controlled this, that he made a decision while she was asleep.
Kendine geldiğinde adamın kontrolü ele alıp onun adına karar verdiğini öğrenince ne hissedeceğini bilmiyorsunuz.
Even if Minnick's program was good, the way you two went about implementing the entire thing had zero respect for the history of this institution, certainly no respect for Dr. Webber.
Minnick'in programı iyi olsa bile, ikinizin programı uygulamaya sokarken bu kurumun geçmişine ve Dr. Webber'a hiç saygı göstermemeniz kabul edilemez.
This was given to me by Pearl Hart, the first female public defender in Chicago.
Chicago'nun ilk kadın avukatı olan Pearl Hart vermişti bunu bana.
There was no other footage before this moment?
- Öncesine dair herhangi bir kayıt yok yani?
And yet, I woke up this morning, and there it was.
Ama buna rağmen bu sabah uyandım ve bilgisayarımda olduğunu gördüm.
This wasn't us. This was Jax.
Bu ikimizle ilgili değil, Jax ile alâkalı.
- No. But he said he was gonna give all this to the cops if I didn't come clean to the company.
Ama eğer suçumu itiraf etmezsem hepsini polise vereceğini söyledi.
This is a geologically active area ; 20 miles away, there are sulfur hot springs that I saw when I was mapping out the route.
Burası jeolojik olarak etkin bir arazi 30 kilometre ötede rotamızı çizerken... -... gördüğüm sülfür kaplıcaları var.
I never liked helping you with one of your schemes, not when I was nine and certainly not now, but I... don't want my friends in danger, and I really don't want Ralph in danger, so I will help you get the money, but this time, I'm in charge.
Projelerinden birine yardım etmeyi hiçbir zaman sevmedim dokuz yaşındayken de öyleydi, şimdi de kesinlikle öyle ama arkadaşlarımın tehlikede olmasını istemem ve şüphesiz Ralph'ın da yani paranı almana yardım edeceğim ama bu sefer patron benim.
This place was red-flagged weeks ago.
Haftalar önce buraya tehlikeli etiketi verildi.
In the'20s, this area was full of wells that tapped into the aquifer.
- 1920'lerde bu bölge akifere bağlı kuyularla doluydu.
was this your idea 19
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is bad 606
this is important 545
this is bullshit 584
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is bad 606
this is important 545
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is a 428
this is fun 448
this is crazy 1291
this is ridiculous 1419
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is a 428
this is fun 448
this is crazy 1291
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083
this isn't going to work 72
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083
this isn't going to work 72