English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / Water bottle

Water bottle traduction Turc

609 traduction parallèle
This is no hot-water bottle.
Bu sıcak su şişesi değil.
Kicking a herd of crawling coolies around... fighting fever... swallowing dust one month, wading in mud the next, just so some old woman can take her hot water bottle to bed with her?
Etrafta kıvranan amele sürüsünü tekmeleyip sıtmayla boğuşarak bir ay toz toprak yutup ertesi ay çamura bulanarak sırf yaşlı bir kadın sıcak suyunu yatağa götürebilsin diye mi?
See? I have my hot-water bottle.
Bakın, sıcak su kabım yanımda.
You'd like a hot water bottle, wouldn't you? Say yes, darling.
Evet de canım.
He packs my map, slings my water bottle round my neck... and never says a word from beginning to end.
Eşyalarımı topladı, su mataramı boynuma astı... ve başından sonuna kadar tek kelime etmedi.
I'll fix you a hot-water bottle.
Sıcak su torbasını hazırlayayım.
Incredible that only last week we were drawing lots for our hot water bottle.
Daha geçen hafta sıcak su torbası için kura çekiyor olmamız inanılmaz.
- Nothing like a cold hot water bottle. - Oh!
Soğumuş bir termofor.
Put her to bed, put a hot-water bottle on her stomach... and hold it there, no matter how she hollers.
Yatağa yatır, karnına sıcak su şişesi koy ve ne kadar bağırırsa bağırsın orada tut.
Would you like a hot water bottle?
Battaniye ister misin?
It's gotta go on again for Freddi's hot-water bottle. Her bedroom's freezing.
Yine Freddi'nin sıcak su torbası için gitmeli.
Freddi, my pet, you'll have to go to bed with half a lukewarm water bottle.
Freddi, cicim, yatağa yarım ılık su torbasıyla gitmek durumundasın.
You went up there alone with a hot-water bottle.
Sen tek başına ona sıcak su torbası götürdün.
And you also slipped up there alone... without a hot-water bottle.
Ve sen de oraya elinde bir su torbası olmadan yalnız bir şekilde çıktın.
Now if the demonstration is over, I'll thank you not to interfere while I boil some water for my hot water bottle.
Artık gösteri bittiyse sıcak su torbam için su kaynatırken müdahale etmezsen müteşekkir olurum.
His toothbrush, his pajamas, hot water bottle?
Diş fırçası, pijama, sıcak su şişesi?
Get a hot water bottle.
Sıcak su şişesini getir.
The water bottle.
Su şişesi.
Your hot water bottle is cold.
Senin termofor soğumuş.
I'll get a hot-water bottle
Gidip sıcak su getireyim.
I'll make him a hot-water bottle
Ona bir termofor getireyim.
If you insist on being your own doctor, remember, it's ice packs for a sprain, not a hot water bottle.
Kendi kendinin doktoru olmakta ısrarcıysan şu aklında olsun : Burkulmaya sıcak su torbası değil, buz torbası konulur. - Biliyorum.
Bring me a hot water bottle.
Bana sıcak su getir.
- It's hot as a hot water bottle.
- Sıcak su torbası kadar sıcak.
And you forgot to pack my hot water bottle.
Sıcak su torbamı valize koymayı da unutmuşsun. - Onu sen koymuştun.
With a hot water bottle.
- Sıcak su torbasıyla. Bakın.
He forgot his hot water bottle.
Sıcak su torbasını unuttu.
Take this hot water bottle to father.
Bu sıcak su torbasını babana götür.
I left my hot-water bottle and my curlers in the bathroom.
Sıcak su kesemi ve kirpik maşamı banyonuzda unuttum.
I came to get my water bottle filled.
Mataramı doldurmaya geldim.
She's just filling her hot water bottle.
Sıcak su torbasını dolduruyor.
I want a hot water bottle
Sıcak su torbası istiyorum.
You'll have an electric water bottle.
Dolapta elektrikli ısıtıcı var. Biraz elektrik kaçırıyor ama, eğlenceli oluyor.
With us, it's an insult to find a water bottle in your bed.
Bizde kadınlar yataklarına ısıtıcı almazlar. Bu çok ciddi bir hakaret sayılır.
But it's rather a large cold bed to sleep with only a hot water bottle for too long.
Ama yatağımız uzun süre bir sıcak su şişesine sarılıp yatmak için çok büyük ve çok soğuk.
We'll give them all a hot-water bottle.
Hepsine sıcak su torbası verelim.
Hot-water bottle?
Termofor mu?
Easy with the hot-water bottle!
Yavaş... Yavaş...
Another bottle of bubble water.
Bir şişe daha soda getir.
Set ashore on a deserted isle... and there left with a bottle of water, a loaf of bread... and a pistol with one load.
Adada ıssız bir yere götürülecek ve yanına sadece bir şişe su ve bir parça ekmek bırakılacak ve tek mermili bir tabanca.
- I'll go and get your hot-water bottle.
- Gidip sıcak su torbanı getiriyim.
All right, nightgowns and a bottle of fancy water.
Pekala, gecelik ve bir şişe parfüm.
A hot water bottle. That's very, very good of you, old boy.
Gerçekten de çok naziksin sevgili dostum.
Well, what do I do for a bottle of mineral water?
Bir şişe maden suyu için ne yapacağım?
The gentleman would like a bottle of mineral water.
Beyefendi bir şişe maden suyu istiyor.
This is a small bottle of Vittel Water.
Bu küçük bir şişe kaynak suyu.
He had a bottle of water in the bow of the skiff and that was all he needed for the day.
Kayığının içinde bir şişe suyu vardı ve bu onu gün boyu idare ediyordu.
Water? Why didn't you open a bottle of wine?
Neden bir şişe şarap açmadın?
Now, make a hole in either, as I did in that pirate vessel the air is displaced by water and the bottle, like the ship, sinks to the bottom.
Eğer korsan gemisine yaptığım gibi buna da bir delik açarsanız... hava yerine su dolar... ve şişe, tıpkı gemi gibi, dibe iner.
I'll go to the room, ask for a bottle of mineral water, she'll bring it and in about half an hour we can leave again.
Odaya çıkarım, bir şişe maden suyu isterim kız şişeyi getirir... yarım saat içinde buradan ayrılırız. Tamam?
I'd like a bottle of flat water.
Bir şişe içme suyu istiyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]