We'll get there traduction Turc

We'll get you there, mr.george.

Biz sizi bırakırız, Bay George.

WE'LL GET YOUR STATEMENT THERE.

Bay Mason, neden birlikte merkeze gitmiyoruz, efendim.

We'll decide when we get there.

Oraya döndüğümüz zaman bir karar veririz.

- If it's meant to be, we'll get there.

- Kaderimizde varsa oraya gideriz.

Buy a boiler pot of water on a stove, it'll start bubbling and bubbles come out from the bottom and try to get out trying to circulate that water that currents around, so... same thing inside Jupiter, we have gases and liquids down there

Bir kap suyu ocakta kaynatın. Baloncuklar çıkacaktır. Baloncuklar alttan gelip kaçmaya çalışır.

- Let's get there first. Then we'll see.

İlk önce oraya bir varalım, sonra bakarız.

I'll pay you half now, and half when we get there.

Ücretin yarısını şimdi ödeyeceğim, diğer yarısını oraya vardıktan sonra.

It's further, but we'll get there.

Biraz uzak ama oradan gideriz.

We'll get there, Madam.

Bayan, oraya gideceğiz.

We'll get there, Madam, trust me.

Merak etmeyin, bayan, oraya varacağız.

Don't worry, we'll make it looks, the truck picks it up that one if it's not there... it's not gonna be in the shop we gonna get there, all right?

endişelenme, başaracağız bak, kamyon, saat 1 : 00 da kalkacak, eğer orada olamazsak... gösteriye katılamayız.

- I mean, don't worry, we'll get there.

- Telaşlanma, daha oraya gelmedik.

We'll get there, with or without the help of our American cousins.

O noktaya geleceğiz, Amerikalı kuzenlerimizin yardımı olsun olmasın.

Well, there'll be no need if we get ourselves a nice, quiet lodger.

Güzel ve sakin bir yerde pansiyoner olursak buna gerek kalmaz.

Get down there, at least then we'll have fair warning.

Oraya git,... en azından haberimiz olur.

Just hang in there, miss, and we'll get to you... very soon.

Bekleyin hanımefendi, oraya geliyoruz... hemen.

And there'll be more fighting... and we'll never get away to rescue those kids.

Böylece yine savaş başlar ve çocukları asla kurtaramayız.

Sure ma'am. We'll get an officer out there right the way.

Sarah Bjukenen.

We'll try to get somebody out there right the way Sorry to interrupt.

Yanımda kız kardeşinin kaçırıldığını söyleyen bir çocuk var.

You gonna get an address in your computer we'll pick you up there.

Bilgisayarınıza bir adres gelecek. Sizi oradan alırız.

So some of you can get in here. And we'll go... Get in there, three, three in there.

Birkaçınız buna binebilir ve üçünüz de şuna binebilir.

We'll get there as soon as we can, okay?

En kısa sürede orda olacağız, tamam mı?

We get down there, they'll take us in.

Oraya gitmeliyiz, bizi içeri alacaklarını söylediler.

Actually, there's something else. As soon as we get back, I'll sell this piece of crap... and put the money in savings. I know.

Aslında bir şey daha vardı.

If we all go down there, we'll scare him off. He'll be gone before we get there.

Eğer hepimiz inersek, korkup, biz daha yanına yaklaşamadan kaçacaktır.

We'll get there eventually.

Er geç oraya varırız.

We'll get there in 3 minutes.

3 dakikaya oradayız.

We'll get a good look and then there'll be no mistakin'him.

Ona iyice bir bakarız ve böylece hataya mahal vermeyiz.

You'll know when we get there.

Vardığımızda öğrenirsiniz!

Even if we get him out there're at least three people we'll have to deal with.

Onu dışarı çıkarabilsek bile başetmemiz gereken en az 3 kişi daha var.

Do a little shopping, have a snack, make a phone call. And then we'll meet in the bathroom next to that statue over there... about a quarter after. Get cleaned up, brush your teeth, have a shave or what have you... and in our last five minutes we'll sit quietly in that little shrine over there... say a prayer and think about everything we've been through.

Birkaç bir şey alın, bir şeyler atıştırın, telefonu kullanın ve yaklaşık 15 dakika sonra şuradaki heykelin yanındaki tuvalette buluşup temizlenir, dişlerimizi fırçalar, tıraş falan olur, ve kalan dakikalarda şuradaki küçük türbede sessizce oturur, dua eder ve yaşadıklarımızı düşünürüz.

Gotta get out there, we'll see everything.

Dışarı çıkmalıyız, herşeyi görürüz.

We'll get there.

Başaracağız!

We'll get in touch with you if there's any news.

Bir haber alacak olursak size bildiririz.

I'll call you when we get there, Dad.

Oraya ulaştığımızda seni arayacağım baba.

We'll get there, get out of trouble...

Oraya gidip, beladan kurtuluyoruz...

We'll get there no faster.

Oraya daha çabuk varamayız.

- If he's in there, we'll get him out.

İçerideyse, onu bulacağız. Hadi gidelim.

She's gonna need a lot more councelling but we'll get her there.

Daha çok terapiye ihtiyacı olacak. Ama başaracağız.

I was going to tell her that we'll go get her brother out of there.

Ona, gidip kardeşini oradan getireceğimizi söyleyecektim.

- We'll knowwhen we get there.

Bunu, oraya vardığımızda öğreneceğiz.

But we'll get there.

Ama ilerde olacak.

When we're ready, we'll get there.

Hazır olunca oraya geliriz.

After that, we should be able to get a better sense of what kind of blockage is around his heart and then we'll be able to figure out where to go from there.

Ondan sonra kalbinin etrafında nasıl bir tıkanma olduğunu daha iyi anlayacağız.

We'll live there for a year, get settled with the baby... and then we can look for a house without feeling rushed.

Bir yıl orada yaşayabilir, bebeğin düzenini sağlar ve acele etmeden başka bir eve bakabiliriz.

I'll do the best I can, and we'll see how it works out when we get there.

Ben yapabildiğimin en iyisini yapacağım ve oraya gittiğimizde nasıl sonuçlanacağını göreceğiz.

So we'll get there early.

- Tamam biraz erken ama olsun.

- We'll get there.

- O konuya da geleceğiz.

Before we get there, I'll pull over.

Oraya gitmeden önce kenara çekeceğim.

Just a second, we'll get there.

Bir saniye, yaklaşıyoruz.

You`ll find out when we get there

Bugünlük yeterli.