We're alone traduction Turc
1,675 traduction parallèle
If we're gonna do this, we have to do it alone.
Eğer bunu yapacaksak, yalnız yapmak zorundayız.
We're alone here.
Burada yapayalnızız.
We return to base, from now you're alone.
Üsse dönüyoruz, şu andan itibaren tek başınasınız.
'Cause God is dead and we're alone.
Çünkü Tanrı öldü ve bizler yalnızız.
We're hearing that the suspect lured the older boy to the pond to spot alligators, but once they were alone, the victim was robbed and repeatedly stabbed.
Duyumlarımıza göre şüpheli, maktule timsahları gösterebilmek için onu göletin kenarına çekiyor ve yalnız kaldıklarında kurbanını gasp edip defalarca bıçaklıyor.
Believe me. It is like we're never alone.
Ben... fakat sanki hiç yalnız değilmişiz gibi.
So, we'll talk later when we're alone?
Yalnız olduğumuzda konuşur muyuz?
It's not fair. We're all alone.
Bu hiç adil değil.Sadece biz kaldık.
We're just checking to make sure we're alone.
Başka kimse bulunmadığından emin oluyoruz.
On the field he's so competitive, but after, when we're alone, he's not like that.
Sahada çok rekabetçi. Ama sonra, beraberken öyle değil.
Hunky Dan is what I call him when we're alone.
Baş başayken ona Seksi Dan derim.
We should open this when you're alone.
Bunu yalnız olduğunda açmalısın.
We're not going to let you go through this alone.
Bu olayları yalnız başına geçirmene izin vermeyeceğiz.
After all, we're all alone.
Sonra tekrar yalnız olacağız.
- We're finally alone.
- Nihayet yalnız kalabildik.
Only when we're alone.
Yalnızken yaparız.
We're not alone in this.
Bunda yalnız değiliz!
We're better off leaving her alone for the time being.
Şimdilik o yere dokunmamak bizim için en iyisi.
One thing we've learned it's that you're never going to Nottingham alone again.
Bugün Nottingham'e yalnız gitmemen gerektiğini öğrendik.
Tonight, when we're alone?
Bu akşam yalnızken olur mu?
When we're alone you're straight and I'm naked.
Yalnız kaldığımızda, sen normal, ben çıplak olurum.
And when we're alone, you're straight, and I'm naked.
Yalnız kaldığımızda, sen normal, ben çıplak olurum.
Jessi, we're alone.
Jessi, yalnızız.
Well, let's see what we'll do now that we're alone!
Bakalım neler yapacağız... Şu anda itibaren tek başınayız!
Make sure that the princess isn't alone with her husband while we're here.
Biz buradayken Prenses'in kocasıyla yalnız kalmadığından emin olalım.s
Okay, Frank, we're alone.
Tamam, Frank, yalnızız.
We're gonna die alone.
Yanlız öleceğiz
We're not alone.
Yanlız değiliz.
We're a lot stronger together than we're ever gonna be alone.
... biz birlikteyken yalnız olduğumuzdan daha güçlüyüzdür.
But the important thing is, you're not alone, Kara, and we need you.
Ama önemli olan, yalnız değilsin Kara ve sana ihtiyacımız var.
We'll settle our part of the deal when we're alone.
Kendi anlaşmamızı yalnızken yaparız.
Looks like we're alone.
Görünüşe göre yalnız kaldık.
Ben, we're talking about me and Andi alone overnight.
Burada Andi ile başbaşa geçireceğim bir geceden bahsediyoruz.
Um, Nick and i don't get to spend much time alone, so we're...
Nick ve ben çokça yalnız kalma fırsatımız olmadı o yüzden biz...
Susan doesn't want anybody in there, but she's part of our family and we're not going to leave one of our own alone.
Susan kimseyi istemiyor, ama o ailemizin bir parçası ve bizden birini asla yalnız bırakmayız.
Now, you're not alone and we're going to push.
Yalnız değilsin ve iteceksin.
okay, now this position we're in here, facing the bar, this position means we just wanna talk and be left alone.
Pekala, yüzümüz bu şekilde bara dönük oturmamızın anlamı yalnız kalıp konuşmak istememiz.
Sweetheart, we're not in this alone, we're a young couple that needs a little help.
Hayatım, yalnız değiliz ki. Biraz desteğe ihtiyacı olan genç bir çiftiz.
A weakling like you can't even push my hand away, let alone the fact that we're dealing with a pretty tough Awakened Being.
Lanet olsun! Bırak gideyim, iğrenç canavar! Senin gibi zayıf biri elimden kurtulamaz, yalnızca bu olayda oldukça güçlü bir Uyanmış Varlık olduğu konusunda anlaşalım.
It's just so much easier when we're alone.
Senle yalnız kalınca herşey o kadar kolaylaşıyor ki.
We're alone.
Yalnızız.
Actually, we're not alone here either.
Aslında biz de bulunduğumuz yerde yalnız değiliz.
Even when we are alone, we're not alone.
Yalnız olduğumuz zaman bile yalnız değiliz.
We're going alone?
Yalnız mı gideceğiz?
I'm having lunch with Katsura-san... no... not that we're alone!
Yok, yalnız kaldığımızdan değil!
Good to see we're not alone.
Yalnız olmadığımızı görmek güzel.
OK, Douglas, now we're alone I can speak frankly.
Tamam, Douglas. Artık yalnızız, rahatça konuşabilirim.
We're not leaving you alone.
Seni yalnız bırakmıyoruz.
We're alone now.
ooh.
Kang, we're waiting a block behind so don't start alone.
Kang, bir blok geride beklemedeyiz. Tek başına dalayım deme.
Come here. We're gonna need a few minutes alone with this guy.
Bu herifle biraz yalnız konuşmamız gerekiyor.
alone 2197
alone at last 32
we're 1906
we're here 1469
we're good 1678
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're screwed 280
alone at last 32
we're 1906
we're here 1469
we're good 1678
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're screwed 280
we're back in business 45
we're going shopping 19
we're sorry 376
we're going out tonight 29
we're not gonna make it 79
we're good friends 31
we're done here 458
we're not together anymore 25
we're going to be late 92
we're going to paris 19
we're going shopping 19
we're sorry 376
we're going out tonight 29
we're not gonna make it 79
we're good friends 31
we're done here 458
we're not together anymore 25
we're going to be late 92
we're going to paris 19