We are not traduction Turc
13,566 traduction parallèle
We are not like a family.
Aile gibi değiliz.
The Confederados would like to divest them of said shipment, but we are not welcome that side of the border.
Konfederasyon bahsi geçen sevkiyattan Birlik'in mahrum kalmasını istiyor ama bizi sınırın diğer tarafında pek sevmezler.
We are not united in our findings of the facts and there will be a majority verdict.
Bulgular ve gerçekler hakkında aynı fikirde değiliz bu nedenle bu çoğunluğun kararıdır.
And clearly, we are not.
Biz belli ki hemfikir bile değiliz. - Evet.
We are not available now.
Şu an meşgulüz.
We are not available now.
Şu an müsait değiliz.
We did a great job in establishing that we are not just talented and brilliant coaching, but we have character and quality that puts us above the rest.
Sadece yetenek ve parlak koçluğumuzla iş yapmadığımız için büyük bir iş başardık. Bizi bunların önüne koyan karaktere ve kaliteye sahibiz.
No, we are not.
Hayır, değiliz.
Give me the gun, Prewitt. Hello, we are not available now.
Silahı bana ver, Prewitt.
Perhaps we are not so very different after all.
Belki de birbirimizden o kadar farklı değilizdir.
No, We are not lobbyists.
Hayır, biz lobi değiliz.
We are not back together.
Birlikte değiliz.
We are not threats.
Biz tehdit değiliz.
We are not asking the girls to leave.
Kızlardan gitmelerini istemiyoruz.
We are not here.
Biz burada değiliz.
And we are not talking about him again.
babam hakkında da bir daha asla konuşmayacağız.
We are not uncertain.
- Kararımızı verdik.
When this is done, we are not letting her go.
İşimiz bittiğinde gitmesine izin vermeyeceğiz.
We are not going back to the hospital.
Hastaneye dönmeyeceğiz.
We are not going home, Cal!
Eve falan gitmeyeceğiz Cal!
We are not having a threesome.
Üçlü yapmayacağız!
No. We are not having this conversation.
Hayır, bu konuşmayı yapmayalım.
We are not five, Hannah.
Çocuk değiliz Hannah.
We are not alone! We are not alone!
Yalnız değiliz!
We are not here to negotiate a treaty with the Skaikru, but rather to initiate them into the Coalition.
Skaikru'yla barış anlaşması değil onları koalisyona almak görüşmeleri olmuştur.
We are not here to negotiate a treaty with the Skaikru, but rather to initiate them into the coalition.
Skaikru'yla barış anlaşması değil onları koalisyona almak görüşmeleri olmuştur.
We are, but you're clearly not with those outfits!
İyiyiz, ama belli ki siz o giyimle değilsiniz!
Well, I mean, we're not, like, a "family", but we are like a family.
Yani, "aile" gibi değiliz ama biz bir aileyiz.
We are here to shed light on what occurred on magazine hill, not to make public the internal functions of a government institution whose activities might be confidential, perhaps even secret.
Cephanelik Tepesi'nde olanlara ışık tutmak için buradayız, bir devlet kurumunun mahrem hatta belki de gizli iç işleyişini kamuya açıklamak için değil.
Why are we not in Cancún?
Neden Cancún'da değiliz?
Are we not talking English?
! İngilizce konuşmuyor muyuz biz?
Professor Pelt, we are wasting our time, really, are we not?
Profesör Pelt, zaman harcıyoruz gerçekten, öyle değil mi?
Not all opinions are equal and some things happen, just like we say they do.
Her düşünce eşit değildir ve bazı olaylar olur,... öyle olduğunu söylediğimiz gibi.
I ain't talking about what they do with their dicks. How are we not fucked?
Siklerini ne yaptıklarından bahsetmiyorum ben.
Can we just accept that they are not sub anything, but people?
"İnsan" ın başına "na" koymamayı kabul edebilir miyiz acaba?
We're not going to cute story our way out of this, are we?
Esprili cevaplarla paçamızı kurtaramayacağız, değil mi?
The first step we should take is to determine whether or not the dead body and the frozen lake are even the same crime.
Yapmamız gereken ilk şey cinayetin ve donan gölün aynı suç olup olmadığını öğrenmek.
We absolutely are not.
Kesinlikle hayır.
But that's not who we are anymore.
Ama artık öyle biri değiliz.
No, of course not, that's not who we are.
Hayır, tabii ki yapmadık. Biz öyle insanlar değiliz.
But we are the exception and not the rule in this country.
Ancak, bu sadece bir olay, bütün ülkede böyle sonlanmıyor.
If we're not on her side, whose side are we on?
Onun yanında olmazsak kimin yanında olacağız?
How are we not proper?
Sizce bana yakışır mı?
Maybe it's not a priority right now, but we are in the image business.
Önceliğimiz bu olmayabilir ama... sonuçta görsel bir iş yapıyoruz.
Mr. Decker, approximately two and a half hours ago, we had someone sitting where you are now... a young man from a fund that I'm not at liberty to name, and he was downright chatty.
Bay Decker yaklaşık 2,5 saat önce şu an oturduğunuz sandalyede başka birisi vardı. Adını zikredemeyeceğim bir fondan genç bir delikanlıydı ve pek bir konuşkandı.
- We are a team... a wonderful team. - No, we're not a team.
- Takımız zaten, harika bir takımız.
So how do we know if we let you go Are not you going to do anything or say anything?
Öyleyse nasıl biz izin verirsek sen gitmek olduğunu biliyor musunuz şey şey yapmak ya da demeyecek?
Not only are we in debt, we are bankrupt
Biz borç içinde, biz iflas değil sadece edilir
No, they are not as we are, as anyone is.
Hayır, Onlar bizim olduğumuz gibi herkes gibi değiller.
If we do not join, you and your bloodline are wiped from this earth.
Eğer katılmazsak siz ve kan bağınız dünyadan silinirsiniz.
We are not under attack.
Önder, bir barış koruma gücü oluşturdu.
we are not the same 19
we are not friends 33
we are not alone 28
we are not going anywhere 16
we are nothing 17
we are going 52
we are family 66
we are friends 99
we are 2563
we are free 37
we are not friends 33
we are not alone 28
we are not going anywhere 16
we are nothing 17
we are going 52
we are family 66
we are friends 99
we are 2563
we are free 37
we are brothers 40
we are together 51
we are coming 52
we are fucked 33
we aren't 48
we are done 75
we are ready 99
we are here 152
we are back 37
we are who we are 38
we are together 51
we are coming 52
we are fucked 33
we aren't 48
we are done 75
we are ready 99
we are here 152
we are back 37
we are who we are 38