When you're dead traduction Turc
502 traduction parallèle
Your top priority is their looks? Why do you care so much about looks when you're already dead?
Aradığın ilk özellik dış görünüş mü?
Then I'll take her when you're dead!
O halde sen ölünce alırım!
Will you think of me when you're dead?
- Ölünce beni düşünecek misin? - Evet.
I'll still be alive, when you're all dead!
Hepiniz öldüğünüzde, ben hala yaşıyor olacağım.
When you're dead, you'll feel more at home.
Öldüğünde, evinde gibi hissedeceksin.
Those gates only open three times... when you come in, when you've served your time... or when you're dead!
O kapılar yalnızca üç kez açılır içeri girdiğin zaman, cezanı çekip bitirdiğin zaman ya da öldüğün zaman!
When you find a dead man, you're supposed to call the police.
Ölü bir adam bulunca polise haber vermeniz gerekir.
You'll get a rest when you're dead.
Öldüğünüzde dinlenirsiniz.
And when you're lost in this country, you're dead.
Eğer bu topraklarda kaybolursan, ölürsün.
And then the memory came, the memory of that look on Sarah's face when she said, "Maurice, you're not dead."
Sonra birden gözümün önüne geldi. Sarah'nın, "Maurice, ölmemişsin." derkenki yüz ifadesi gözümün önüne geldi.
When you're dead, you're dead.
Öldüğünde ölürsün.
When you're lying on a mat do you know you're dead?
Taşın üstüne yattığın zaman, ölmüş olduğunu bilir misin?
When you're in the cellar, am I dead?
Sen mahzendeyken, ben ölü müyüm?
When you're dead, you're meat for the worms.
Öldüğünde kurtlara yem olursun, hepsi bu kadar.
When you're ready, you want him dead or alive?
Hazır olduğunuzda, onu ölü mü yoksa canlı mı istiyorsunuz?
I ain't asking what you're going to do when you get out, because... I'll be dead and it don't matter.
Çıktığın zaman ne yapacağını sormuyorum, çünkü zaten ölmüş olacağım.
For once you're dead it doesn't matter how, or when you died.
Öldüğün zaman nasıl ya da ne zaman öldüğünün bir anlamı olmuyor.
You know when I woked up, and seen that gun pointing right at my mouth and you standing at the other end of it I said to myself, " Miller, you move one inch and you're a dead man.
Bilirsin uyandığımda, veşu silahın tam suratıma dayandığını gördüğümde ve seni silahın ucunda görünce Kendi kendime dedim ki : "Miller, bir inç bile kıpırdarsan, ölü bir adam olursun."
Look, Doyle, when you're dead, you're dead.
Hepsi bu kadar, ha?
That annoy me have to complain too when you're dead.
Bu çok tehlikeli. Ölü ya da diri senin için tekrar üzülmek istemem.
Sundance... when we're done and he's dead, you're welcome to stay.
Sundance... işimiz bittiğinde ve o öldüğünde... kalırsan memnun olurum.
What I mean, God, is you have no pity for your living children, so that's why we're asking you to be a little kinder to'em when they dead.
Demek istediğim, Tanrım, yaşayan çocuklarına hiç acımıyorsun,... bu yüzden senden... öldüklerinde onlara biraz daha nazik davranmanı istiyoruz.
When I stop laughing, you're dead.
Gülmem durduğunda, öleceksin.
What good is a bonus when you're dead?
Öleceksen böyle bir paranın ne anlamı var?
Just when I think you're dead, you always come back.
Ne zaman öIdügünü sansam, sen hep geri geIiyorsun.
It's better when you're dead
Daha iyidir ölmesi.
- It's better when you're dead
- Daha iyidir ölmesi.
Remind you bloody European bastards of the goddamn American soldiers that are dead in your goddamn country when you're talking about it!
Siz avrupalı piçler bunlardan bahsediyorken ülkenizde ölen Amerikan askerlerini düşünün!
But in real life, you know, when you're dead, you're dead.
Ama gerçek hayatta, biliyorsun, ölüysen, ölüsündür.
When you're dead, you're dead, period.
öldüğün zaman, iş bitmiş demektir.
You can't tell much when they're dead.
Ölümleri için çok bir şey diyemezsin.
She was our daughter-in-law when she was alive, not now when she's dead. You're not a human.
Diriyken gelinimiz daha değil, ölüsü de gelinimiz değil ya!
When I get out, you're dead.
Çıktığım zaman, sen öleceksin.
sleep when you're dead
Tamamen tükenince uyursun
But honour doesn't count for shit when you're looking at a dead little boy.
Ama onur... ölmüş küçük bir çocuğa bakarken onur bir bok ifade etmiyor.
Ijust called to tell you what a monster you are, Mr. Pratt and how I will rejoice when you're finally dead!
Size bir canavar olduğunuzu söylemek için aradım Bay Pratt. Öldüğünüzde göbek atacağımı bilmenizi de istedim.
When I find you, you bastard, you're a dead man!
Bulduğumda öldüreceğim seni, serseri!
He hasn't learnt when you're dead, lie down.
Olmayacak duaya amin dememeyi öğrenemedi.
So when you're looking after a dead body, you can never let a cat in.
Yani ölünün ardından bir kedinin içeri girmesine izin vermeyeceksin.
But when you walk into a McDonald's and say, "Uh, give me a Big Mac"... you know, you're just getting dead cow and you never see the cow die.
Ama şimdi McDonalds'a girip "Hey, bana bir Big Mac!" dediğinde ölü bir inek satın aldığını biliyorsun ama ineğin ölümünü asla görmüyorsun.
But when you're dead, you're dead.
Ama eğer ölmüşsen, ölmüşsündür.
You don't answer the phone when you're dead!
İnsan ölünce telefonu açamaz ki...
When it was over they told me you're dead, you don't exist, no one can touch you.
Her şey bittiğinde sen ölüsün dediler, yoksun, kimse sana dokunamaz.
They gonna talk about you when you're dead, Bird.
Öldüğünde senden bahsedecekler Bird.
When you steal 600 million, they will find you unless they think you're already dead.
Ama 600 milyon çaldığın zaman, öldüğünü zannetmelerini sağlayamazsan seni kolayca yakalarlar.
When you're dead, you're fuckin'dead!
Öldüğün zaman, geberdiğin zaman!
It doesn't matter who you are when you're dead.
Öldüğün zaman kim olduğun fark etmez.
You can't save him when you're dead!
Ölürsen onu kurtaramazsın.
And when you're dead, you don't get to sleep ever again... which means no more dreams...
Öldüğünde bir daha hiç uyuyamayacaksın... ve rüya göremeyeceksin...
You only stop melting the frost under where you're laying when you're dead.
Yattığın yerdeki buzun erimesini ancak ölüysen durdurursun.
But Understand... When This Is Over, You're Dead.
Ama şunu bil ki bu bittiğinde sen ölü olacaksın.
when you're gone 25
when you're ready 256
when you're right 37
when you're done 105
when you're a kid 24
when you're alone 31
when you're 91
when you're married 16
when you're young 31
when you're here 16
when you're ready 256
when you're right 37
when you're done 105
when you're a kid 24
when you're alone 31
when you're 91
when you're married 16
when you're young 31
when you're here 16
when you're older 32
when you're with me 16
when you're in love 21
when you're finished 34
when you're there 17
when you're burned 80
you're dead to me 58
you're dead 1119
you're dead wrong 17
you're dead meat 37
when you're with me 16
when you're in love 21
when you're finished 34
when you're there 17
when you're burned 80
you're dead to me 58
you're dead 1119
you're dead wrong 17
you're dead meat 37
dead 2365
deadline 20
deadly 57
deadshot 26
dead girl 16
dead end 102
dead ahead 30
dead or alive 151
dead man walking 43
dead man 40
deadline 20
deadly 57
deadshot 26
dead girl 16
dead end 102
dead ahead 30
dead or alive 151
dead man walking 43
dead man 40
dead meat 35
dead people 32
dead body 39
dead hands 25
dead on 16
dead serious 25
dead and 19
dead bodies 32
dead guy 19
dead is dead 27
dead people 32
dead body 39
dead hands 25
dead on 16
dead serious 25
dead and 19
dead bodies 32
dead guy 19
dead is dead 27