When you're in love traduction Turc
267 traduction parallèle
That's why if you're in the dark for a long time, you forget what you were looking at in the beginning, and when everything became dark, it's not love nor obsession nor desire, it just became the evil monster itself.
Bu yüzden uzun süre karanlıkta kalırsan aslında ne istediğini unutursun. Her şey karanlığa bürününce artık ne aşk kalır, ne hırs ne de tutku. Kendi kendine canavara dönüşürsün.
It's not like that when you're in love That's when you become a gourmet
Aşık olmak hiç böyle değil bir gurme olduğunda
It's not that I don't trust you, but when you're in love at my age... every man that looks at your woman is a menace.
Sana güvenmediğimden değil, ama benim yaşımda aşık olunca kadınına bakan her erkek açık bir tehdit.
When you're in love, you're in love.
eğer aşıksan aşıksındır.
When you're in love
When you're in love
When you're in love
Aşıksanız
When you're in love... When you're really in love...
aşıksan eğer.... gerçekten seviyorsan eğer....
Besides... when you're in love... there's no time for anything else, is there?
Ayrıca... Âşık olduğunda başka bir şeye zaman kalmaz, öyle değil mi?
I wonder what Cousin Andre will say when you tell him we're in love.
Aşık olduğumuzu kuzen Andre'ye söyleyince bakalım ne diyecek?
Listen, when you're in love the way you must have been, the truth isn't an easy thing to face up to.
Bak, sende aynı şekilde aşık olabilirdin.. ... gerçeklerle yüzleşmek kolay bir şey değildir.
It's easier to die when you're in love.
Aşıkken ölmek daha kolay.
Love is always a little lonely in the beginning, especially when you're not sure the other party feels as you do.
Aşk her zaman başlarda biraz yalnızlıktır özellikle senin gibi karşı tarafın duygularından emin değilsen.
When you're in love with a married man, you shouldn't wear mascara.
Evli bir adamla berabersen, rimel sürmeyeceksin.
You haven't changed, you only look me up when you're in love.
Hiç değişmemişsin, benimle ancak aşık olduğunda konuşuyorsun.
You don't notice any of this, when you're in love.
- Ama sadece güzel görünüş benim için yeterli değil.
Well, you can't marry someone when you're... ... in love with someone else...
Biriyle evlenemezsin eğer başka birine aşıksan.
It's normal when you're in love.
Âşık olduğunda bu çok normal bir şey.
When you're in the city of Tar, you'll know love... and you'll ride on a horse with a falcon on your shoulder.
Tar şehrindeyken, aşkı öğreneceksiniz... ve omzunuzda bir şahin ile at süreceksiniz.
When the pane breaks, means you're in love.
Cam kırılıyorsa aşıksınız demektir.
Now I'm in love, and I got nothin'but trouble. Listen, when you're in love, you're always in trouble.
Sana hiç arkadaşım Yataşağı Marston'dan söz etmiş miydim?
Why not? When you're in love, you don't need words.
Aşıksan sözcüklere gerek yok.
When you're really in love, you marry for life... and that is the only way it can be.
Gerçekten aşık olduğunda yaşam boyu evli kalırsın tek yolu budur.
I liked the conventional morality especially when you're in love.
Birisine aşıkken... geleneksel ahlaktan hoşlanıyorum.
Isn't it funny the things you do when you're in love?
İnsan aşık olduğunda saçma şeyler yapmıyor mu zaten?
When you're in love, you lose all perspective...
Aşk insanı kör eder.
When did you discover you're in love with Anjali?
Anjali'ye aşık olduğunu ne zaman anladın?
Well, that's the way you're supposed to feel when you're in love.
Aşık olduğunda bu şekilde hissettiğini zannedersin.
Look, Steve... when you're in love, things like that just don't matter.
Bak Steve... aşık olduğunda, bazı şeyler olmuyormuş gibi gelir.
I'll tell you, Byron, you do peculiar things when you're in love.
Byron, söylemek gerekirse, aşık olduğun zaman çok tuhaf davranıyorsun.
I think I know what you're saying. When I and everyone else in the world say I love you, we are opening up the very core of our being.
Sanırım söylemek istediğin şu ki ben ve dünyadaki diğer herkes "Seni seviyorum" dediğimizde varlığımızın özünü paylaşıyoruz.
After all, what's a decade or two when you're in love?
Sonuçta, iki kişi aşık olmuşsa aradaki farkın ne önemi var ki?
# I'm in the mood for love # # simply because you're near me # # funny but when you're near me # # i'm in the mood for love # #
# Ben aşk modumdayım # # kolay çünkü yanımdasın # # eğlenceli ama yanımdasın # # Ben aşk modundayım # #
I mean, when you're in love with someone...
Yani, birine aşıksan eğer...
When you're just in love it's just...
Diyelim ki aşıksın, bu ancak...
When you're in love, what's time?
Aşık olunca zaman nedir ki?
- What do you do when you're in love? - Like this.
- Aşık olduğunda ne yaparsın?
I don't know what people mean when they say that they're in love, but... but I do know that I don't think you're the bad guy you think you are.
Birine âşık olmak ne nasıl bir şey bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki senden hoşlanıyorum ve sen düşündüğün gibi kötü biri değilsin.
When you look out the window and you're looking back... at the most beautiful star in the heavens... the most beautiful because it's the one we understand, and we know it... it's home, humanity, people, family, love, life.
Pencereden cennetlerdeki en güzel yıldıza baktığınız zaman en güzel diyorum çünkü anlayabildiğimiz,... bildiğimiz tek yıldız. Evimiz, insanlık, insan, ailemiz, aşkımız, hayatımız.
But when y0u're in love, you know.
Ama aşık olduğunda, bilirsin.
When you're first getting to know someone... and in that blissful, psychotic first flush of love, it seems like every aspect of their personality - their whole demeanor, the simple lovely twist of their ear lobes, and their marvelous phone voice, and their soft, dark, wet... whatever... is somehow imbued with an extra push of color - an intensity heretofore, you know, unknown.
Birini tanımaya başladığınızda aşkın o psikopat ilk ışıklığında kişiliğinin her yönü, tavırları, kulağının basit kıvrımı telefondaki harika ses tonu ve yumuşak, karanlık, ıslak her neyse birden renkle dolar.
I love, I'm gonna tell you non-smokers something right now that I know for a fact you don't know and I delight in telling my brothers things they don't know, particularly when they're true, which this is.
Hemen şimdi siz sigara içmeyenlere hakikat bildiğim bir şeyi söyleyeceğim. Bilmiyorsunuz ve siz kardeşlerime bilmediğiniz şeyleri söylemekten zevk alırım. Özellikle de hakikat olduklarında, şimdiki gibi.
And listen, love, I hope that when you're tucked up tonight all snug and warm... underneath your tear-sodden fuckin'duvet... and your ankle-length Emily Brontë winding sheet... that you spare a thought for me with me head in a puddle of cold dog's piss.
Ve dinle tatlım, umarım bu gece gözyaşlarınla ıslanmış yorganının altında... ve bileklerine gelen Emily Brontë çarşafının üzerinde... rahat ve sıcak bir şekilde kıvrılmışken, soğuk köpek sidiği gölüne düşmüş... başımı düşünmeye de zaman ayırırsın.
I guess when you're in love with somebody... it doesn't matter how smart you are or how many rules you set for yourself... you're still vulnerable.
Sanırım birine aşık olduğun zaman... Ne kadar akıllı olduğun veya kendine ne kadar kural koyduğun fark etmiyor. Halen incinebilir oluyorsun.
yes, I've got troubles because you're leaving my side when I'm so in love with you
evet, sıkıntılarım var. çünkü beni terkediyorsun ben sana bu kadar aşıkken
You can't be desperately in love when you're 14.
14 yaşındayken umutsuzca aşık olunmaz.
When you're in love you never know what hits you
Aşıkken size neyin çarptığını göremezsin.
I love when you're in the middle of a dream and your alarm goes off, you incorporate the sound into the dream so you can keep sleeping.
Rüya görürken ; alarm çaldığında alarmın sesini rüyaya ekleyip uyumaya devam etmeyi çok severim.
And when you're in love, you feel not hollow.
Ve aşık olduğun zaman... boş olmadığını hissediyorsun.
But when you're in love with a bastard, you just can't help yourself.
Ama bir pisliğe aşık olunca, kendine engel olamıyorsun.
When you're in love, you'll jump right from the top of the Empire State and you won't care.
Evet. Çünkü aşık olunca Empire State Binasından atlarken bile takmaz düşerken Geronimo diye bağırırsın.
Love is when you're so fond of someone, that your heart tells you... you want to spend your whole life in his arms.
Aşk demek, tüm hayatını onun kollarında geçirecek kadar ona bağlısın demek.
when you're gone 25
when you're ready 256
when you're right 37
when you're done 105
when you're a kid 24
when you're dead 37
when you're alone 31
when you're 91
when you're married 16
when you're young 31
when you're ready 256
when you're right 37
when you're done 105
when you're a kid 24
when you're dead 37
when you're alone 31
when you're 91
when you're married 16
when you're young 31
when you're here 16
when you're older 32
when you're with me 16
when you're finished 34
when you're there 17
when you're burned 80
you're in love 100
you're in love with me 20
you're in love with him 35
you're in love with her 46
when you're older 32
when you're with me 16
when you're finished 34
when you're there 17
when you're burned 80
you're in love 100
you're in love with me 20
you're in love with him 35
you're in love with her 46
in love with me 16
in love 215
when they 28
when we first met 137
when you 160
when the saints go marching in 18
when were you born 26
when i was younger 134
when i was a child 198
when are you leaving 116
in love 215
when they 28
when we first met 137
when you 160
when the saints go marching in 18
when were you born 26
when i was younger 134
when i was a child 198
when are you leaving 116