While i'm gone traduction Turc
863 traduction parallèle
While I'm gone... Deputy Ahn from Vice President's office is going to take over for me.
Ben yokken Başkan Vekili'nin asistanı Ahn görevlerimi yerine getirecek.
I'm sure I can persuade him while we're gone.
Gittiğimiz zaman onu kesin ikna ederim.
If you do one thing that I don't approve of while I'm gone... the least little thing, mind you... I'll show you what horror means.
Eğer ben yokken istemediğim bir haltlar karıştırırsan... en ufak bir şey, seni uyarıyorum... işte o zaman sana gerçek korkuyu gösteririm.
If you can't be pleasant to her while I'm gone, just keep out of her way, understand?
Yokluğumda onun varlığından keyif alamayacaksan yoluna çıkma, anlaşıldı mı?
You sleep while I'm gone, and rest so you'll be better tomorrow.
Ben yokken uyu ve dinlen yarın daha iyi olacaksın.
Look after things while I'm gone too.
Ben yokken işleri aksatmayın.
Here, while I'm gone.
Benim yokluğumda, buyurun.
I remember having gone out last evening... and then nothing more until I found myself a while ago over in Fulham.
Geçen akşam evden ayrıldığımı... ve sonra Fulham civarında az önce ayılana kadar ki hiç birşeyi hatırlamıyorum.
Mother, watch over sibyl while i'm gone. # # Jim.
Anne, ben yokken Sibyl'e göz kulak ol.
- While I'm gone, I want you... - Take me with you, will you?
Beni de yanına al Doc!
You can pack while I'm gone.
Ben yokken hazırlanabilirsin.
You two hogs can pile the dishes in the sink while I'm gone.
Siz iki açgözlü ben yokken masayı toplarsınız.
Now, while I'm gone, behave yourself, will you?
Bu süre zarfında kendine çeki düzen verecek misin?
Jeannie, you're gonna be a good girl, aren't you and take care of all the strays while I'm gone, hmm?
Jeannie, ben yokken iyi bir kız olup sürüden ayrılanlara bakacaksın, değil mi?
Now you be a good girl while I'm gone, or I'll bash your pretty little head in for you.
Şimdi, ben yokken iyi bir kız ol, yoksa güzel kafanı pataklarım.
Don't be upset if Mr. McFadden should ransack my quarters while I'm gone.
Bu arada, bay McFadden ben yokken odamı alt üst edecek olursa sakın kızma.
Just don't take no chances while I'm gone.
Tom her zaman burada. Korkma.
I'll have your room redone while you're gone.
Sen yokken odanı yeniden yaptıracağım.
I leaned the stick up against a bin while I did the shopping and when I looked for it, it was gone.
Bastonu çöp kutusuna yasladım ve alışveriş ettim.
Oh, let me think on Hastings... and be gone to Richmond while my fearful head is on.
Ama Hastings'i de unutmamalı. İyisi mi korku dolu kellem hâlâ yerindeyken bir an önce kaçıp Richmond'a sığınayım.
You know, Richie, you're gonna be head man around here while I'm gone.
Richie, ben buralarda yokken patron sen olacaksın, biliyorsun.
Joe, will you take charge of the class while I'm gone, please?
Joe, ben yokken sınıfın sorumluluğunu üstlenir misin?
While I'm gone, in a terribly strong way, I'm going to need you.
Ama gidince sana fena hâlde ihtiyacım olacak.
And I'll get this fire started while you're gone.
Evet. Ateşi yakmaya başlayayım. Gittin mi?
Ethan, I'm countin'on you to look after things while I'm gone.
Ethan, ben yokken buraya sen göz kulak olacaksın.
He's agreed to take you on and split the increase in my herd while I'm gone.
Seni de çiftlikte işe almayı ve ben uzaktayken üreyen sürümü bölüşmeyi kabul etti.
While you were gone, I kept your name on his lips, your praises in his ears.
Sen yokken adını onun dudaklarına yazdım.
Will you at least think about it while I'm gone?
En azından ben yokken bunu düşünür müsün?
- Look after things while I'm gone.
- Ben yokken buraya göz kulak ol.
Better not touch our friend here while I'm gone.
Ben yokken dostumuza dokunmasan iyi olur.
Well, son, while I'm gone, you'll be the man of the house.
Evlat, ben yokken evin erkeği sen olacaksın.
While she was gone, I looked around the jars and the cupboard for dough.
Gidince, para için kavanozları ve dolapları karıştırdım.
Look, Mrs. Porter, if you'll just keep your eye on the house while I'm gone.
Dinleyin bayan Porter, ben yokken siz eve göz kulak olsanız yeter.
Think of that while I'm gone.
Benim olmadığımı bir düşün.
I'll take the afternoon train out and I'll introduce myself and we can get to know each other while you're gone.
Öğleden sonra trenine bineceğim ve kendimi tanıtacağım. Sen yokken birbirimizi tanımış olabileceğiz.
Only trouble is, she's going up to Boston, to stay with my aunt while I'm gone.
Tek sorun şu, Boston'a gidiyor. Ben yokken teyzemle kalacak.
Will you look after my child for me while I'm gone?
Ben yokken, benim için çocukla ilgilenirmisin?
- Were you lonely while I was gone?
Ben yokken neler yaptın bakalım?
Ms. Blanche, I'll tell you right now, if that sister of yours has gone and given you sleeping pills to keep you quiet while she's out doin I don't know what I'm sure as hell gonna call the police on her.
Size hemen söyleyeyimki Bayan Blanche, eğer şu kardeşiniz... sizi susturmak için uyku hapları vererek dışarı çıktıysa... Kendisi dışarıda kimbilir ne yaparken... Yemin ederim polis çağıracak ve yaptıklarını anlatacağım.
Did you all practice hard while I was gone?
Gittiğimden bu yana sıkı çalıştınız mı?
You kids look after Miss Saki while I'm gone, okay?
Çocuklar ben dışardayken Bayan Saki'ye göz kulak olun tamam mı?
She's a manicurist I met. I had my nails done while you were gone.
O, tanıdığım bir manikürcü.
Maybe I'll get a part-time job while you're gone.
Belki sen yokken, yarım günlük bir iş bulurum.
You stay with him every second while I'm gone.
Ben gittikten sonra her saniye onun yanında olacaksın.
While I'm gone, give each of the trainees a book.
Gittiğimde, her stajyere bir kitap ver.
And don't you worry while I'm gone
# Ve ben yokken merak etme
Study it while I'm gone
Ben yokken biraz inceleyin.
I shall be gone for a while.
Ben bir süre burada olmayacağım.
She's going to look after my things while I'm gone.
Kendisi ben uzaklardayken geride bıraktıklarımla ilgilenecek.
You two behave yourselves while I'm gone.
Ben yokken hareketlerinize dikkat edin.
I just left my husband outside here while I went in to do some shopping, and I came back and he was gone.
İçeride alışveriş yaparken kocamı buraya bırakmıştım. Döndüğümde kaybolmuştu.
while i'm at it 16
while i'm here 51
i'm gone 254
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44
while i'm here 51
i'm gone 254
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
while 91
while you were sleeping 17
while you were gone 44