English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / While you're at it

While you're at it traduction Turc

870 traduction parallèle
Bring a dozen, while you're at it.
Hazır gitmişken bir düzine getir.
Now get in there and give him that quinine and take a little yourself while you're at it.
Şimdi içeri gir ve ona kinini ver, hazır elin değmişken biraz da kendin al.
- Get me a bed while you're at it.
- Aramışken bana da bir yatak ayarla.
And while we're at it, how did you get in here?
Konu açılmışken, siz nasıl girdiniz?
Well, while you're at it, you might... You might mention Dude because he's the most sinningest in the family.
Hazır elin değmişken, Dude'dan bahsedebilirsin çünkü evin en günahkârı odur.
- Put some more coal in the stove while you're at it. - Yes, Mrs. Bagot.
Hazır oradayken sobaya biraz daha kömür at.
And while you're at it, find out when I go to work and what.
Ve hazır başlamışken, işe ne zaman gitmem gerektiğini de öğreniver.
Look it up for yourself, too, While you're at it.
Hazır başlamışken kendin için de araştır.
- Okay, spill it all while you're at it.
- Daha fazlasını anlat.
While you're at it, dream up a few for me, will you?
Bu iş üzerindeyken benim için de hayal et olur mu?
Hold my watch while you're at it.
Saatime sahip çık.
- Might feed him a bit of corn while you're at it, boy.
- Oradayken ona biraz mısır da verebilirsin.
And while you're at it, pray that Mrs. Simpson remembers to show up.
Tanrı'ya da yalvar, Bayan Simpson gelmeyi unutmasın.
While you're looking at it, allow me to finish a call.
Siz ona bakarken ben de izninizle bir telefon görüşmesi yapayım.
And while you're at it, fill it up.
Elin deymişken tümüyle doldur.
While you're at it, wash your hands and face.
Hazır o işi yaparken, elini yüzünü de yıka. Dizlerini de.
TO BREAK IT IN FOR YOU. I COULD SMOKE IT ALL DAY WHILE YOU'RE AT THE OFF ICE
Bir şey değil.
And while you're at it, pin one on yourself.
Neden kendine bir tane takmıyorsun?
While you're at it, take this thing with you.
Hazır toplanıyorken, şunu da yanında götür.
Fill mine up while you're at it, will you?
Başlamışken benimkine de doldur.
Why don't you send up smoke signals while you're at it?
Yakmışken dumanla işaret de yolla.
Wave the French flag, while you're at it!
Ama Fransa ya kadar çok yol var!
While you're at it why don't you also loosen up a bit more on the other two D's the "dating" and the "dance"?
Hazır başlamışken... neden diğer iki yasak hakkında da değişiklik yapmıyorsunuz? Çıkmak ve dansa gitmek hakkında.
You can mend it while you're at it.
Çıkmışken onarın bari.
While you're at it, maybe I could do the cooking too.
Çok çalışacaksan yemek pişireyim bari.
Why don't you vacuum while you're at it?
Ütüleseydin bari.
While you're at it, help yourself to the 1,000 francs... next to the picture of my fiancée.
Nişanlımın fotoğrafının yanındaki 1,000 frangı bahşiş alabilirsin.
Mandrake, I suppose it never occurred to you that while we're chatting here, the President is making a decision with the Joint Chiefs at the Pentagon.
Mandrake, sanıyorum biz burada konuşurken - - Başkanın Pentagonda Kuvvet Komutanları ile bir karar aldığı hiç aklına gelmedi.
Oh, and while you're at it, really finish him off.
Başlamışken tam bitir bari.
Decker... while you're at it, uh, maybe we ought to talk about this, huh?
Decker... başlamışken bunun hakkına konuşsak ne dersin?
And while you're at it, see if you got a make sheet on a wop named Nick Sorello.
Ve sen hazır ordayken, Nick Sorello diye bir İtalyan gelecek, onu da görürsün.
While you're at it, why don't you have them write you some talent?
Madem çabalıyorsun, söyle de sana yetenekli bir karakter oluştursunlar.
And while we're at it, I'd like to say how very grateful we are to you.
Bu arada size ne kadar minnettar olduğumu söylemek isterim.
And while you're at it, keep an eye on my car.
Başında beklerken arabama da göz kulak ol.
Get me some cigarettes while you're at it
Hazır gitmişken bana da sigara al.
Why don't you pay up for that while you're at it?
Hazır kazanıyorken, neden borcunu kapatmıyorsun?
And while you're at it, why don't you send in Nami Matsushima too?
Hazır üzerinde çalışıyorken, neden Nami Matsushima'yı da göndermiyorsunuz?
Hey, look at some raincoats while you're at it.
Hey, oradayken bazı pardesülere de bakın.
- Take some teeth out while you're at it!
- Hazır oradayken bir kaç diş sök!
Rub his foot while you're at it, honey, and see what kind of luck that brings us.
Alırken onun ayağını ov tatlım. Bakalım bize ne şans getirecek.
Carry her out while you're at it.
Madem öyle indirin.
~ Laugh while you're taking it ~
# Elde ederken kahkaha at.
Hey, look at some raincoats while you're at it.
Bunu yaparken biraz yağmurluklar bak.
Teams will led up the dogs and stuff at more than ten miles an hour while you're being get used to it.
Kopekleri takip edin ve 16 km / h gecmeyin aksi halde yarari olmazi.
Why don't we pull over so you can go pick a few apples while you're at it?
Neden kenara çekmiyoruz, belki birkaç da elma atıştırırsın?
While you're at it, explain these, in code.
Hazır başlamışken şu şifreli mesajları da açıklayın ayrıca.
While you're at it, why don't you take her some of my flowers?
Hazır gidersen, neden bana gelen çiçeklerden de bazıları ona vermiyorsun?
He'd slip through them at night and be long gone... while you're still trying to figure out how he did it.
Sen hala nasıl yaptığını anlamaya çalışırken o gece yarısı aralarından sıyrılıp uzaklaşmış olur.
Get yourself a new face while you're at it.
Oradayken yeni bir yüz de yaptır.
Shoot out the computers while you're at it.
Hazır başlamışken bilgisayarları da vurun.
While you're at it, get rid of those medals and the ribbons too :
Oradayken, şu madalya ve şeritleri de çıkar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]