Witted traduction Turc
229 traduction parallèle
And I know for certain, sir, the main criminal Petrashevsky is half-witted.
Ve ben kesin olarak biliyorum, efendim. suçlu Petrashevsky yarım akıllıdır.
- Half-witted? !
- Yarım akıllı mı?
I've been listening to these half-witted dramas of yours for 11 years!
Senin bu salakça dramlarını 11 senedir dinliyorum!
If you do, you're a dull-witted fool, Mr. Kirby.
Öyleyse, kafanız hiç çalışmıyor demektir.
That was the beginning of your madness, when I realized... you were a half-witted creature who pried through my desk and my papers.
Delirmeye başladığının işaretiydi o. Masamdaki kâğıtları karıştıran yarı deli birisi olduğunu fark ettim.
"ln that case," l said, "l can only think you half-witted."
"Bu durumda, senin yalnızca budala olduğunu düşünebilirim," dedim.
Some half-witted crackpot.
Kafadan kontak birisinin işi.
Aren't we quick-witted today?
Bugün pek zeki değiliz sanırım?
Stop it. Babbling like some phony King Solomon! Sit there full of half-witted devil talk that doesn't make sense!
Kes şunu, kibirli bir ukala gibi saçma sapan ve anlamsız laflar ediyorsun eğer nefret ettiğim bir şey varsa o da kendini beğenmiş kadınlardır.
Besides being hideous, I'm not quick-witted.
Çirkin olmamın yanında, hazır cevap biri de değilim.
- And you're quick-witted
- Sen de çok anlayışlısın.
Half-witted paranoid gangsters!
Yarım akıllı paranoyak hergeleler!
Come on out here, bunch of half-witted cannibals!
Haydi çıkın karşıma sizi yarım akıllı yamyamlar!
I'm not that quick-witted.
O kadar kıvrak zekalı değilim.
You'd live alone in a hotel room, go to concerts on Sunday... and work for some dull-witted business executive.
Otel odalarında yalnız yaşayıp, pazarları konserlere gidecek ve bazı kalın kafalı iş adamları hesabına çalışacaksın.
Of all the feeble-witted sermons it's ever been my misfortune to sit through.
Tüm küçük beyinli vaazlardan bunu vermek zorunda olmak benim talihsizliğim.
We need the dim-witted Vladimir Staritsky.
Moskova tahtına, kıt zekalı Vladimir Staritski'yi geçirmemiz lazım.
I can't make out whether you're bad-mannered or just half-witted.
Saygısız mısın, çatlak mı bilemiyorum.
Now, this is a typical seaman, a half-witted, wife-beating, habitual drunkard.
Şimdi bu, tipik bir denizci. Bir yarım akıllı, karısını döven, içki bağımlısı.
Why, you thick-skulled, harebrained, half-witted greenhorn.
Niye ki, seni kalın kafalı, kuşbeyinli yarım akıllı çaylak.
I'm supposed to have at my command trained soldiers not a feeble bunch of half witted amateurs.
Kumandanın askerleri eğittiğini sanırdım. Birkaç çelimsiz, yarım akıllı amatörü değil.
Soon the dull-witted groans forgot all about their dinner, and were busily trying to kill one another.
Kısa zamanda kalın kafalı gronlar yemeklerini unutup, birbirlerini öldürmeye daldılar.
Blood-witted barons ramping the country from end to end.
Kana susamış asilzadeler ülkeye dehşet salsın.
They are dim-witted bourgeois.
Onlar ahmak birer burjuvazi.
But Toriko's half-witted.
Fakat Toriko yarım akıllı.
That half-witted Seymour who is always so tongue-tied and blushing and adoring
Şu salak Seymour. Sen ne zaman benim odama girsen utanıp kızarıyor.
Quick-witted. Independent-minded.
Hazırcevap, serbest fikirli.
Do I look dim-witted enough to play that game?
Orada oynayacak bir enayiye benziyor muyum?
This half-witted boy, the latest lunatic in a family of lunatics.
Bu sadece beyinsiz bir genç. Bir tuhaflar ailesinin son tuhafı.
His half-witted fans will get out of control
Yarım akıllı hayranları kontrolden çıkabilir
But Vito is only nine. And dumb-witted.
Fakat Vito daha dokuz yaşında ve kalın kafalı.
Of all the fouled-up, half-witted operations.
tüm başarısız, yarım kalan operasyonlar için!
You stupid, stuck-up, toffee-nosed, half-witted... upper-class piles of... pus!
Seni salak, kokuşmuş, şeker burunlu, yarım akıllı yüksek tabaka irin parçası!
He's shoddy, he doesn't care, he's a liar, he's incompetent, he's lazy. He's nothing but a half-witted, thick Irish joke!
Adi, hiçbir şeyi umursamayan... yalancı, yeteneksiz, tembel... yarım akıllı, ahmak İrlandalının teki!
You're the most quick-witted of all.
Asla mutlu olamazdık.
And that I am, besides, half w = witted.
Öyleyim, ayrıca yarım akıllıyım.
As for being half-witted.
Yarım akıllılığa gelince.
that the great dragon is good and that the tiger cub is sharp and quick-witted.
Ama dev ejderin içindeki iyiliği görebiliyor. Ve kaplan polis ise zeki ve iş bitirici.
They're easy prey for every sharp-witted merchant and trickster.
Şeytan tüccar ve dolandırıcılara kolay av oluyorlar.
Now do you see, you half-witted fugitive from the plastic factory?
Görüyor musun seni ahmak plastik fabrikası kaçağı?
He was delighted that the Copernican system was widely accepted in everyday life in Holland and acknowledged by astronomers, except those, he wrote who " were a bit slow-witted or under the superstitions imposed by merely human authority.
Kopernik sisteminin Hollanda'da kabul görmesiyle mutlu olup astronomlarca kullanıldı, tek bir istisna, döneminde hakkında "anlayışı kıt ya da yalnızca otorite etkisiyle bastırılmış biriydi" diye bahsedilmesiydi.
I'm not gonna be stopped by three dumb-witted broads.
Üç tane aklı eksik kadına yenilecek değilim.
Why, you stuck-up, half-witted scruffy-looking nerf herder!
Seni kendini beğenmiş, ahmak pasaklı serseri!
But quick-witted men can easily get carried away.
Fakat zeki adamlar bazen kendilerine fazla güvenirler.
" He's quick-witted and energetic.
... Kıvrak zekâlı ve enerjik.
Strong as a lion, active as a squirrel, dexterous with his fingers and finally, remarkably quick-witted.
Aslan gibi güçlü, sincap gibi hızlı, parmakları marifetli ve de, oldukça zeki.
Where are my own, the dull-witted... the original ones?
Benim kendime ait sıkıcı... orijinal olanlar mı?
And intellectual manifestos... written by a lot half-witted intellectuals?
Yoksa, yarım akıllı enteller tarafından yazılmış... entelektüel bildiriler mi istiyorsun?
The others are slow-witted and can cause no harm.
Prens Kang en akıllı olandır!
You are very handsome, but not very quick witted.
Sana yasaklıyorum. İtaat ederim.
He's not half-witted.
O yarım akıllı değil.