Won't be a problem traduction Turc
457 traduction parallèle
I'll swear in deputies, and with a posse behind me, maybe there won't be trouble.
Mecliste yemin edeceğim, ve arkamda müfreze olacak, belki de bir problem çıkmaz.
That won't be a problem.
Orası kolay.
He won't be a problem.
Sorun olmayacaktır.
Pretty soon the widow McBain won't be a problem no more.
Yakında dul McBain artık sorun olmayacak.
Yeah, that won't be a problem.
Evet, o sorun değil.
He won't be a problem tomorrow.
Yarın bir sorun çıkarmayacaktır.
As long as Generalissimo will talk to them Then there won't be a problem
Generalissimo bizimle olduğu sürece... kimse bize problem çıkaramaz
- That won't be a problem.
- Bunun sorun olacağını sanmam.
The leg won't be a problem, but her heart is weak.
Bacağı geçer sorun değil, ama kalbi çok zayıf.
Honey, I said there probably won't be a problem.
Tatlım, muhtemelen bir sorun çıkmayacağını söylemiştim.
She's not armed, she won't be a problem.
Silahl degil, onun için sorun olmaz.
There won't be a problem with the police?
Polisle ilgili bir sorun çıkmaz değil mi?
But that won't be a problem.
Ama bu sorun olmaz.
You know... we could've called into the office, but the boss sent me... because maybe we can make a deal and there won't be any problem.
Ofise çağırabilirdik ama patron beni gönderdi çünkü belki de bir anlaşma yapabiliriz ve herhangi bir sorun olmaz.
Nan won't be a problem.
Nan sorun olmayacaktır.
In that case... won't there be a problem?
Bu durumda... sorun çıkmaz mı?
Hope that won't be a problem.
Umarım bu bir sorun olmaz.
Then, it won't be a problem.
Bir sorun çıkmaz yani.
Relax. There won't be a problem.
Merak etme, bir sorun yok.
l`ll discuss it with my husband, but l`m sure it won`t be a problem.
Kocamla da bir konuşmam gerek, ama eminim bir sorun çıkmaz.
I'll help you carry on for it won't be long till i'm gonna need somebody to lean on you just call on me, brother when you need a hand we all need somebody to lean on i just might have a problem?
Güçlü değilken, senin dostunken Ayakta kalmana yardım edeceğim Çünkü benim için de Güvenebileceğim birine İhtiyaç duymam çok yakın Beni çağır yeter kardeşim
It won't be a problem.
Sorun değil.
I have a little more trimming to do but that won't be a problem.
Biraz daha budamam gerek..... ama bu bir sorun olmaz.
BUT, UNCLE EZRA, I WON'T BE A PROBLEM.
Ama Ezra dayı, başına bela olmayacağım.
Leo won't be a problem any more.
Leo artık bizim için sorun olmayacak.
He won't be a problem.
Bir sorun çıkartmaz.
- It won't be a problem at all.
- Hiçbir problem çıkmayacak.
If she starts to say that she won't go again, it'll be a serious problem.
Eğer "gitmeyeceğim" diye başlarsa | ciddi bir sorun olur.
That won't be a problem, monsieur.
Sorun yok bayım.
No, that, that won't be a problem.
Hayır, o sorun olmaz.
- That won't be a problem. - I'm no matinee idol. Maybe not, but I have the gift of seeing inner beauty.
- bunun problem olacağını sanmam - bir idol olmadığımı biliyorsun belki değilsiniz, ancak iç güzellikleri görmek gibi bir yeteneğim var bayan Simpson, beni ihya ediyorsunuz
- Honey, that won't be a problem.
- Sorun değil şekerim.
They won't be a problem.
Sorun olmayacaklardır.
They won't be a problem.
Size herhangi bir sorun yaratmazlar ;
Lab won't be a problem.
Laboratuar sorun olmaz.
- This won't be a problem.
- Sorun olacağını sanmam.
I would ask you to look after my daughter but my instincts tell me that won't be a problem.
Senden kızıma bakmanı isterdim ama içgüdülerim bunun sorun olmayacağını söylüyor.
Getting there fast won't be a problem.
Oraya hızlı gitmek problem olmayacak.
It won't be a problem.
Hiç problem olmaz.
I hope that won't be a problem.
Umarım, bu bir sorun yaratmaz.
Won't be a problem, don't worry about it.
Sorun olmayacak, takma kafana.
It won`t be a problem.
Bize sıkıntı yaratmayacaktır.
For a few things, so it won't be a problem
Birkaç şey için, sorun olmayacaktır.
That won't be a problem.
Sorun olmaz.
I hope this won't be a problem, because I no longer carry a gun.
Umarım orada bir sorunla karşılaşmam çünkü bugünlerde silah taşımıyorum.
No, there won't be a problem.
Hayır hiçbir sorun çıkmayacak.
- Soon that won't be a problem.
- Biraz sonra bu problem olmaktan çıkıcak.
This won't be a problem.
Bu sorun olmaz.
And If we get bored, won't be a problem, 'Cos we can just hang out with other couples who wear these rings...
Sıkılırsak, bu sorun değil çünkü söz yüzükleri takan, başka çiftlerle de takılabiliriz.
That's just a bobcat. It won't be any problem at all for me.
O sadece bir Vaşak ve benim için sorun olmayacak
Well, it won't be a problem anymore.
Tabii bu durum artık sorun olmaktan çıktı.
won't be long 70
won't be long now 45
won't be a minute 25
won't be a moment 16
a problem 89
won't that be nice 17
won't 77
won't you 953
won't happen again 99
won't you tell me 18
won't be long now 45
won't be a minute 25
won't be a moment 16
a problem 89
won't that be nice 17
won't 77
won't you 953
won't happen again 99
won't you tell me 18
won't you join me 16
won't he 124
won't you come in 92
won't happen 20
won't we 406
won't take long 38
won't it 198
won't ya 19
won't they 143
won't she 53
won't he 124
won't you come in 92
won't happen 20
won't we 406
won't take long 38
won't it 198
won't ya 19
won't they 143
won't she 53