Wonderful things traduction Turc
512 traduction parallèle
And I suppose their grandchildren will see even more wonderful things.
Torunları çok daha muhteşem şeyler göreceklerdir sanırım.
We've heard such wonderful things about you.
Hakkında harika şeyler duyduk.
We have your real mother to thank... for bringing so many of these wonderful things on the plane.
Gerçek annene... uçağa böyle harika şeyler koyduğu için teşekkür etmeliyiz.
Because of the wonderful things he does
Çünkü harika şeyler yapar
Uncle Willie's in the pantry doing weird and wonderful things.
Willie amca kilerde tuhaf ve harika şeyler yapıyor.
That's one of the wonderful things about being boss.
Patron olmanın harika özelliklerinden birisi de budur.
Miss, I've heard such wonderful things about you.
- Evet, yazıyordum. - Hakkınızda harika şeyler duydum bayan.
I see you've learned some wonderful things here.
Burada çok güzel şeyler öğrenmişsin.
* Because of the wonderful things he does, ta-ra da da-da da da-da!
- Yaptığı harika şeyler yüzünden! Kes şunu Spud!
And she knew if they could get it out of the stone, it might let people see wonderful things that they had never been able to see before.
Ve Onu oradan çıkartabilirlerse insanlara daha önce hiç görmedikleri kadar muhteşem şeyler gösterebileceğini biliyormuş.
Jewels are wonderful things.
Mücevherler harika şeyler.
He's done some wonderful things.
- Pek çok inanılmaz şey yaptı.
I guess it will take Jane months to tell us all about the wonderful things she's seen.
Sanırım Jane'in gördüğü bütün harika şeyleri anlatması aylar alacak.
When I think of all the wonderful things that you know about... - that I've never even heard of...
Adını bile duymadığım bildiğiniz tüm harika şeyleri düşünüyorum da!
I've heard the most wonderful things about your performance.
Oyunun hakkında harika şeyler duydum.
They tell about the big, terrible things they've done and the big, wonderful things they'll do.
Yaptıkları korkunç, büyük şeyleri, yapacakları güzel, büyük şeyleri anlatıyorlar.
Did you have a lovely time looking at all the wonderful things?
Tüm bu harika şeylere yeterince bakabildin mi?
He tells me wonderful things
Bana her zaman harika şeyler söyler.
I use to imagine all the wonderful things that Daddy would do together.
Babamla yapabileceğimiz mükemmel şeyleri düşünürdüm.
You'd want her to have the most wonderful things in the world.
Dünyadaki en harika şeylere sahip olmasını isterdiniz.
I should have watched where I was going... but I was thinking all the way home such wonderful things.
Bastığım yere bakmam gerekirdi. Ama eve gelirken yol boyunca harika şeyler düşündüm.
You'll see wonderful things in Texas when you're 50.
50 yaşına geldiğinde Teksas'ta harika şeyler göreceksin.
Uncle Willie's in the pantry doing weird and wonderful things with various healing waters.
Willie amca kilerde. Şifalı sularla, tuhaf ve muhteşem şeyler yapıyorlar. Aynısından istediğini söyle.
I'd almost forgotten the wonderful things there are for people to do.
İki kişinin yapabileceği saçma, harika şeyleri unutmuşum.
She's done some wonderful things.
Harika şeyler yaptı.
I may not look the part, jesse, but i made love, walked uphill, swam in the ocean... when i think of the wonderful things there are to see and to do, it hurts me -
Orada ne var? 10 yıldır kimseyle konuşmadı. Kocası öldüğünden beri.
In Paris, they're doing wonderful things to discover the nature of the mind.
Paris'te tıp çok ilerledi. İnsan zihni artık sır olmaktan çıktı.
Mother, just use your imagination. I could do wonderful things with a place like this. - It's impossible.
Anne, hayal gücünü kullan böyle bir yeri güzel bir hale getirebilirim.
With all that money, she could have done such wonderful things with this place.
Bu kadar parası var, bu parayla evi harikulâde bir duruma sokabilirdi.
Very wonderful things, these, sir, aren't they?
Çok güzel, alet, komutanım?
He's teaching me things, wonderful things.
Bana bir şeyler öğretiyor. Harika şeyler.
I have Ben's yearbook. Let me read you some wonderful things about him.
Ben'in okul yıllığından sizlere bir kaç harika şey okuyacağım.
- Wonderful things have happened in...
- Harika şeyler ol...
All these wonderful things.
Tüm bunlar harika şeyler.
People bring us their bodies, and we do wonderful things with them.
İnsanlar bize vücutlarını getirir, biz de onlarla harika şeyler yaparız.
She said wonderful things about you, how grateful she was.
Sizin hakkınızda çok güzel şeyler söyledi, size minnettardı.
Come on, Mrs. Levi! Oh, Dolly, the world is full of such wonderful things.
- Dolly, dünya ne kadar güzel.
Isn't the world full of wonderful things?
Dünya güzelliklerle dolu değil mi?
" All things in heaven and on Earth are wonderful!
" Dünyadaki ve cennetteki herşey harikuladedir.
I thought things were so well run that... what wonderful work fascists have done in convincing people they are men from legends.
Düşünüyordum ki işler o kadar iyi yürütülüyor ki faşistler efsanelerdeki adamlar gibi insanları ikna etmede ne kadar harika işler başardılar.
"And some of the things we see are wonderful, " and some are terrible.
Ve bazen muhteşem şeyler, bazen de kötü şeyler göreceğiz.
Your house is wonderful - such lovely things in it.
Eviniz harikulade. Çok güzel eşyalar var.
I guess when you're on the inside... even the phony things on the outside seem wonderful.
Sanırım insan içeride olduğu vakit dışarıda olan sahte şeyler dahi harika görünüyor.
Those things made it wonderful when you got home.
Bütün bunlar, sen eve dönünce güzelleşiyordu.
It's wonderful, the things she can do with flowers.
Çiçeklerle yapabildiği şeyler harikulade.
- Still, it's wonderful to know things.
- Yine de birşeyler bilmek harika.
She's real nice. She was wonderful to me when things started to go wrong.
Kötü şeyler olurken bana çok iyi davrandı.
It's wonderful watching the dawn of a day being born, watching things being born and then watching them die.
Bir günü şafak doğarken izlemek harika, doğacak seyleri izlemek, ve sonra ölümü!
All things wise and... wonderful...
Her şey bilgili ve... harika...
I've heard some wonderful things about you.
Hakkınızda harika şeyler duydum.
Why do we never hear about the good things in Britain, like Mary Bignall's wonderful jump in 1964?
Neden, Mary Bignall'ın 1964'teki harika atlayışı gibi, Britanya'daki güzel şeyleri görmüyoruz?
things 422
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18
things to do 42
things could be worse 16
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are changing 33
things are different 35
things are good 60
things like this 16
things are bad 21
things like that 163
things changed 35
things are great 27
things are going well 18
things are changing 33
things are different 35
things are good 60
things like this 16
things are bad 21
things like that 163
things changed 35