English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / Wouldn't i

Wouldn't i traduction Turc

53,412 traduction parallèle
She wouldn't give it up for Johannes up there so he threw her off the boat.
Yukarıda Johannes'i kabullenemedi bu yüzden o da onu gemiden attı.
I know Mal's secret to fitting in, and Ben wouldn't like it one bit.
Uyum sağlamak için büyüye başvuruyorsun. Ben, eğer bunu öğrenirse pek hoşuna gitmeyecektir.
I think you're beautiful, and alive, and if you killed yourself, it wouldn't just be sad, it would be a tragedy.
Bence güzelsin, hayattasın ve kendini öldürseydin sadece üzücü değil, trajik olurdu.
I wouldn't know.
Bilemiyorum.
I just- - You know, if I had a condom, this probably wouldn't have happened.
Prezervatif takmış olsaydım muhtemelen bu başıma gelmezdi.
I wouldn't recommend anybody get into the business today.
Bugün kimseye sektöre girmesi için tavsiyede bulunmazdım.
I just wouldn't.
Yapmazdım.
And I think that girls are doing things nowadays that they probably wouldn't really want to do, like the double anals or the double vag.
Bugün bu işi yapan kızlar muhtemelen çift anal ya da çift vajina yapmak istemezler.
What I think... is that you wouldn't do something like that.
Bence sen böyle bir şey yapmazdın.
Remember when I said you wouldn't believe the skeletons Tyler found?
Tyler'ın bulduğu kirli çamaşırlara inanamazsın demiştim ya?
I wouldn't let your father see you doing that at the table. Hmm!
Baban seni masada onunla görmesin.
I mean, I suppose I hoped that... it wouldn't get this far.
Sanırım bu kadar ileri gitmeyeceğini ummuştum.
You predicted I wouldn't be 5'2 " forever.
Boyun 1,57 olarak kalacak, demiştin.
I mean, I was hoping you wouldn't mind...
Acaba, yani umarım sakıncası yoktur...
I honestly couldn't say I wouldn't have done what you did.
Senin yaptıklarını yapmayacağımı gönül rahatlığıyla söyleyemem açıkçası.
I wouldn't know anything about that.
Onu bilemem ben.
I wouldn't wanna be somewhere where it wasn't.
Bunun, kurallara aykırı olmadığı bir yerde yaşamak istemezdim.
I wouldn't be here if I hadn't.
Öldürmemiş olsam burada olmazdım.
If the situation was reversed, I'm sure you wouldn't believe me, either.
Durum tam tersi olsaydı eminim sen de bana inanmazdın.
Now, I brought her so I wouldn't have to kill all of you, and not killing all of you could get complicated.
Hepinizi öldürmek zorunda kalmayayım diye onu getirdim ama hepinizi öldürmeme meselesi biraz karışabilir.
I know things have changed a lot, and I know you miss Rick, but getting him back wouldn't make things better.
Birçok sey degisti ve Rick'i özledin, biliyorum ama onu geri getirmek isleri düzeltmeyecek.
Your mom wouldn't have accepted me if I came home... - Oh, man.
Sen ve ablan olmadan eve gelseydim, annen beni kabullenmezdi.
I wouldn't be much of a pickle if I could.
Bunları yapabilseydim turşu olmazdım pek.
Yeah, there's lots I wouldn't do to see my daughter, but killing you gets me to her quicker than your derivative bullshit.
Eh evet, benim kızımı tekrar görmek için yapmayacağım çok şey var, fakat seni öldürmek beni ona özenti saçmalıklarından daha çabuk ulaştırıyor.
So I wouldn't have to come here.
Buraya gelmek zorunda kalmamak için.
If I knew that, Ingrid, I wouldn't have lost it.
Onu bilseydim, Ingrid, kaybetmezdim.
I wouldn't miss it for the world.
- Hayatta kaçırmazdım.
Knowing the mother, I wouldn't be surprised.
Annesini düşünürsek bu beni şaşırtmazdı doğrusu.
If you died 10 times, it wouldn't be enough. I wish you'd go to hell, be damned forever!
10 kez öldün ama yeterli değil Keşke sonsuza kadar cehennemde kalsaydın!
I wouldn't hold your breath.
- Çok ümitlenmeyin derim.
Wouldn't I need the...
İhtiyacım olmaya...
I wouldn't!
Yapmam!
- No, I wouldn't say...
- Hayır, öyle demezdim...
I wouldn't have made it without you.
- Sensiz bunu başaramazdım.
Wouldn't have if I knew they were paying in earther scrip.
Dünyalıların kesesini doldurduklarını bilseydim yapmazdım.
I wouldn't be asking if I didn't absolutely have to know.
Bilmem gerekmese kesinlikle sormazdım.
Now, I've told the FBI I wouldn't say where I got it, and I won't, but...
FBI'a nereden bulduğumu anlatmayacağımı söyledim.
I wouldn't say fake.
Sahte demezdim.
All respect, ma'am, I wouldn't address it directly.
Saygısızlık etmek istemem efendim ama ben olsam değinmezdim.
I wouldn't be asking if it weren't absolutely critical.
Kesinlikle kritik olup olmadığını sormayacağım.
I did tell him differently last night, but only because I knew I wouldn't get this audience with you if I told him the truth.
Dün gece ona farklı şekilde anlattım. Ama sadece alamayacağımı bildiğim için Bu kitleyi gerçeği söylersem sizinle.
I guess it's just... I wouldn't have signed up for the camp if I knew that Tamara wasn't teaching this year.
Sanırım bu sene Tamara'nın eğitmen olmadığını bilseydim bu kampa kaydolmazdım.
Well... well, don't do anything I wouldn't do.
Benim yapmayacağım hiçbir şey yapma.
I wouldn't dream of it.
Aklımdan bile geçmedi.
The real Tuffnut never cares what I think, and while I'm at it, he wouldn't volunteer us for this mission, and he would never ever let me carry Macey!
Ama uyarmadı demeyin! Yalan söylüyor! Kafamızı karıştırmaya çalışıyor.
So, I wish they wouldn't have told me, because I was already where I belonged.
Keşke bana söylemeselerdi, çünkü ait olduğum yerdeydim.
I wouldn't want it any other way.
Bunu başka şekilde istemezdim zaten.
I wouldn't dare.
Cüret etmezdim.
They... they told me that I wouldn't be proceeding any further.
Benimle daha fazla devam edemeyeceklerini söylediler.
I wouldn't have told me either.
Ben de olsam kendime söylemezdim.
Well, if you had, I wouldn't have talked you into helping people talk to their dead relatives.
Deseydin, ölen akrabalarla iletişime geçip insanlara yardım etmek istemezdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]