Wouldn't know traduction Turc
8,986 traduction parallèle
You wouldn't know the difference between right and wrong if it sat on your rich face.
O zengin suratını dağıtırsam doğruyla yanlışı sen de ayırt edemezsin.
No. ... we wouldn't know when or if that's possible.
- Bunun mümkün olup olamayacağını bilemeyiz.
But, you know, if I was reading the same thing about another band, I wouldn't believe it.
Ama bilirsiniz, başka bir grupla ilgili aynı şeyleri okusam ben de inanmazdım.
- I mean, you can know about crafty girls all you want, but I wouldn't let you go on tour with crafty girls because fuckin'...
Kurnaz kızlar hakkında her şeyi bilebilirsin ama kurnaz kızlarla turneye çıkmana izin vermem. Çünkü onlar için sevişmenin değeri yoktur.
You boys wouldn't know anything about that now, would you?
Şimdi siz bu konuda bir şey bilmiyorsunuzdur değil mi, çocuklar?
But, look, if Reggie would just shut the fuck up and get out of the way, Vernon wouldn't have this problem. You know that.
Ama bak eğer Reggie sesini kesip aradan çekilseydi Vernon'ın böyle bir sorunu olmazdı.
- Yeah, he wouldn't know what to do with it.
- Sevgiyi ne yapacağını bilemez o.
You know, maybe if the guy kept his pants on, he wouldn't have these problems.
Yani belki de adam pantolonlarını belinde tutmayı becerseydi bu problemlerin hiçbiri olmazdı.
I know the guy doesn't like me, but he wouldn't shoot me, would he?
Adamın beni sevmediğini biliyorum fakat beni vurmaya kalkışmaz değil mi?
You know, when she was 12, she wanted to camp out all night for concert tickets and I wouldn't let her.
Konser biletleri için bütün gece o 12 yaşındayken Biliyorsun, o kamp istedim ve ben ona izin vermedi.
Well, I wouldn't know Willy.
- Bilmem ki Willy.
I wouldn't really know how.
- Anlatmayı da bilmem.
You know, I wouldn't rule out go-karting.
Go-kart'ı göz ardı etmeni istemem.
You wouldn't think it, you know,'cause she seems kind of, like, conservative and stuff, but she is just an animal in the sack.
Hiç aklına gelmezdi. Biraz muhafazakar görünüyor falan ama yatakta bir vahşiye dönüşüyor.
He wouldn't know, you know.
Kendi öğrenmedi tabii.
I wouldn't know an Armenian from a Russian from a fucking German Shepherd.
Ben daha Ermeni'yi, Alman'ı, Rus'u birbirinden ayırt edemem.
I wouldn't know an Armenian from a Russian from a fucking German shepherd.
Ben daha Ermeni'yi, Rus'u, Alman'ı birbirinden ayıramam.
I think I've earned the right to make my own decisions, not take direction from two people who wouldn't know their ass from a handbag if they had a head cold.
Bence kendi kararlarımı verme hakkım var. Nezle olduklarında kanser olduklarını sanacak iki insandan direktif almama ihtiyacım yok.
Uh, well, I wouldn't know.
Bilemiyorum.
I don't know where your capital is coming from these days, but I wouldn't want a real estate attorney combing through my finances right now if I were you.
Bugünlerde sermayeniz nereden geliyor bilmiyorum ama sizin yerinizde olsaydım bu ara bir gayrimenkul avukatının mali durumumu kurcalamasını istemezdim.
I wouldn't know what to say to him.
Ona ne söylerim bilmiyorum.
♪ And yeah, I know you wouldn't touch us ♪ ♪ With a ten-foot pole'cause we're... ♪
Ve evet, ne pahasına olursa olsun sakınacağımı biliyorum.
Of course, you wouldn't know anything about that, would you?
Tabii ki bununla ilgili bir şey bilmiyorsundur, öyle değil mi?
You know how Jane said he wouldn't need your help?
Jane yardımınıza ihtiyacı olmadığını söylemişti ya hani?
I really wouldn't know.
Cidden bilemem.
When I was here last time, you know, when... when you wouldn't talk to me,
Buraya son geldiğimde benimle konuşmak istemediğin zamanlar buranın yakınlarında bir motelde kalıyordum.
like maybe I wouldn't just, you know, notice or something?
Ben belki fark etmezdim, öyle mi?
You wouldn't happen to know if uh... Cameron or Sadler sabotaged it?
Bunu Cameron'ın mı yoksa Sadler'ın mı sabote ettiğini biliyor olamazsın, değil mi?
You know, as much as you've screwed up my life and my job and, well, my understanding of everything, I hate to admit it but I wouldn't change a damn thing.
Biliyor musun, hayatımı ve işimi her mahvettiğinde ve her şeyi anladığımda itiraf etmekten korksam da, hiçbirini değiştirmek istemediğimi fark ettim.
But you would know that, wouldn't you?
Ama sen bunu zaten biliyorsun, değil mi?
[Cellphone vibrating ] I could make you french toast. [ Cellphone ringing] You wouldn't even know it was kale.
Sana yumurtalı ekmek yapabilirim sen içinde lahana olduğunu bile anlamazsın.
She wouldn't want a criminal to know where she lived.
Yaşadığı yerde suçlu olarak tanınmak istemezdi.
But still, sometimes when I saw her out in the neighborhood, I wouldn't even know who she was.
Ama hala, bazen etrafta onu görürsem, kim olduğunu bile bilmiyorum.
I wouldn't even know where to start.
Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
Well, you know, Charlie wouldn't go off on someone without a reason.
Charlie birinin peşine nedeni olmadan düşmez.
Well, wouldn't you know?
- Nereden bilebilirdin?
I know, which is why I wouldn't do it. You got to do it. It could be a stroke.
Yapmam gerek, felç geçiriyor olabilir.
But to be fair, I wouldn't know a patent foramen ovale - from a hole in the heart.
Dürüst olmam gerekirse, kalpte "oval delik" durumu hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
And if Paul found out that I wanted to leave you, wouldn't you want to know?
Eğer Paul senden ayrılmak istediğimi öğrenseydi bunu bilmek istemez miydin?
I wouldn't know.
Bilemeyeceğim.
They wouldn't know what to do with three people.
Üç kişiyle ne yapacaklarını bilemezler.
Y-you wouldn't know it.
- Sen bilmezsin.
And I hope you know that whatever you did, it wouldn't have made any difference.
Ve umarım, ne yaparsan yap, yine de hiçbir şeyin değişmeyeceğini biliyorsundur.
If you saw them on the street, you wouldn't even know.
Onları sokakta görsen hayatta öyle olduklarını düşünmezsin.
I really wouldn't know.
Gerçekten bilmiyorum.
You know I wouldn't have chosen for you to find out this way.
Bu şekilde öğrenmeni benim istemediğimi biliyorsun.
And wouldn't you know it... he gave that bitch a baby girl.
Ve biliyor musun? O sürtüğe bir kız çocuğu verdi.
Actually, you know, if you wouldn't mind, there is, uh, something I'd love to get your eyes on.
Aslında zahmet olmazsa görmenizi istediğim bir şey var.
Thankfully, I wouldn't know.
Şükür, ben hiç tatmadım.
But she's the one that taught me to sing, and I know she wouldn't want me to use my voice like this.
Ama bana şarkı söylemeyi öğreten oydu ve biliyorum ki sesimi bu amaçla kullanmamı istemezdi.
But she's the one that taught me to sing, And I know she wouldn't want me to use my voice like this.
Ama bana şarkı söylemeyi öğreten oydu ve biliyorum ki sesimi bu amaçla kullanmamı istemezdi.
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
known what 18
know what i'm sayin 29
know what that means 36
know this 99
know what this is 16
know what 656
know what that is 21
know what i'm saying 125
know it 54
known what 18
know what i'm sayin 29
know what that means 36
know this 99
know what this is 16
know what 656
know what that is 21
know her 28
know what i mean 310
know what it is 22
known associates 21
know basis 70
know him 81
knowing you 48
knows what 35
known fact 28
knowing her 17
know what i mean 310
know what it is 22
known associates 21
know basis 70
know him 81
knowing you 48
knows what 35
known fact 28
knowing her 17