English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / Wouldn't she

Wouldn't she traduction Turc

6,794 traduction parallèle
But she wouldn't mind if I gee it up a bit?
Ama biraz geliştirmeme bir şey der miydi?
She wouldn't have hurt you.
Seni incitmeyecekti.
But it wouldn't have been my problem if Peter, the guy she called first, had picked up his phone.
Ama ilk aradığı herif Peter telefonu açsaydı benim sorunum olmayacaktı.
- Knowing she wouldn't have to read it.
- O okumak olmazdı bilerek.
And she most certainly wouldn't have left them with her estranged husband of whom she was afraid.
Hele de çocuklarını, korktuğu, çekindiği bir kocanın ellerine asla bırakmaz.
She wouldn't have any of it.
Hiçbirini kabul etmedi.
Mom's been spending summers there, getting to know people in town so it wouldn't be suspicious when she settled there.
... yazları burada geçirip insanlarla tanıştı ki böylece oraya yerleştiğinde dikkat çekmedi.
.. then she wouldn't have been in this mess.
.. ozaman bu karmaşayı yaratmazdı.
When she wouldn't talk to you, she would talk to me. I spoke to her all the time. Yeah?
Seninle konuşmadığı zamanlar, arayıp benimle konuşurdu.
And she wouldn't speak.
Konuşmazdı.
And I was actually getting irritated because she wouldn't answer.
Doğrusu cevap vermemesine sinirleniyordum. Surat asıyordu.
She told me once... that if I ever left her, she wouldn't be able to go on.
Bana bir keresinde demişti ki bir gün onu terk edersem hayatına devam edemezmiş.
Doesn't mean she wouldn't have this time.
Bu ilk seferi olabilir ama.
If there was, she wouldn't let this happen!
Eğer olsaydı, bunun olmasına müsade etmezdi!
I told you she wouldn't bother, lazy little liar.
Zahmete değmediğini söylemiştim, seni üşengeç yalancı.
She wouldn't shut up, all right?
Susmayacaktı tamam mı?
It's her fault, she wouldn't shut up!
Onun suçu, susmayacaktı!
Oh, she was ugly! You wouldn't even sleep with her.
Öyle çirkindi ki, yatağa atasın bile gelmezdi.
But she, um... she wouldn't use it.
Ama Jessica kullanmadı.
But she wouldn't trust him if he said that, so...
Adam bunları ona söylese bile kadın ona inanmaz...
- No, she wouldn't. She's not here, is she?
- Hayır, bırakmazdı.
She wouldn't come with you.
- Burada değil. Seninle gelmiyor.
..she got wasted. Wasted so that she wouldn't be able to go.
Tura çıkmamasını sağlayacak kadar hırpaladı.
She just wouldn't sing.
DALE DAVIS MÜZİK ŞEFİ ve BASS GİTARCISI
She wouldn't be late then.
O zaman geç kalmazdı.
- Hey, chill, man. There's no way that Amy would hook up with Brock, and she definitely wouldn't just...
Amy'nin Brock'la takıImasının ihtimali yok ve hiç bir zamanda olmayacak.
She wouldn't open up about anything, and I'm trying to wrap my head around that.
Hiçbir şeyden konuşmak istemedi. Durumu anlamaya çalışıyorum sadece.
The Goya she was cleaning... rather simple job, wouldn't you say?
Goya'yı temizliyordu basit bir iş, değil mi?
IF SHE HADN'T TEXTED ME, I WOULDN'T HAVE KNOWN WHERE YOU GUYS WERE.
Eğer o bana mesaj atmasaydı nerede olduğunuzu bile bilmiyordum.
YOU KNOW, IF SHE WEREN'T SO SELFISH, WE WOULDN'T BE HERE NOW.
Eğer o kadar bencil olmasaydı şimdi burada olmazdık.
She wouldn't do that.
Asla böyle bir şey yapmazdı.
And if you didn't truly believe that, wouldn't she be dead by now?
Buna gerçekten inanmamış olsaydın şimdiye kadar ölmüş olmaz mıydı?
She wouldn't risk it.
Riske atmayacaktır.
She just wouldn't wake up. Oh, Harry.
- Uyanmadı.
I told my wife that and she said it wouldn't matter because she has a knack for this.
Onu karıma söyledim ama bir önemi olmayacağını çünkü bu konuda kendisinin üstüne olmadığını söyledi.
The Kate that I know, the Kate from five weeks ago, she wouldn't just give up.
Benim bildiğim Kate beş hafta önceki Kate, öylece pes etmez.
She wouldn't have dead grass any more than you would, Dad.
O da senden daha fazla ölü çimene sahip olamaz baba.
Mum would be very disappointed. Wouldn't she?
Anne epey hayal kırıklığına uğrardı, değil mi?
I feel like if she were talented like you, and she knew how to sew and knew beauty tips, that she wouldn't need a prince to make her feel better about herself.
Bence, senin gibi yetenekli olsaydı dikiş dikmeyi ve güzellik sırlarını bilseydi iyi hissetmek için bir prense ihtiyacı olmazdı.
That way she wouldn't know...
Bu sayede fark edemiyordu...
And that way she wouldn't have to choose whether or not to thank me.
Ve bu sayede de bana teşekkür etmeli mi yoksa etmemeli mi bilemiyordu.
She purposefully put'em way in the back so, by the time that I got to'em I'd forget they were dirty in the first place and I wouldn't have to choose whether or not to tell her i appreciated her.
Tıpkı benim ona yaptığım gibi o da gömlekleri gizlice koymuştu... Bu sayede onları dolapta bulduğumda ne zaman yıkayıp koyduğunu bilemiyordum. Ve ona ne kadar minnettar olduğumu söyleyip söylememe arasında kararsız kalıyordum.
Wouldn't transporting her be easier if she were dead?
Acaba ölü olsa taşımak daha kolay olmaz mıydı?
Then he thought there wouldn't be much point because she's already unconscious... and wouldn't feel any pain from the kick or the knife
Pek kafasına yatmadı. Sonuçta baygındı ve tekmeler ya da bıçaktan acı duymayacaktı.
And she wouldn't stop sighing.
İç çekip duruyordu.
- Wouldn't it make sense if she...
- Bunu buraya yazmasının...
She wouldn't let me leave.
Bir türlü bırakmadı beni.
She wouldn't believe it.
Buna inanmadı.
I'm not saying she wouldn't be happy to see me, all right?
Sevinmez demiyorum, tamam mı?
Not that long. She wanted to get serious, but he wouldn't meet her parents.
Kız ciddileşmek istedi, bu da ailesiyle tanışmadı.
She wouldn't.
Konuşmazdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]