Yas traduction Turc
150,464 traduction parallèle
Why would you carry cash when you just take it from my wallet whenever you need it?
İhtiyacın olduğunda benim cüzdanımdan almak varken neden taşıyasın ki!
So, please let me grieve.
O yüzden lütfen... bırak da yasımı tutayım.
We were 18.
18 yaşındaydık.
You're putting yourself under a lot of strain for man of your age.
Sizin yaşınızdaki birine göre kendinizi çok fazla zorluyorsunuz.
"Man my age."
"Yaşımdaki biri."
I live on in your daughter.
Kızında yaşıyorum.
Ever since I was six years old,
Altı yaşımdan beri,
Bryan Wallace, 36, conscious status post T-bone MVC,
- Bryan Wallace, 36 yaşında. Yandan araba darbesi sonucu G.C.S. 15.
I live here.
Burada yaşıyorum.
It's a 9-year-old boy with right upper quadrant pain.
Karnının sağ üst tarafında ağrı olan 9 yaşında bir çocuk.
But he's nine.
Daha dokuz yaşında.
Very rare in someone Matty's age, but it can happen.
Matty'nin yaşında az görülse de olabiliyor.
And, no, no, you won't talk to him. I have enough problems being your first lady.
Başkanın eşi olduğum için yeterince sorun yaşıyorum.
Who gave you permission to let a resident operate on a 9-year-old?
9 yaşındaki bir çocuğu asistana ameliyat ettirme iznini sana kim verdi?
Look, he's really big for his age.
Yaşına göre oldukça gelişmiş bir çocuk.
Routine lap-Chole, 9-year-old patient, when the patient became tachycardic and hypotensive.
Rutin bir laparoskopik kolesistektomi. Hasta 9 yaşında bir erkek çocuk. Taşikardi ve hipotensivite oluştu.
You live in a bed. And you're living here.
Sen yatakta yatıyorsun ve burada yaşıyorsun.
The kidney recipient is a 16-year-old in chronic renal failure from interstitial nephritis.
Böbreği alacak hasta 16 yaşında. İnterstisyel nefrit kaynaklı kronik böbrek yetmezliği var.
So, we give Chris the kidney, and then the 16-year-old has to take care of his mom or she dies, and we've saved his life, but left him an orphan.
Chris'e verirsek daha 16 yaşındayken, ölmemesi için annesine bakması gerekecek. Yoksa hayatını kurtarmış olacağız ama yetim kalacak.
She's alive?
Yaşıyor mu?
Claire's alive?
Claire yaşıyor mu?
Did I say he's 16?
16 yaşında olduğunu söyledim mi?
I know it doesn't change anything, but he's 16, and he is open on a table.
Bir şey değiştirmeyeceğini biliyorum ama 16 yaşında ve ameliyat masasında. - Bir şey buldun mu?
Gwen, how old did you say she was when she disappeared?
Gwen, kızın ortadan kaybolduğunda kaç yaşındaydı?
That fits, I'm afraid.
Ne yazık ki yaş olarak da uyumlu.
She is, but, Tim...
Yaşıyor ama -
Last time you'll have a 30-year-old girlfriend.
Son defa 30 yaşında bir sevgilin olacak.
You and your husband are separated, right?
- Kocanla ayrı yaşıyorsun, değil mi?
Oh, so it's ageism, with my book of clients?
Yani yaşım yüzünden mi müvekkillerim benimle gelmez?
Kurt, you're not 20 years old anymore.
Kurt, artık 20 yaşında değilsin.
I've been living a very full life lately.
Son günlerde hayatı tam anlamıyla yaşıyorum.
I was talking to you like you were eight years old and you're...
Sana sekiz yaşında çocukmuşsun gibi davranırken meğer sen...
Frank Gwinn, 32 years old. Divorced father.
Frank Gwinn, 32 yaşında boşanmış bir baba.
I think that Lisa is having problems hearing you.
Sanırım Lisa seni duymakta zorluk yaşıyor.
She's at least ten years younger than me.
- Benden en az on yaş genç.
Everyone's at least ten years younger than you.
Herkes senden en az on yaş genç.
For all I know, you're suffering an immense inner turmoil over Cabe potentially dying, or you truly feel nothing.
Tek bildiğim ya Cabe'in muhtemel ölümüyle ilgili yoğun bir içsel karmaşa yaşıyorsun ya da hakikaten hiçbir şey hissetmiyorsun.
I don't remember all the scams, Mom, I was nine.
Tüm dolandırıcılıklarını hatırlamıyorum Anne, on yaşındaydım.
Remember when I worked at a graphic design firm when you were 12? Mm-hmm.
Sen 12 yaşındayken bir grafik tasarım firmasında çalıştığımı hatırlıyor musun?
Yeah, he's alive, but he's gonna be out for a while.
Evet, yaşıyor, ama bir süre baygın kalacak.
I never liked helping you with one of your schemes, not when I was nine and certainly not now, but I... don't want my friends in danger, and I really don't want Ralph in danger, so I will help you get the money, but this time, I'm in charge.
Projelerinden birine yardım etmeyi hiçbir zaman sevmedim dokuz yaşındayken de öyleydi, şimdi de kesinlikle öyle ama arkadaşlarımın tehlikede olmasını istemem ve şüphesiz Ralph'ın da yani paranı almana yardım edeceğim ama bu sefer patron benim.
There are roughly a million people in those few square blocks.
O birkaç blokta neredeyse bir milyon kişi yaşıyor.
It's one thing for a 13-year-old to position his babysitter in front of an open refrigerator so that he can enjoy the backlit contours of her beautiful body in the silk blouse he stole from Randall's mother.
13 yaşında bir çocuğun bakıcısına, Randall'in annesinden çaldığı ipek bluzu giydirtip onu, arka aydınlatmanın güzel vücut hatlarını belli etmesi için açık bir buzdolabının önüne koyması olabilir hadi.
He's 19 years old.
Daha 19 yaşında bir genç. Terörist falan değil.
He's not a terrorist. A Baghdad market was just blown up by a 15-year-old.
Bağdat çarşısını patlatan 15 yaşındaydı.
Terrorism doesn't honor age, sir.
Terörizmin yaşı yoktur efendim.
His family lives in Chicago and they won't talk to me.
Ailesi Chicago'da yaşıyor ama benimle konuşmuyorlar.
And, please, explain it to me like I'm an eight-year-old.
8 yaşında bir çocuğa anlatır gibi anlatın lütfen.
It's based on the accusation that he raped a 13-year-old.
13 yaşındaki kıza tecavüz edip, suçlanan bir karaktere dayanıyor.
Feels like when I was eight.
Sekiz yaşıma dönmüş gibiyim.
I would have been 17.
17 yaşımda olmalıyım.