You'll never know traduction Turc
1,692 traduction parallèle
Just know I'll never forget you, Sebastian.
Seni hiç unutmayacağımı bil, Sebastian.
You know you'll never be lonely
Bilirsin onunla olduğunda
You'll never know, dear dear how much I love you.
Seni ne kadar çok sevdiğimi, asla bilemeyeceksin.
If you don't tell me what you said to him about me, I'll never know the reason for that tear.
Ona benim hakkımda ne söylediğinizi anlatmazsanız, bu gözyaşının sebebini hiç bilemeyeceğim.
I'll ask you to keep your seatbelts loosely fastened, as you never know when we'll get some bumps we're not expecting.
Her an türbülansa girebiliriz.
I'll never be Thierry Henry, you know. Well, that's good.
- Ben asla Thierry Henry olmayacağım.
Milky, man, I know I let you down the other night, but I swear to you I'll never fucking do it again.
Geçen gece seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum ama sana yemin ederim ki, bunu bir daha asla yapmayacağım.
I know this guy'll never come down, but if you're looking we could use someone.
Bu adam hiç gözden düşmez biliyorum ama eğer iş arıyorsan, bir şeyler ayarlarız.
Walk away... you'll never know, will you?
Gidersen asla öğrenemezsin.
Because you never know... if you'll have the chance to do it tomorrow.
cunku bunu yarin yapacak kadar... sansinizin olup olmadigini bilemezsiniz.
I know you'll never forgive me but if I didn't go my way I'd have died myself.
Biliyorum beni hiç affetmeyeceksin.. .. ama yapmasaydım, bu sefer de ben ölmüş olacaktım.
If you abort Sharon's fetus now, you'll never know.
Eğer Sharon'un bebeğini şimdi yok ederseniz bunu asla bilemeyeceğiz.
I tell you, Jim, how Carol Channing outlasted that barrage in the second round we'll never know.
Derim ki, Jim, Carol Channing bu yaylım ateşine.... ikinci rantta nasıl dayanır bilmiyorum.
Kramer'll never go to trial, you know that, don't you?
Kramer asla duruşmaya çıkmayacak. Bunu biliyorsun, değil mi?
If you don't try, you'll never know.
Denemezsen asla bilemezsin.
You'll never know where you'll find it and I'm gonna take my time, yeah
Nerede bulacağını asla bilemezsin, bunu ağırdan alacağım
And it's killing me to know that you'll never believe that.
Ve buna asla inanmayacak olman beni öldürüyor.
He'll never be the same, you know?
Asla eskisi gibi olamayacak biliyor musun?
You'll never know what he was doing, the Doctor.
Yoksa ne yaptığını asla öğrenemezsin.
You'll never know what he was doing in your house all those years ago.
Gidersen Doktor'un, yıllar önce evinde ne aradığını asla öğrenemezsin. Doğru.
You'll never know a thing.
Hiçbirşey bilmeyeceksin.
Well, I guess now you'll never know.
Pekala, sanırım şimdi asla bilemeyeceksin.
And since you're a complete stranger, I'll probably never see you again unless I randomly run into you on the street, in which case, you'll ignore me'cause you know how crazy I am.
Ve sen tamamen bir yabancı olduğundan, muhtemelen seni bir daha görmeyeceğim sokakta gezerken denk gelmek dışında, ki bu durumda da beni yok sayacaksın çünkü nasıl bir deli olduğumu biliyorsun.
It's a pity you'll never know.
Yazık ki asla bilmeyeceksin.
You'll never know, dear
Bilemeyeceksin asla miniğim
You know as well as I do they'll never get involved.
Benim kadar siz de onların asla bu işe karışmayacaklarını biliyorsunuz.
It's a pity you'll never know.
- Yazık ki asla bilmeyeceksin.
Pay's good, you never know who you'll meet.
Parası iyi. Orada kiminle karşılaşacağın hiç belli olmaz.
You drop the bolt-stunner down the well, and you'll know what happened. You put me in front of a jury, not only will you fail to convict, but you'll never know the truth.
süngü bileyiciyi bırak ve neler oldugunu ögren beni jürinin önüne koyarsan, hüküm giymemde başarısız olmakla kalmazsın gerçegi hiçbir zaman ögrenemezsin.
You know, I'll never understand why people commit suicide.
- İnsanlar niye intihar eder hiç anlamam. Bencillik bu.
Because they-they - you never know who'll be in here next, you know what I'm saying?
Çü-çünkü.. Buraya kimin yolunun düşeceğini asla bilemiyorsun, anlıyo musun?
You'll never really know until the time comes.
Asla o zaman gelmeden gerçekten ne olacağını bilemezsin.
YOU KNOW WHAT, YOU'LL NEVER SEE IT AGAIN.
Bunu beğenmedim. Tamam, bir daha görmeyeceksin.
Ok, look, chief, I just want you to know this kind of thing it'll never happen again.
Peki. Bakın Amirim. Bilin ki bir daha asla böyle bir şey olmayacak.
You know if you don't, I'll never stop harrassing you.
Evet de, yeter. Demezsen başının etini yiyip dururum, biliyorsun.
Though I know you'll never come back...
Geri dönmeyeceğini bilsem bile...
You never know if you'll have braids, if your head's shaved or if you've dyed your hair.
Saçın bir gün örgülü, bir gün kısacık kesilmiş bir gün boyanmış.
Then now you'll never know.
Hiç bilemeyeceksin.
The smart girls know not to go near a factory or a warehouse unless you never want to be seen again.
Akıllı kızlar, ortadan kaybolmak istemiyorlarsa fabrika veya depo gibi yerlere gitmezler.
And you never know, maybe she, LL understand.
Bilemezsin ki. Belki anlayışla karşılar.
You know, in three years, she never once saw me play football?
Futbol oynadığım üç yıllık dönemde bir kez bile beni izlemedi.
Now, if you could all just fill out these forms- - and we'll never know which one of them is- -
Şimdi, bütün bu formları doldurabilirseniz... ve hiçbir zaman kimden olduğunu bilemeyeceğiz?
Nathan... you know I'll always be there for you. But never again.
Nathan... her zaman senin yanında olacağımı biliyorsun... ama sakın bir daha yapma.
You know I'll always be there for you. But never again.
Her zaman senin yanında olacağımı biliyorsun... ama sakın bir daha yapma.
( everything that's real and everything I realized... You know, you keep that up, and I'll never let you leave.
Biliyor musun, böyle devam edersen gitmene asla izin vermem.
Carlos, you're not working right now, and you know we'll never be happy if we're broke.
Carlos, şu anda işsizsin, ve maddi durumumuz iyi olmazsa asla mutlu olamayacağımızı da biliyorsun.
Even if that goes well, you and I know she'll never speak the same.
Ameliyat başarılı olsa bile ikimiz de biliyoruz ki bir daha böyle konuşamayacak.
You'll Never Know. Oh.
Bunu asla bilemeyeceksin.
You'll never be able to control the flow of information. First thing you know, they'll be down in your basement
Bilgi akışını asla kontrol edemeyeceksin Göreceksin, cesetleri bulmak için...
You know, if somehow the stars aligned themselves and you and I end up getting married. You'll never have to work another day.
Bak, yıldızlar bir şekilde doğru hizaya gelirler de biz seninle sonunda evlenecek falan olursak bir daha hiç çalışman gerekmeyecek.
But I'll never know that,'cause you didn't fight for me. Nobody's ever fought for me.
Ama aslını hiçbir zaman bilemeyeceğim.
you'll never understand 17
you'll never take me alive 16
you'll never find it 18
you'll never catch me 16
you'll never guess 40
you'll never win 19
you'll never see me again 60
you'll never see her again 16
you'll never find him 26
you'll never change 20
you'll never take me alive 16
you'll never find it 18
you'll never catch me 16
you'll never guess 40
you'll never win 19
you'll never see me again 60
you'll never see her again 16
you'll never find him 26
you'll never change 20
you'll never get away with this 49
you'll never make it 58
you'll never find them 21
you'll never see him again 19
never know 31
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
you'll never make it 58
you'll never find them 21
you'll never see him again 19
never know 31
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
know what i'm sayin 29
known what 18
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
know what i'm sayin 29
known what 18