You're alone traduction Turc
4,753 traduction parallèle
Andrea, you're not alone.
Andrea, yalnız değilsin.
You're not alone, you know? In The Resurrection,
Yalnız değilsin, bunu biliyor muydun?
We're alone. - You're lying.
- Yalan söylüyorsun.
- You're not alone, Will.
- Yalnız değilsin, Will.
You're as alone as I am.
Benim kadar yalnızsın sen de.
If you're wondering who you are... you're not alone.
Kim olduğunuzu merak ediyorsanız yalnız değilsiniz.
I know that you're alone and you won't talk to me about it.
Kendini yalnız hissettiğini ve bunu benimle paylaşmayacağını biliyorum.
You're not alone, Janice.
Yalnız değilsin Janice.
You know, you're not alone?
Yalnız değilsin.
You're stable and sane and- - and I'm about to spend 12 hours in a car with her alone, so whatever she's feeling
Sen istikrarlısın, aklı başında birisin ve... Ve arabada onunla yalnız 12 saat geçirmek üzereyim.
Is killing innocent people not as much fun when you're alone?
Tek başına olduğunda masum insanları öldürmek o kadar zevk vermiyor mu?
We're not all planning to die alone like you.
Hepimiz senin gibi yalnız ölmeyi planlamıyoruz.
You're all alone. Nobody even knows you're doing this.
Kimse bunu yaptığını bile bilmeyecek.
You're not in this alone, you understand?
Yalnız değilsin, anladın mı?
You're always alone with the team, without your wife and kids. It's a tough life.
Hep takımınla yanlızdın, çocukların olmadan, eşin olmadan.
No, you're just, uh, so alone out here.
Hayır yani... İn cin top oynuyor buralarda.
You're alone?
Yalnız mısın?
I know it's convenient for you to blame your parents for everything that's gone wrong in your life, but while you're alone processing your bachelorhood and your empty vessels, think about this :
Şunu düşün :
All right, well, if you're really sorry, why don't you just leave me alone?
Pekâlâ, gerçekten üzgünsen neden şimdi beni yalnız bırakmıyorsun?
You finally met the girl of your dreams and now you got your heart broken because she turned out not to be who you thought she was, so you gave up on love, and you're resolved to spend the rest of your life alone. "
Sonunda hayallerinin kızıyla tanıştın ama şimdi de kalbin kırıldı çünkü sandığın kişi olmadığı ortaya çıktı, sen de aşktan vazgeçtin ve geri kalan ömrünü yalnız geçirmeye mahkum oldun.
You saw what happened to Virginia. You're not going in there alone.
Virginia'ya olanları gördün oraya yanlız gitmiyosun
You're gonna be unhappy and alone one day.
Bir gün mutsuz ve yalnız kalacaksın.
You're not alone!
Yalnız değilsin.
You're not alone.
Yalnız değilsin.
You're right. It's doubtful those kids will survive, but if you're there, at least Octavia won't be alone.
Evet, o çocukların yaşaması meçhul, ama sen de orada olursan en azından Octavia yalnız kalmaz.
You're not alone.
Yanlız değilsin.
You're alone!
Yanlızsın!
Ok, I appreciate what you're doing but I just wanna be left alone.
Yaptığınız şey için sağolun fakat ben yanlız kalmak istiyorum.
I don't care what you talk about, as long as you're alone and the meeting is on the books.
Senin orada olup toplantının da kayıtlarda olduğu sürece ne konuştuğun umurumda değil.
Manav, if you're better off alone.. ... then why are you looking for your family in me?
Manav, eğer yalnız başına daha iyi hissediyorsan..... neden aileni bende arıyorsun?
"Perfect for those times you wanna be touched, but you're all alone."
"Defalarca dokunulmak için harika bir şey ama bütünüyle yalnızsınız."
Right, but so what if you're alone forever?
Haklısın ama sonsuza kadar yanlız kalsan ne olacak?
- Sensei, we're not alone. - Raph, you led the enemy right to our lair?
- Sensei, biz yalnız değiliz.
Three men will stand a better chance than one, but if you're unwilling to risk it, I will go alone.
Bir adam yerine üç adamın çok daha şansı var, fakat isteksiz bir şekilde riske girecekseniz, tek başıma giderim.
You're alone? !
Yalnız mısın sen?
Make sure that you're alone, and go to your bedroom.
Yalnız olduğundan emin olunca yatak odana git.
[Movie replays] Make sure that you're alone, and go to your bedroom.
Yalnız olduğundan emin olunca yatak odana git.
You're alone.
Yalnızsın.
Well, you're not alone there.
Orada yalnız değilsin.
Tell them you're not alone.
Yalnız olmadığını söyle.
Look, you're clearly going through something right now, and I'm not going to let you go through it alone.
Bak, belli ki bir süreçten geçiyorsun ve bunu tek başına yapmana izin vermeyeceğim.
I want you to know that you're not alone.
Yalnız olmadığını bilmeni istiyorum.
You're gonna be alone.
Yalnız başına olacaksın.
Well, who said you're in it alone?
- Yalnız olduğunu kim söyledi?
- You're going alone?
- Yalnız mı gidecektin?
You know that Frederick is alone in the kitchen right now with your daughters while you're out here what?
Sen buradayken Frederick'in mutfakta... kızlarla yalnız olduğunu biliyor musun? Ot mu yoluyorsun hem? Ot yolmuyorum.
You're all alone?
- Tek başına mısın burada?
You do not draw your weapon... let alone fire it in a public place unless you're in danger!
Tehlikede olmadığın müddetçe umuma açık bir yerde silahını ateşleyemezsin!
And when we're alone, you can call me Tasha.
Ayrıca yalnız kaldığımızda bana Tasha diyebilirsin.
You're leaving us alone in your house?
Evinde bizi tek mi bırakıyorsun?
I'm sorry to do this to you but you're gonna have to do the preliminary alone.
Bunu sana yaptığım için üzgünüm ama incelemeyi tek başına yapman gerekiyor.
alone 2197
alone at last 32
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're sorry 317
you're so pretty 112
alone at last 32
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35
you're my rock 22
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35
you're my rock 22