You're getting there traduction Turc
388 traduction parallèle
While you're swaggering here... there are more planes away there at Basra getting ready.
Sen yukarıda kasılırken Basra'da çok daha fazla uçak hazır hale geliyor.
There's no getting away from it if you're Irish.
Bir İrlandalı olarak bundan kurtuluşun yok.
There, my love, you're not getting a cold, I hope.
Umarım hasta olmadın canım.
You're gonna get my money from your brother who's in there getting some of that stuff they shoot out here?
Paramı kardeşinden alacaksın, ama kardeşin içeride ve iğne yaptırıyor, öyle mi?
The way you're getting around these days, John... there doesn't seem to be much sense in my postponing Paris any longer.
Artık gayet iyi yürüyorsun John... Paris'e gidişimi ertelememin bir anlamı yok gibi görünüyor.
I know you're getting pushed around, but there's one thing we have in this country, and that's ways of fighting back.
Tehditlerle sindirildiğinizi biliyorum, ama bu ülkede bir gelenek var, o da baskıya karşı mücadele etmek.
There's no getting around the fact you're a real likeable guy.
Hoş bir adam olduğun gerçeğini hiçbir şey değiştiremez.
You're not getting enough help down there?
Aşağıda yeterince yardım almıyor musun?
How're you men getting on in there?
Yanınıza geliyorum, çocuklar.
You're not getting me down there.
Beni aşağı düşüremeyeceksin.
Getting Bellows and those witnesses down there, you mind what you're doing, now.
Bellows'la o şahitleri götürürken yaptığına dikkat et.
And you're getting him out of there?
Sen de onu oradan mı çıkartacaksın?
You're getting there.
Yaklaşıyorsun.
There's a lot more than $ 5,000 you're getting.
5,000'den çok daha fazlasını alacak olmalısın.
You're never getting out. Those cats out there are shooting castor oil.
- Dışarıda mal kalmadı.
I know you're not getting enough of me but you're getting all there is.
Benden yeterince ilgi göremediğini biliyorum. Ama benden görebileceğin bütün ilgiyi görüyorsun.
You're right, but there's no point getting upset.
Haklısın ; fakat sinirlenmenin gereği yok.
I see what you're getting at and admit there are contradictions.
Kesinlikle anlıyorum Söylemem gerekiyor ki Belki belli çelişkiler vardır
Listen, you're getting killed out there, kid!
Seni öldürüyor, evlat!
He said if you're not there in ten minutes, he's getting John Houston!
10 dakikaya kadar gitmezsen John Huston'ı arayacakmış!
You're not getting me out there.
Beni oraya götüremezsin.
There's no point in getting divorced if you're fond of her, too.
Ondan da hoşlanıyorsan, niye boşanıyorsun ki?
It pulls you, and suddenly it's like there's no air... except that you can breathe, and you're getting pulled along...
Gıdıklayıp çekiyor. Sanki bütün hava çekiliyor, sadece nefes alacak kadar hava kalıyor. Sonra seni kendisine doğru çekiyor...
You're getting a little bit flabby there.
- Biraz sarkmaya başlamışsın.
Sure. There's no problem there, Monty. You know, you're probably getting psyched up for the Yankee game.
Sorun değil.Yanki oyunuyla ilgili psikolojik birşey olmalı.
You're getting up there, but you still love men, don't you?
Başarılı birisin ama yine de, buna rağmen erkeklerden hoşlanıyorsun, öyle mi?
You're not getting me out there.
Beni dışarı çıkaramazsınız.
I realize you're busy down there... but I'm typing my own letters and answering my own calls... and it's getting to be a pain.
İşinizin başınızdan aşkın olduğunu biliyorum... ama mektuplarımı kendim tape ediyorum ve telefonlara kendim cevap veriyorum... ve artık canıma tak dedi.
Ziggy's 86.7 % certain that you're here... to save Scarlet O'Hara there from getting, uh, squished by a choo-choo.
Ziggy, buraya Scarlet O'Hara'yı çuf çuf tarafından ezilmekten kurtarmak için burada olduğun konusunda 86.7 % oranında emin.
You're getting to be a big girl now, and there's something I've been putting off telling you for a while.
Gittikçe büyüyorsun, ve bir süredir söylemeyi ertelediğim bir şey var.
You're not getting in there!
Oraya giremezsiniz!
You're getting a bump on there.
Başında şişlik oluşacak.
Because when you're flying, getting on a plane if you miss that plane, there's no alternative.
Çünkü uçtuğunuz zaman, uçağa bindiğinizde eğer uçağı kaçırırsanız, başka alternatif yoktur.
You're never getting out of there again.
Buradan bir daha asla çıkmayacaksın.
"You're not getting older. You're already there."
"Yaşlanmıyorsun, zaten yaşlıydın."
They're having all the fun in there and you out here getting bored, eh?
Onlar içerde eğleniyor sen de burada sıkıntıdan patlıyorsun.
You're getting there.
Olmak üzeresin.
In the dressing room, while the gals are getting all dolled-up, you figure, you're in there. You got a chance.
Soyunma odasında kızlarla giyinirken orada olduğunu ve bir şansın olduğunu anlarsın.
You're getting killed out there.
Sahada eziliyorsun.
You're getting there!
Başarıyorsun!
Because there's no way you're getting any Honey.
çünkü artık sana hiç Honey ( bal ) yok
Say you're getting intimate with a woman you don't want her fumbling and struggling back there.
Diyelim ki bir kadınla yakınlaşıyorsun zorluk çekmek istemezsin.
Well, if you're thinking of getting a place there, don't bother.
Bir yer bulmayı düşünüyorsan, pek niyetlenme.
Look, Tommy, we know you're getting a hard time off Lizzy but there's really no need to take it out on us.
Bak, Tommy, Lizzy ile zor bir dönemden geçtiğini biliyoruz fakat gerçekten bunun acısını bizden çıkarmana gerek yok.
I hope you're right about getting us in and out of there in one piece.
Umarım bizi oradan tek parça halinde çıkarabilirsin.
There's no way you're getting your grubby little mitts on my loot.
Yalnız o küçük kirli patilerinizi parama süremezsiniz, haberiniz olsun.
So as you can go on getting well, so that you're able to get up there and do this.
İyileşmeye devam edip... bunu yapabilecek duruma gelebilirsin.
Yeah, looks like you're getting a little spare tyre there, tiger.
Senin de küçük bir yedek lastiğin çıkmaya başlamış, kaplan.
We're getting you out of there.
Sizi oradan çıkarıyoruz.
Now you're getting there.
Sonunda yola geliyorsunuz.
You know, when it starts slicing into your eyeballs there and you... you're trying to breathe through that little hole... getting all sweaty.
Bilirsiniz, gözlerini kesmeye başlar ve sen... bir delikten nefes almaya çalışırsın... tamamen terlersin.
you're getting old 26
you're getting married 123
you're getting on my nerves 36
you're getting it 33
you're getting better 42
you're getting warmer 21
you're getting out 22
you're getting 21
getting there 85
therese 78
you're getting married 123
you're getting on my nerves 36
you're getting it 33
you're getting better 42
you're getting warmer 21
you're getting out 22
you're getting 21
getting there 85
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176