You've seen him traduction Turc
847 traduction parallèle
I bought some pretty expensive cloth and took it to him and you should've seen the mess he made of it
Oldukça pahalı pantolonlar aldım, yaparken nasıl kirlettiğini görmeliydin.
If they take his clothes away, you've seen the last of him.
Giysilerini götürüyorlarsa onu son defa gördün demektir.
This monster you've seen, you think your bombs will stop him?
Gördüğün şu canavar, bombalarının onu durduracağını düşünüyor musun?
You should've seen him slice up some fox stoles with a razor!
Kurnaz tilkinin birini jiletle nasıl doğradığını görmeliydin!
- You've seen him?
- Onu gördün mü?
How long since you've seen him, Professor?
Onu ne kadar zamandır tanıyorsunuz profesör?
- Are you saying you've never seen him?
- Bu adamı hiç görmediğini mi söylüyorsun?
- You've seen him these late years?
- Son yıllarda onu gördün mü?
You say nobody has ever seen you with him? We've never been out together.
Seni onunla hiç kimsenin görmediğini mi söylemiştin?
And now you've seen fit to take him where being crookedly in mind or limb don't matter.
ve sen onu yanına almayı uygun gördün aklındaki ve bacaklarındaki sakatlık sorun değil.
I have seen him work, and I grant you, he has personality and flair.
Gösterisini izledim ve seni tasdikliyorum kişiliği ve yeteneği var.
You know, I've seen a lot worse fellows than him keep their word.
Biliyorsun, sözünü tutan, ondan daha çok kötü adam gördüm.
I am convinced you will be happier after you've seen him.
Onu gördükten sonra daha mutlu olacağına inanıyorum.
You've seen him nine or 10 times.
9 veya 10 kere buluştunuz.
If you could've seen him standing there smirking...
Orada durmuş sırıtırken görmeliydin...
Even if you just think you've ever seen him.
Onu bir kere olsun gördüğünüzü düşünseniz bile.
He doesn't live with you... and you haven't seen him either?
Sizinle birlikte yaşamıyor. Ve sen de onunla görüşmüyorsun, değil mi?
When he saw that I'd seen him, he jumped away from the window, and I phoned you.
- Evet. Onu görmemle birlikte pencereden atlayarak kaçtı ve ben de sizi aradım.
- How long since you've seen him?
- Onu görmeyeli ne kadar oldu?
- And you've never seen him.
Bir tane. Küçük bir erkek.
Your distress, seen by Otto Keller, was caused by the fact that you had earlier met with Villette and been threatened by him with exposure of your affair with Madame Grandfort.
Otto Keller'in gördüğü sıkıntınızın nedeni..... daha önce Villette'le buluşmanız ve Bayan Grandfort'la..... ilişkinizi açıklama tehdidi almanızdı.
You've seen him before, years ago, in that show in Central Park.
Onu görmüştün, yıllar önce Central Park'taki oyunda.
You don't look much like any of the pictures I've seen of him.
Artık gençlik resimlerinizdeki gibi değilsiniz Doktor.
You and Carson seen him "practicing" that gun trick.
sen ve Carson onları silah fırlatma provası yaparken gördünüz.
Death, men, you've seen him.
İşte o, onu görmüşsünüz.
I've seen him kill men that could eat you without salt.
Onu adam öldürürken gördüm seni tuzsuz yiyebilirdi.
Don't tell him about what you've seen here.
Ona burada gördüklerinizi söylemeyin.
Promise me on your love for him you will never tell him you've seen us.
Bana söz ver. Ona olan aşkın üstüne. Bizi gördüğünü ona asla söylemeyeceksin.
But they say if you dream a thing more than once, it's sure to come true ; and I've seen him so many times.
Ama bir şeyi rüyanda sık görürsen gerçek olur derler ve ben onu o kadar sık görüyorum ki.
Well? You've seen him?
Konuştun mu?
Karen, you do understand that it's been a long time since you've seen him.
Karen, onu görmeyeli çok zaman geçtiğini biliyorsun, değişmiş olabilir.
You should've seen his face drop when she went home with us instead of him.
Ethel onun yerine bizimle gelince yüzü nasıl asıldı, görmeliydin.
- You've seen him?
- Onu gördünüz mü?
YOU'VE SEEN HIM FIGHT SIX, SEVEN TIMES IN THE PAST YEAR.
Pisliğin tekisin sen.
But now, Thérèse, now — you've seen him — who is he?
Ama şimdi Thérèse, şimdi onu gördün o kim dersin?
If this is true, I know that you've seen him.
Eğer bu doğruysa, onu gördüğünü biliyorum.
I seen him grow thin and old, before he was 40, working and working and working, like somebody's old horse, killing himself, and you give it away in one day.
Daha kırk yaşına gelmeden zayıfladığını ve yaşlandığını gördüm, çalışmaktan, çalışmaktan, tıpkı yaşlı bir at gibi, ölesiye çalışmaktan, ve sen tüm emeğini bir günde yok ettin.
I've seen him as close as you now.
Onu, şu an seni gördüğüm kadar yakından gördüm.
You should've seen his look when I told him that Mr. and Mrs. Aratoon Kebabian...
... onlara "Bay ve Bayan Aratoon Kebabian" dediğimde...
- You've never seen him before either? - No, thank heaven.
- Onu da mı daha önce hiç görmemiştiniz?
You've seen him?
Onu gördün mü?
You've all seen him sitting here, a member of this choir.
Hepiniz onu koromuzun üyesi olarak burada otururken izlediniz.
- And you have never even seen him?
- Ve onu hiç görmediniz?
Then how do you explain what I've seen of him
O vakit onu orada görmüş olmama ne gibi bir açıklama getireceksin?
But I've just seen him, I tell you.
Onu gördüm diyorum size.
You've seen him in the car?
Arabada onu gördünmü?
I want to know if you've seen him today!
Onu bugün görüp görmediğini bilmek istiyorum!
- His friend! I've seen you with Him!
- Sen Celileli'nin arkadaşısın.
You've seen him, sir.
Onu gördünüz, efendim.
Now that you've seen me modeling for Cos Erickson, you are dying to know about him, too.
Beni Cos Erickson'a modellik yaparken gördüğünüze göre, onun neyin nesi olduğunu öğrenmek için de ölüyorsunuzdur.
You've seen him.
Gördün onu.
you've seen them 46
you've seen it before 18
you've seen 27
you've seen them all 19
you've seen it 87
you've seen me 18
you've seen her 49
seen him 16
himself 154
himura 39
you've seen it before 18
you've seen 27
you've seen them all 19
you've seen it 87
you've seen me 18
you've seen her 49
seen him 16
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
you've 257
you've got this 65
you've got a point 16
you've got mail 34
you've got a friend in me 28
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
you've 257
you've got this 65
you've got a point 16
you've got mail 34
you've got a friend in me 28
you've been served 82
you've earned it 130
you've done it now 22
you've done enough 157
you've done well 111
you've got a deal 21
you've been there before 25
you've been 70
you've got a choice 16
you've got a lot of nerve 17
you've earned it 130
you've done it now 22
you've done enough 157
you've done well 111
you've got a deal 21
you've been there before 25
you've been 70
you've got a choice 16
you've got a lot of nerve 17