English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You always are

You always are traduction Turc

3,645 traduction parallèle
You always are. But he was long gone.
Eminim her zamanki gibi haklısındır.
There's always someone who doesn't fully understand what's going on and there's always other people who are like looking at them, going "so sad, that they've already been dead 20 years," you know.
Her zaman neler olduğunu tam olarak anlayamayan biri olur,... ve her zaman,... 20 yıl içinde ölecek olması çok kötü diye düşünen diğerleri olur.
I think The Doctor's always been very careful and very mindful of his responsibility and duty, when it comes to things like fixed points in time and things that are timelocked, things that you can't mess with.
Bence Doktor, iş sabit noktalara, zaman kilitlerine,... uğraşılmaması gereken şeylere geldiğinde, dikkatli ve sorumluluklarını ve görevini çok iyi bilen biri oldu.
You always fall for the girls who are being wronged.
Her zaman haksızlığa uğramış kızların peşine takılıyorsun.
Why are you always avoiding me?
Neden sürekli benden kaçıyorsun?
Now you have always insisted, Mr. Stevens, that Negroes are the same as white men are.
Her zaman siyahilerin beyazlarla eşit olduğunu savundunuz Bay Stevens.
There are always men like you.
Her zaman senin gibileri olur.
I assure you, Geoffrey... my murders are always models of taste and discretion.
Seni temin ederim ki, Geoffrey cinayetlerim her zaman zevkli ve ihtiyatlı olmuştur.
To be sure you don't turn back into a giant ice cube forever, there are three rules you must always obey.
Eğer sonsuza kadar dev bir buz kalıbına dönüşmek istemiyorsan, Uyman gereken üç kural var.
You always talking about how lonely you are without Cecil being at the White House, and you need a man that can... appreciate the love and the woman that you are, like I do.
Beyaz Saray'da olduğunda Cecilsiz ne kadar yalnız olduğundan daima bahsediyordun, ve senin benim gibi sevgini takdir edecek, sana kadın olduğunu hissettirecek bir adama ihtiyacın var.
No one but you and I can know that you are, and will always be, the joy of my life.
Senden ve benden başka hiç kimse senin her zaman hayatımın neşesi olduğunu bilmemeli.
You are always working on something.
Siz öyle yapmıyorsunuz, siz, hep, hep çalışıyorsunuz.
I know that the theorists are all up in arms, because, you know, it could be a heavy Higgs, but, you know, I've always said, like, the worst-case scenario, I think, would be Higgs and Higgs only.
Teorisyenlerin kollarını açtıklarını biliyorum çünkü ağır bir Higgs olabilir ama her zaman dedim ki en kötü durumda elimde sadece ve sadece Higgs olacak.
And, you know, French films are always complicated, aren't they?
Bilirsiniz, Fransız filmleri hep karmaşıktır değil mi?
Or are you a little pussy like you always are?
Yoksa yine korkaklık mı edeceksin?
Why are you always sewing that Cavaricci shit on your pants and those ducks from my purse on your shoes?
Söylesene, bu boktan şeyleri neden sürekli pantolonuna dikiyorsun?
The ones who always stick with you are kids.
Çocuklar aklınızdan hiç silinmiyor.
True, but we are always with you, Grandpa Kuzya, in happy times and sad.
Doğru, ama biz her zaman yanındayız, büyükbaba Kuzya, Mutlu ve kötü zamanlarda da.
Don't you know, there are always strings attached.
Burada her zaman bir kazanç olduğunu bilmiyorsun.
From now on, you are always about to lose.
Şu andan itibaren daima kaybetmek üzeresin.
I have always said, Irving, that you are very, very hard to motivate properly.
Hep söyledim Irving, harekete geçmekteçok zorlanıyorsun.
You are always an angel for these people
BU insanlar için her zaman meleksin.
Why are you guys at State always so trigger-happy?
Siz Dışişlerindekiler neden bu kadar çok tetiği çekmeye hazırsınız?
And I can always tell when you're sad because you hide behind your defiance when you are.
Ve sana ne zaman üzgün olduğunu söyleyebilirim çünkü o zaman cüretkarlığının arkasına saklanıyorsun.
It's like I always said, Little Amigo, you are amazing!
Her zaman söylediğim gibi, küçük dostum. Sen inanıImazsın!
I bet you were my wife in my past life... You are always making me spend.
Geçmiş hayatımda benim karım mıydın da sürekli sana para harcıyorum?
You can always tell the ones that are gonna be dirty freaky sluts.
O tiplerin her zaman ortalık malı sürtükler olduklarını söyleyebilirsin.
But you are always.
Evet, suçluyorsun.
These, in my opinion, are the best candidates so far, but they're still rolling in, so if you want to wait, we can always...
Bana göre bu adaylar, şimdilik en iyiler, ama müracaatlar hala devam ediyor, yani, biraz daha bekleyelim diyorsan...
Like, you guys are terrible friends for always sending us to our deaths.
Siz berbat arkadaşlarsınız, hep bizi ölüme gönderiyorsunuz.
Which is harder to believe, that things are finally going the way you always wanted them to or that the only way it could be this good is if it's all in your head?
Hangisine inanmak zor, olayların daima yolunda mı gitmesi istediğin.. yoksa hepsinin kafanın içinde olması olmasının tek yolu mu?
♪ My arms are always ready to embrace you. ♪ My child, repent with a sincere heart.
Bu dünyada güzellikler de var artık ben yorgunum oğlum.
You are always dirty. You need to wash.
Her zaman kir içindesiniz, sık sık yıkanmanız lazım.
Always you are telling.
Hep konuşursunuz.
I've always known you are a fraud.
Her zaman bir dolandırıcı olduğunu biliyordum.
- I'll always know where you are.
- Nerede olduğunu her zaman bileceksin.
Well, you are never late for your private affairs but always late for official tasks!
Özel işlerin için hiç geç kalmazken resmi işlere hep geç kalıyorsun.
Are you always inquiring about fucking things as told?
Hep sadece sana söylenenleri mi araştırırsın?
As you know, madame, such people are not always accountable for their actions.
Bildiğiniz gibi, madam, bu gibi kişiler her zaman yaptıklarından sorumlu değillerdir.
Guys like you are always sorry.
Senin gibi erkekler hep üzgündür.
Why are you always googling giraffes?
Neden sürekli zürafaları aratıyorsun?
Why are you always lecturing me?
Niye durmadan ders verip duruyorsun?
Of course you are, because you're always ready.
Elbette oylesin, cunku sen her zaman hazirsindir.
Tell me, truly, are you always this wistful with the whores you bed?
Bana doğruyu söyle yattığın fahişelere karşı da bu kadar arzulu musundur hep?
- Are you always like this?
- Hep böyle misindir?
Well, birthdays are always bittersweet, you know.
Doğum günleri hep acı tatlıdır.
Even if you are not out to undermine our oppressors, friends of Zo are always welcome because he has so few.
Bize zulmedenlerle mücadele ediyor olmasaydınız bile, Zo'nun dostları her daim hoş karşılanırlar çünkü çok az arkadaşı var.
Why are you always here?
Neden hep buradasın?
There are always more powerful beings, don't you agree?
Sende, daha güçlü varlıklar olduğunu düşünmüyor musun?
You are always here, to me.
Benim için, sen hep buradasın.
Then... why are you always slouching?
Niye öyle aşağıya bakıyorsun o zaman?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]