English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You can't come in

You can't come in traduction Turc

1,127 traduction parallèle
You can't come in here, bozo.
Buraya giremezsin, dangalak.
- You can't come barging in here.
- Buraya öylece dalamazsın.
You can't come in here looking like this.
Buraya bu şekilde gelemezsin.
You can't come in yet.
Henüz giremezsin.
You can't come in here.
Buraya giremezsiniz.
- You can't come in here like this.
- Buraya böyle giremezsiniz.
You can't... no, you can't come in!
- Burada yok! Onunla... hayır, içeri giremezsiniz!
You don't seem to understand me, you can't come in dressed like that.
Beni anlamış gibi görünmüyorsun. Bu şekilde giremezsin.
- Here come out of there You can't go in there!
Hey buraya gel. Oraya giremezsin.
You had to feel something or you wouldn't have done it. Can I come in?
Seninle konuşabilirmiyim?
Come, you can't have to be afraid. I won't harm you in any way.
Haydi, anlat bana.
You can't come in!
İçeri gelemezsin!
You can't come in here.
Buraya gelemezsin.
You can't come down the runway in something for $ 14.99 or $ 49.99 and say, "well, I'm lovely,"
14,99 veya 49,99'luk bir şeyle podyuma çıkamazsın.
You can't come in here.
İçeri giremezsin.
You're stink, you can't come in
Çok kötü kokuyorsun, içeri giremezsin
Hey, mister, you can't come in here and talk to me like that.
Bayım, içeri girip benimle böyle konuşamazsın.
You can't come in here- - Don't even try.
- Buraya gelemezsin - Sakın deneme.
And I can't tell you how excited we are to have you come onboard and put in a hitch with us down here at our flagship.
Ve ne kadar heyecanlandığımızı anlatamam aramıza katılacağını ve bayrağı devralacağını duyduğumuzda.
And I can't tell you how ex cited we are to have you come on-board and put in a hitch here at our flagship.
Ve ne kadar heyecanlandığımızı anlatamam aramıza katılacağını ve bayrağı devralacağını duyduğumuzda.
You can come in and get one, but it wouldn't impress NASCAR.
Buraya gelip bir tane de sen al. NASCAR'da bu kural yok mu yoksa?
You can't come in.
Giremezsin!
I'm sorry. You can't come in now.
Maalesef şu anda içeri giremezsiniz.
You can't come in here.
- Hey! Nereye gidiyorsun?
Come now, can't you see it's filled in improperly?
Gelin bir bakın, formun, doğru olmayan bir şekilde doldurulduğunu, görmüyor musunuz?
You can't get him in the dream... but if this can come out, he can come out.
Onu rüyalarda yakalayamazsın ama eğer bu dışarı gelebiliyorsa, o da gelebilir demektir.
But just because you go out, don't mean you can come back in.
Dışarı çıkarsın, ama birgün geri de dönebilirsin.
You can't come in without permission.
İzinsiz içeri giremezsin.
You can't come in here!
Buraya giremezsin!
- I can't make it alone, and you're likeliest candidate to come in this hellhole for months.
- Tek başına başaramam. Aylardır buraya gelen en uygun aday sensin.
BESSIE DIDN'T COME ALL THE WAY OUT HERE JUST SO YOU CAN STROLL IN HERE ANY TIME YOU WANNA.
Bessie bu kadar yolu siz istediğiniz zaman gezintiye çıkın diye gelmedi. Özür dilerim.
You can't come barging in, and what makes you think it's his birthday?
- Buraya öylece dalamazsın. - Doğum günü olduğunu nereden biliyorsun?
You can't come in here looking like this.
Buraya bu şekilde gelemezsin. Morty Sills'e git.
They can't come in unless you invite them in, is that true?
Davetsiz içeri gelemezlermiş, doğru mu?
You can't come up in here.
- Buraya giremezsiniz.
You can't come in here, love.
Buraya giremezsin tatlım.
- You can't come back in.
- İçeri giremezsin.
You can't come in, I'm not dressed.
İçeri gelemezsin, çıplağım.
Mr. Wong, You just can't come in with a deed, and ask me to transfer the business.
Bay Wong, bana işinizi transfer etme konusunda sormak, için sadece tapu ile gelemezsiniz,
But, gentlemen, your names are not on the list, and if you don't have an invitation, you can't come in here.
Ama beyler isimleriniz listede yok, ve davetiyeniz yoksa buraya giremezsiniz.
Well, when you see a star in the night sky... the first star... you can make a wish. It'll come true.
Tıpkı geceleri kayan bir yıldız gibi hani gördüğünde dilek tutarsın, sonra gerçek olur.
- You can't come in here...
- Buraya gelemezsin...
You can't just come in me house.
Evime böyle giremezsiniz!
If you would like to hear about kids on C-R-A-C-K... you can come in the other room.
Eğer sen, çocuklar ve U-Y-U-Ş-T-U-R-U-C-U hakkında bir şeyler duymak istiyorsan diğer odaya gelebilirsin.
You can't come in here.
Buraya girmezsin.
- You can't come in. - Daddy, I'll be right here!
- Babacığım, burada bekliyorum ben!
- You can't come in.
- Giremezsin.
You can't come in here and tell me you're not...
Buraya gelip bana diyemezsin ki...
Lois. You can't come in.
Lois, İçeri giremezsin.
Hey, you can't come in here dressed like that!
Buraya bu kıyafetle giremezsiniz.
I can assure you there isn't a person in this facility that doesn't want to see that shuttle go into space, complete its mission, and come back like winged victory herself.
Sizi temin ederim, bu kuruluşta,... mekiğin görevini tamamlayıp Winged Victory gibi geri döndüğünü görmek istemeyen tek kişi yoktur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]