You in position traduction Turc
3,308 traduction parallèle
Are you in position?
- Yerini aldın mı?
I can't, you'll put me in an awkward position.
Yapamam, beni çok berbat bir duruma düşüreceksin.
I mean in a country like India can you seriously overlook caste.. .. culture, creed, community, social and economic position.. .. of every individual and speak about equality.
Yani Hindistan gibi bir ülkede kastı görmezden gelemem Kültürü, inancı toplulukları, sosyal ve ekonomik konumu Sonra her bir bireyin eşitlik haklarını konuşuyoruz.
Okay, you're putting me in a very awkward position here.
Tamam da beni çok kötü bir pozisyona düşürüyorsun.
You're gonna be in a worse position when I refuse to sign off on your fellowship.
Eğer anlaşmanı feshedersem daha kötü bir pozisyonda olacaksın.
What would you do in my position?
Yerimde olsan ne yapardın?
I told Donna because I didn't want to put you in an awkward position.
Donna'ya, seni zor duruma sokmamak için söyledim.
And... she knows it was an unfair position to put you in.
Ve seni kötü bir pozisyona soktuğunun farkında.
You really think he's in any position to make that choice?
Sence bu kararı verebilecek durumda mı?
Everything you've acquired of value in your short time on this earth, everything you are worth is locked inside of you, and that means, at this moment, you find yourself in the unique position you may never be in again :
Bu dünyadaki kısa zamanınızda elde ettiğiniz her şey sahip olduğunuz her şey içinizde bulunuyor. Ve bu noktada kendinizi tekrar olamayacağınız özel bir noktada buluyorsunuz :
But as long as you're getting on base, you're always in position to score.
Ama kale civarında olduğun müddetçe, daima sayı yapacak konumdasındır.
Do you have in mind my position, my reputation?
Benim itibarımın senin gözünde hiç mi bir kıymeti yok?
This places you in an impossible position with Lord Mansfield.
Ama bu sizi Lort Mansfield karşısında çok zor bir durumda bırakacak.
You died in position.
Tam yerinde ölmüşsün.
You put me in this position, so I'm pulling rank.
Beni bu hâllere soktun bu yüzden ben de emir veriyorum.
And in the event you do find someone, they'll know we're in a poor position with building about to start.
- Birini bulsanız bile, - başlangıçta ne kadar zor durumda olduğumuzu biliyor olacaklar.
Mr Mulloy... in your position at the Marshall Space Flight Center, you'd be aware of correspondence, memos, etc?
Bay Mulloy Marshall Uzay Uçuş Merkezi'nde bulunduğunuz konumda, yazışmaları, notları kontrol ediyorsunuz, değil mi?
What position were you in when she told you that?
Sana bunu söylediğinde hangi pozisyonda sevişiyordunuz?
Oh, you're putting me in a very awkward position, Mr. Vice President.
Beni zor duruma sokuyorsunuz Sayın Başkan Yardımcısı.
What position were you in when she told you that?
- Öyle mi? Sana bunu söylediğinde hangi pozisyonda sevişiyordunuz?
And I'm sorry she put you in that position.
Ve seni bu pozisyona düşürdüğü için özür dilerim
Er... as you can see, the growth is negative, which we like, and we're in a position to short it, so...
Gördüğünüz üzere büyüme düşüşte, bu yüzden bunu düzeltmeye çalışmamız gerekiyor...
Are you in position?
Yerini aldın mı?
I know you worked with his friend, Dr. Teller, so, I thought you might be in a position to help.
Arkadaşı Dr. Teller ile çalıştığınızı biliyorum. Belki bana bu konuda yardımcı olursunuz diye düşündüm.
What would you do in my position?
benim durumunda olsaydın sen ne yapardın?
You were 8 years old. I don't think you were in a position to know what was important to your mother.
henüz 8 yaşındaydın, annen için neyin önemli olduğunu bilebilecek bir konumda olduğunu sanmıyorum.
So... Why don't you get scrubbed up and let's go sit in the stupid-ass lotus position?
Neden şık kıyafetlerini giyip de aptal bağdaş pozisyonunda oturmuyorsun?
You are in a unique position to assist me in protecting this community.
Bu toplumu korumada bana yardım edecek mükemmel bir konuma sahipsin.
You're not in a position to be picky.
Kabul etmeme gibi bir lüksün yok.
I would like you to accept position in the burial squad.
Defnetme grubundaki işi kabul edersen mutlu olurum.
You are aware that my position in Mossad is uncertain.
Mossad'daki konumumun belirsiz olduğundan haberdarsın.
Why do you want to be in that position?
O zaman sen hangi konumda olacaksın?
Which is why you're in this position, Vera.
Bu pozisyona bu sayede geldin Vera.
You were in a position where you were trying to vet lists to make sure that the wrong people weren't being killed by these task forces.
Listelere bakarak yanlış kişilerin sizin birliklerinizce öldürülmediğinden emin olmanızı gerektiren bir konumdaydınız.
You got any idea what kind of a position you put me in bringing her down here?
Bunu getirerek, beni nasıl bir sıkıntıya soktuğunun farkında mısın?
So as it stands, I'm hardly in a position to rehire you in your former capacity.
Bu yüzden, mevcut durumda seni eski işine geri alma gibi bir durumum yok.
You advised me to take a weak position, so I went in there and I said, " your family's my family.
Bu zayıf pozisyonu almam konusunda bana sen tavsiye verdin bu yüzden ben de gidip dedim ki, " Senin ailen, benim ailem.
I will try not to put you in that position, but if I pose as a dealer, can you set me up a meet?
- Seni o pozisyona sokmamayı deneyeceğim. Ama satıcı gibi davranırsam bana bir buluşma ayarlar mısın?
It puts you in a very uncomfortable position, I know.
Bu seni oldukça rahatsız bir konuma sokuyor, bunun da farkındayım.
Yeah, maybe you could tell us, what's the congressman's position on dead hookers found in his bed?
Belki yardımcı olabilirsiniz, meclis üyesi yatağında bulunan fahişe konusunda ne düşünüyor?
I put you in a terrible position, all of you.
Seni çok kötü bir pozisyonda bıraktım, hepinizi.
You're really putting me in an awkward position here.
Beni gerçekten uygunsuz bir duruma sokuyorsunuz.
You realize you've just put your friends in a very awkward position.
Arkadaşlarını çok uygunsuz bir duruma düşürdüğünün farkına var.
I'm so sorry I put you in that position.
Seni o duruma soktuğum için özür dilerim.
Why would you put yourself in that position again?
Neden kendini yine o duruma sokuyorsun?
And you're really in a position to judge?
Sen de ona laf edecek adamsın yani?
You're putting yourself in the same position you've been trying to avoid.
Deb, kendini sakındığın bir durumun içine sokuyorsun yine.
But it's gonna put you in a very awkward position if everyone else starts disappearing from your life.
Hayatındaki herkes ortadan kaybolmaya başlarsa çok tuhaf bir durumda kalırsın.
I wanted to be in a position of power when I toyed with you.
Seninle dalga geçerken güçlü bir pozisyonda olmak istedim.
Well, he's in a position to help you.
Sana yardım edecek durumda.
Okay, I am sorry for putting you in this position and bringing you down here.
Seni bu duruma soktuğum ve buraya kadar getirdiğim için özür dilerim.
you inspire me 23
you interested 92
you inspired me 36
you invited me 32
you insult me 33
you in or out 26
you invited him 23
you in 251
you in a hurry 21
you in here 72
you interested 92
you inspired me 36
you invited me 32
you insult me 33
you in or out 26
you invited him 23
you in 251
you in a hurry 21
you in here 72
you included 30
you in the back 16
you in trouble 32
you in there 200
you insisted 18
in position 106
position 102
positions 90
you idiot 1870
you imbecile 61
you in the back 16
you in trouble 32
you in there 200
you insisted 18
in position 106
position 102
positions 90
you idiot 1870
you imbecile 61