You promised me traduction Turc
2,402 traduction parallèle
No, no, you promised me that no one here would ever see me.
Hayır, bana, beni kimsenin görmeyeceğine dair söz vermiştin.
Tommy, you promised me that you would be focused here at home on us.
Tommy dikkatinin burada, evde ve bizim üzerimizde olacağına söz vermiştin.
Because you promised me!
Çünkü bana söz vermiştin!
Are you gonna give me that carte blanche you promised me or not?
Bu yetkiyi kullanabilecek miyim, kullanamayacak mıyım?
When I came here, you promised me football would run clean,
Buraya geldiğimde futbolun adilce yürüyeceğine söz vermiştin.
You better stop all this. Yesterday you promised me no more filming.
Bütün bu saçmalıkları bırakacaksın!
You promised me, right?
Bana söz vermiştin, değil mi?
You promised me.
Bana söz vermiştin.
You promised me you'd start casting.
Oyuncu seçimine başlayacağınıza söz vermiştiniz.
You promised me we'd get a flying session in this morning.
Bana bu sabah uçuş yapacağımıza dair söz verdin!
Oh, by the way, you promised me vacation pay.
Ayrıca, tatil parası için söz vermiştin.
You promised me, remember?
Bana söz verdin, unuttun mu?
You promised me!
Bana söz vermiştiniz!
You promised me to clear my debt when I get married
Eğer borçlarımı ödersem benimle evleneceğine söz vermiştin.
You promised me that you would be with me... forever and ever.
Söz vermiştin sonsuza kadar... benimle olacaktın.
You promised me that you would tell me where he was at times like this.
Böyle durumlarda nerede olduğunu bana söyleyeceğine söz vermiştin.
And you promised me a million dollars and eternal life.
Ve sen bir milyon dolar ve sonsuz hayat sözü verdin.
Kenny, you promised me you were never gonna do another Big Year.
Kenny, Büyük Yıl'a bir daha asla gitmeyeceğin için söz vermiştin..
You promised me tits.
Bana meme sözü verdin.
You promised me midgets.
Bana midget sözü verdi.
Come on, Tony, you promised me seats right behind the dugout.
Yapma Tony, atıcının arkasında koltuk ayarlayacağına söz verdin.
You promised me that there'd be no more locked doors... that I could see all the TV channels... that I was free.
Artık kilitli kapı olmayacağına istediğim Tv kanalın izleyebileceğime artık özgür olduğuma dair bir söz verdin.
You promised me you would never do that.
Bunu asla yapmayacağına dair söz vermiştin.
You promised me you would never read my mind.
Zihnimi okumayacağına söz vermiştin.
- You're not gonna get killed, but you promised me you're not gonna get hurt.
Kendini öldürtmeyeceksin.
- You promised me you were done interfering.
- Bana bu işe karışmayacağına dair söz vermiştin.
This is only half of what you promised me.
Anlaştığımız paranın yarısı bu.
And you promised me that you would clean out...
Çöp öğütücüsünü temizleyeceğine söz vermiştin.
Where is the Chronos Sapphire you promised me?
Bana söz verdiğin o Chronos Sapphire nerede?
You promised me you would return
"Bana döneceğine dair söz vermiştin."
You promised me. You came into our house.
Evimize gelip söz vermiştin bana.
YOU PROMISED ME THAT IF WE DID THIS SHOW YOU'D BE HOME MORE.
Eğer bu şovu yaparsak, daha fazla evde olurum diye söz vermiştin.
You promised to give me some time.
Bana biraz zaman vereceğine dair söz vermiştin.
And we sort of promised them, so, will you talk to me so maybe we can work this out, and we can both get down?
Seni geri getireceğime söz vermiştim. Belki de aramızda konuşarak işleri halledebiliriz. Ve sonra da aşağıya ineriz, ne dersin?
The weapons inventory you promised me a week ago.
Bana bir hafta önce yapacağına söz verdiğin silah envanterleri.
But you have delivered me unto the promised land.
Ama siz beni, vaad edilen topraklara götürdünüz.
Come on, Mrs. G, you promised you'd teach me how to play pinochle.
Hadi Bayan Geller, bana nasıl pişti oynanacağını öğretecektiniz.
Dad, you promised to buy me new shoes.
Babacım, yeni ayakkabı alacağına söz vermiştin.
Now, I don't know what language you'Bots speak on your planet, but Prime promised he would handle the Decepticons, and blowing a crater in the middle of Nebraska is not what the word'handle'means to me!
Şimdi, siz Autobotlar gezegeninizde hangi dili konuşuyorsunuz bilmiyorum ama,... Prime, Decepticonları halledeceğine dair bir söz vermişti,... ve Nebraska'nın ortasına koca bir delik açmak bana göre "halletmek" değildir!
So when Gerard failed to show up as promised last night, I was forced to downgrade to Clive here who helped me track you down.
Gerard dün geceki şovunda işi eline yüzüne bulaştırdığından ben de yardımcı güç olarak onu alt etmemde yardımcı olan Clive'ı getirdim.
You promised you'd leave me alone.
Beni rahat bırakacağına söz vermiştin.
About eight weeks ago, you promised to love me in sickness, in health, and all that other stuff.
Yaklaşık olarak 8 hafta önce, bana hastalıkta sağlıkta ne olursa olsun beni seveceğine dair söz verdin.
You promised to bring me a pocket of posies
Bana bir avuç dolusu çiçek getireceğine söz vermiştin.
You promised to bring me a pocket of posies
Bana bir avuç dolusu çiçek getireceğine söz vermiştin. Bana bir avuç dolusu çiçek getireceğine söz vermiştin.
Well, I told you you can have Kenneth alone at the house. I promised you that. It should at least make me a colleague, if not a friend.
evet, kenneth ı evde tek başına yakalabileceğin, sözününü vermiştim bu en azından beni meslektaşın yapmalıdır, eğer arkadaş değilsek.
You promised that you'd come back for me.
Benim geri gelmem için söz vermiştin.
Come on, you promised you'd teach me to fly it. Remember?
Hadi, uçurmayı öğreteceğine söz vermiştin hani?
They promised me that you Stakhdhuna To England
Onlar Stakhdhuna bana söz verdi İngiltere için
you promised you wouldn't condemn me.
Beni ayıplamayacağınızı söylemiştiniz.
You promised her to make me call her as aunt.
Ona bir gün hala diyeceğime dair söz verdiniz.
You promised to teach me how to grow tomatoes, and you were gonna take me for an egg cream.
Bana domates yetiştirmeyi öğretecektin, kremalı yumurta yemeye gidecektik.