English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You talk to me

You talk to me traduction Turc

11,638 traduction parallèle
You're gonna want to watch the way you talk to me.
Benimle nasıl konuştuğuna dikkat et.
You talk to me.
- Konuş benimle.
Why won't you talk to me?
- Benimle neden konuşmuyorsun?
Why do you talk to me like that?
Neden benimle böyle konuşuyorsun?
Excuse me. I... I need to talk to you.
Afedersiniz, sizinle konuşmam lazım.
You know, Crane told me I should talk to you.
Crane seninle konuşmam gerektiğini söylemişti.
Can you talk to the PD for me?
Yönetmenle benim yerime konuşamaz mısın?
You know you can talk to me about it.
Benimle dertleşebileceğini biliyorsun.
No, you need to let me talk!
Hayır, bırak da konuşayım.
Title - -'three weeks earlier. "'[sighs] You really don't want to talk to me about this.
Yazı çıkar : "Üç hafta öncesi". Bunu konuşmak istemiyor musun gerçekten?
Listen, I don't mean to be too forward, but do you think that you could give me a sneak preview of what you're gonna talk about on Sunday?
Bak, ileri gitmek istemiyorum, Ama bana Pazar günü Yapacağın konuşmayla ilgili Ufacık bir ip ucu verir misin?
You can't talk to me.
- Benimle konuşamazsınız.
You need to talk to me.
Benimle konuşman gerek.
You can always talk to me.
İstediğin zaman konuşabiliriz.
Thank you for letting me stay here for the past couple days and giving me space to not talk. Yeah.
Evet.
I know you said there'd be no reason for me to talk, but do you mind if I say that's insane?
Biliyorum konuşmam için bir sebep olmadığını söylediniz, ama bunun delice olduğunu söyleyebilir miyim?
If you suspect me that much, why not come out and talk to me directly?
Benden bu kadar şüpheleniyorsan neden yüzüme karşı konuşmuyorsun?
Is there any way he can get us the data so that we can start... I got a 22-year-old kid trapped in a maximum security prison with a target on his back, and you want to talk to me about that case? !
O veriye erişip bizi sonuca ulaştıracak herhangi bir yol... 22 yaşında bir çocuk yüksek güvenlikli bir hapishanede, ölüm tehlikesiyle yüz yüze mahsur kalmış durumda ve sen hala vakayla ilgili mi konuşmak istiyorsun?
- Yeah. Please tell me you got him to talk before he died.
Lütfen ölmeden önce onu konuşturmayı başardığını söyle.
If there are any more problems that arise that need solving, or if you want to talk about, you know, amending my performance review, you know where to find me.
If there are any more problems that arise that need solving, or if you want to talk about, you know, amending my performance review, you know where to find me.
You know, if something's up, you can talk to me, right?
Bir şeyin varsa benimle konuşabilirsin.
You can talk to her later. Yeah, when we get to Rancor Flats, you told me.
Evet, Rancor Düzlükleri'ne vardığımızda, söylemiştin.
Will you talk to me now?
Artık konuşacak mıyız?
You know, he won't... he won't talk to me.
Benimle konusmuyor.
But when I'm ready to talk to you, I'll find you. Trust me.
Ama konuşmaya hazır olduğumda, sizi bulurum, bana inanın.
I'll tell you everything, but you need to let me talk to Branford.
Ben her şeyi anlatacağım ama önce Brandford'la konuşmama izin vermelisiniz.
If I talk to you, I want you to help him the same way you guys said you'd help me.
Eğer seninle konuşursam, adamlarının bana yardım edeceğini söyledikleri gibi ona yardım etmenizi istiyorum.
You know, someone you can talk to besides me.
Benden başka birisiyle de konuşabilirsin.
All I want to talk about now is you and me, with days alone, far from here.
Bundan sonra beraber buradan uzakta geçireceğimiz günleri konuşmak istiyorum sadece.
You wanted to talk to me? Mr. Tofano, there was a double-homicide in Tribeca the night before last.
Benimle konuşmak istedi? Bay Tofano, Tribeca bir çift cinayet oldu Önce son gece.
So she sent you here to talk me out of it.
Beni vaz geçirmen için seni gönderdi.
You want me to talk?
Konuşmamı mı istiyorsun?
Yeah, I can't talk, but I just wanted to let you know that some girls across the hall invited me to the lounge to hang out and listen to this guy on our floor play guitar.
Konuşamayacağım ama karşı taraftaki kızların yurttaki gitar çalan birisini dinlemek ve takılmak için beni ortak salona davet ettiklerini bilmeni isterim.
Can you just talk to me until I fall asleep?
Uykuya dalana kadar benimle konuşur musun?
Your lawyer told me you're ready to talk.
Avukatın konuşmaya hazır olduğunu söyledi.
You wanted to talk to me?
Benimle konuşmak mı istediniz?
Are you just gonna let him talk to me like that?
- Benimle böyle konuşmasına izin mi vereceksin?
Melissa, look at me, look at me. Melissa, I want to talk to you.
Melissa, seninle konuşmak istiyorum.
You know things about me that aren't good, so good things, bad... just talk to me.
Benim hakkımda iyi olmayan şeyleri de biliyorsun. İyi olsun kötü olsun anlat bana.
You would think that he would want to talk to me.
Benimle konuşmak isteyeceğini sanıyordum.
You have the freedom to roam and talk to anyone you'd like, so stop talking to me.
Gidip istediğin kişiye istediğini söylemekte özgürsün. Benimle konuşmayı bırak.
So you're gonna stand there, and you're not gonna walk away - and you're gonna talk to me. - You don't want to hear it.
Yanımda kalacaksın, çekip gitmeyeceksin ve benimle konuşacaksın.
So, what did you want to talk to me about?
Ne konuda konuşmak istiyorsun?
Do I talk to you to file a discrimination claim against the D.A.'s office? Excuse me?
Savcılığa karşı ayrımcılık iddiasında bulunmak için sizinle mi görüşmeliyim?
You don't talk to me.
Benimle konuşmuyorsunuz.
So don't talk to me about who the good guys are, because you don't know.
Bana iyi adamlardan bahsetme çünkü onların kim olduğunu bilmiyorsun.
I would have called, but after I gave you my number and didn't hear from you, I thought, you know, "she doesn't want to talk to me."
Arayacaktım ama sonra, sana numaramı vermiştim ve sen hiç aramadın ben de benimle konuşmak istemiyordur die düşündüm.
You don't have to talk to me.
Benimle konuşmak zorunda değilsin.
Sweetheart, you can talk to me all day.
- Tatlım benimle tüm gün konuşabilirsin.
Danny, did you tell Justin to talk to me?
Danny, Justin'den benimle konuşmasını istedin mi?
- Are you going to let him talk to me... - Alright!
Benimle böyle konuşmasına izin mi vereceksin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]