You uh traduction Turc
63,157 traduction parallèle
I'm sure you're a good schoolteacher, but, uh...
İyi bir öğretmen olduğuna şüphem yok.
You and I, we must've, uh, you know...
Sen ve ben... şey... bilirsin- -
When I first saw you with Hope, I, uh I understood why you didn't want to come back.
Seni Hope ile ilk gördüğümde neden geri dönmek istemediğini anladım.
Well, you know, uh, the dark races have always been gifted that way.
Biliyorsun, karanlık ırkların.. ... ödülleri bu tür yetenekler oluyor.
So you, uh, do that thing we talked about yesterday?
Dün konuştuğumuz şeyi yaptın mı?
Would you, uh - - would you mind, professor?
Yardım eder misiniz profesör?
He's been telling you that... You've been an awful, uh, selfish, absent father.
Size diyordu ki korkunç, bencil ve ilgisiz bir babaymışsınız.
Uh, he keeps repeating that there's something you can do, though, that would make it all up to him. Yeah?
Bir de sürekli diyor ki telafi etmek için yapabileceğiniz bir şey varmış.
Uh, I'll tell Lisa you're here.
Lisa'ya burada olduğunuzu söyleyeyim.
Uh, didn't you also recently discover evidence of an undead anomaly in 19th century Poland?
19. yüzyılda Polonya'daki yaşayan ölü anomalisine dair bir kanıt keşfetmemiş miydiniz?
Oh, you're a fan? Uh, uh...
Hayran mısın?
No, actually, I just wanted to ask you a few questions about the, uh, undead subject you've been in contact with.
Hayır, sadece birkaç soru soracaktım. Bağlantıda olduğun yaşayan ölüyle ilgili.
And, uh... And when you die, you just keep dropping.
Ve öldüğün zaman, öylece düşmeye devam edersin.
Just, uh... Just telling you how it is.
Sadece... sana nasıl olduğunu anlatıyordum.
Uh... So, uh, Carson said you were looking for some work.
Oh Carson, biraz iş yapmak istediğini söyledi..
Carson told me that you and Laurie Ann were going, uh, to look at the... the situation with the fire, and, um... and if there's something I can do, if there are ways that I could help, um, I want to.
Carson bana, sen ve Laurie Ann'in yangınla ilgili duruma... bakmaya gittiğinizi söyledi ve ve yapabileceğim bir şey varsa, yardımcı olabileceğim yollar varsa, ben istiyorum.
Well, I don't... I don't know how it works exactly, but that, uh, you were gonna do some kind of... Of review of the people you work with and how things can be done better.
Şey, bilmiyorum... tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir şeyler yapacaktınız birlikte çalıştığınız kişilerin gözden geçirilmesi ve işlerin nasıl daha iyi yapılacağı ile ilgili.
He, uh... He wants to see you in his office.
Seni ofisinde gormek istiyor.
You know, I guess I'll just, uh, sell something.
- Bir şeyleri satışa çıkarırım artık.
Uh-huh. Thank you, Ms. Sacker.
Teşekkürler Bayan Sacker.
I'm sorry to interrupt. Uh, Ms. Sacker, you are needed in Mr. Rhoades'office.
Bölüyorum ama Bay Rhoades'un ofisinden bekleniyorsunuz.
Uh, hopefully you can hear me.
Umarım beni duyabilirsin.
And, uh, she's got the gun... and she wants you to do it... so you kinda don't have a choice.
Ayrıca silah onda ve bunu yapmanı istiyor yani başka seçeneğin yok.
Uh, no, it's up to you.
Hayır, sana kalmış.
Or, uh, you could dictate.
Bana yazdırabilirsiniz.
Uh... Uh, I guess we'll, uh, take you over to Max.
Sanırım maksimuma götüreceğiz.
Uh... What's the very worst thing you've ever done?
Hayatında yaptığın en kötü şey nedir?
It'll, uh, help with the crave, give you a little bit of happy.
İsteğini hafifletir, biraz mutlu eder.
I can give you some Klonopin, or whatever expired off-brand shit version they have here, and, uh, you know, you'll feel good and numb for a while, but then you'll spill a glass of water or trip on your shoelace,
Klonopin veririm. Ya da burada hangi tarihi geçmiş çakma versiyonu varsa onu. Bir süre uyuşursun, kendini iyi hissedersin.
I mean, uh, I could give you some Dilaudid.
İstersen Dilaudid veririm.
Uh, I'm sorry, um... my notes have you with a herpes outbreak.
Affedersin. Notlarıma göre genital uçuk kapmışsın.
- You want me to show you later? - Uh-huh.
Sonra göstermemi ister misin?
Uh, you used the wrong tense, Klaus.
Yanlış kipi kullandın Klaus.
They're all missing. Can you check for, uh, links between them, their histories...
Aralarındaki bağlantıları, tarihleri kontrol edebilir misin?
Yeah, we just wanted to, uh, get a better idea of what you do here before jumping in.
Evet, atlamadan önce biz burada tam anlamıyla ne yaptığınızı daha iyi bir fikir edinmek istedik.
Uh, I thought you might need my help.
Yardımıma ihtiyacın olabileceğini düşündüm.
Uh, so you just hit the button and you're thinking with portals, right?
Sadece tuşa bas ve geçitlerde düşünürsün, değil mi?
Well, I always pictured you as a redhead myself, but, uh, this is Rip's world.
Ben seni hep kızıl olarak hayal etmişimdir ama burası Rip'in dünyası.
- Uh... Well, I think you might need to change.
Sanırım üstünü değiştirmen gerek.
I, uh... Want to tell you something.
Sana birşey anlatmak istiyorum.
You, uh... You meet me, a Green Martian.
Sen benimle tanıştın, bir Yeşil Marslıyla.
Uh, the same thing as you, buddy.
Seninle aynı şeyi dostum.
Just you, uh...
Sadece sen,
Hey, you, uh... You said you wanted to talk about something?
Bir şey hakkında konuşmak istediğini söyledin.
Yeah, I haven't, uh... Haven't seen you in a while.
Bir süredir seni göremedim.
Uh, how are you?
Peki sen nasılsın?
Uh, he's so dreamy and handsome and funny, so you can imagine how shocked I was when it turned out to be the worst date of my life.
Çok hayalperest ve yakışıklı ve komik, hayatımın en berbat randevusuna döndüğüne ne kadar şok olduğumu hayal edebilirsin. Ne yaptı?
Uh... Tell me... Will you marry me?
Acaba benimle evlenir misin?
Hey, uh... Winn, you know what you need right now?
Winn neye ihtiyacın var biliyor musun?
Uh, hey, Alex, can I call you back?
Merhaba, Alex seni sonra arasam olur mu?
Uh, okay, try toggling the switch next to the control yoke and that should put you back in manual control and then I can take it from there.
Tamam, kontrol kolunun yanındaki düğme seni manuel kontrole getirmeli ve böylece buradan kontrol edebilirim.