Некогда traduction Turc
986 traduction parallèle
- Я некогда не танцевал при людях.
- Hiç topluluk içinde dans etmemiştim.
Нам некогда копать их самим.
Hendek kazmak için vaktimiz yok.
Некогда, наши враги беспокоили и преследовали нас, время от времени... устраняя слабые элементы из Движения для нас.
Düşmanlarımız bizi üzdüler, zaman zaman bize zulüm ettiler... bizi Hareket'ten kopardılar.
- Мне нечего сказать и некогда.
- Şu an bir şey diyemem.
- Некогда, дядя Вилли ждёт к 8-ми.
Willie amca saat 8'de bizi bekliyor.
Но мне по тебе скучать было некогда
Ama ben seni özleyecek vakit bulamadım.
- Затем, что таков закон, некогда мне тут с вами разговаривать.
- Çünkü yasada diyor ki... Sizinle tartışmayacağım.
Нет-нет, нам некогда.
Hayır, hayır. Öyle adamlar değiliz.
С этой работой пожрать некогда.
Bu işte yemeğe fırsat bulamıyorum.
- Мне некогда тратить деньги.
- Benim para harcayacak zamanım yok.
- Мне некогда всё тебе объяснять.
Senin zamanını harcayıp her şeyi uzun uzadıya açıklamamı istemezsin.
Наверно, просто некогда было.
Kötü zamanlar geçirdin.
Перед вами, сэр, жалкие останки некогда жизнерадостного человека.
Çiğ bir hayattan kalan duygusuz birine bakmaktasınız, bayım.
Это Тиргартен, некогда - центральный берлинский парк.
Burası Tiergarten, Berlin'in Central Park'ı denirdi.
Нет, некогда развлекаться.
Hayır, dikkatim dağılmamalı.
Некогда сейчас, я еще должна привести себя в порядок.
Neyse, biraz hızlı olmaya çalış. Ben de elbisemi değişeyim.
Сегодня мне некогда.
Bu gece gelemem.
Мы хотели связаться с вами, но всё было некогда.
Hep iletişime geçmek istedik ama asla ulaşamadık.
Твой ход. Скорей. Мне некогда.
Senin sıran, acelem var.
Сейчас нам, ей-богу, некогда.
Şimdi acelemiz var.
- Боюсь, мне некогда.
- Korkarım ki buna zamanım yok.
Ну, нам время некогда терять.
Hadi yahu, dalga geçecek zamanımız yok.
Нам некогда!
Zamanımız yok!
- Некогда нынче болеть-то!
- Yok, hasta değilim şimdi.
Мне сейчас некогда.
Şu an zamanım yok.
- Нам некогда!
- Kaybedecek vakit yok!
Тысячи людей собрались... в этих некогда пустынных и безлюдных местах.
Bu ıssız yerde büyük bir kalabalık toplandı. Gelenlerin çoğu inananlar.
Ну, если вам некогда, встретимся позже. Здесь тоже работа.
Yapacak işiniz varsa söyle.
Эти некогда гордые камни, эти разрушенные храмы хранят память о цивилизации, которая здесь процветала, а затем погибла.
Bir zamanların bu heybetli taşları, bu yıkılıp yakılan tapınaklar burada filizlenen ve sonra ölen uygarlığa tanıklık ederler.
Нам с тобой особо рассусоливать некогда.
Boş laflar için zamanımız yok.
- Некогда объяснять.
Açıklamak için zamanımız yok.
Нам некогда ждать.
Bekleyemeyiz.
Некогда объяснять.
Açıklayacak zamanım yok.
Мне некогда.
Zamanım yok.
♪ Некогда быть слишком придирчивой. ♪
Yaygara koparılacak zaman değildir.
Самурай, некогда верный воин на службе императора... оказался предоставлен сам себе, не имея никаких средств к выживанию. Кроме острого ума и меча.
Bir zamanlar, kendini hanedanın hizmetine adamış bir savaşçı olan samuray, şimdi kendisini, yaşama arzusu dışında hizmet edecek efendisi, zekası ve kılıcı haricinde hiçbir şeyi olmadan bulur.
Прости, некогда говорить.
- Kusura bakma, konusamam. Geç kaldim.
Запад, который некогда завоевывали первопроходцы, авантюристы и переселенцы, давно в прошлом.
Batı, öncüleriyle, göçmenleriyle, maceraperestleri ile kazanıldı. Onlar artık yoklar.
Предполагается, что Бланш Хадсон, известная актриса кино 30-x годов была насильно увезена сестрой, известной некогда как Бэби Джейн Хадсон, из иx особняка в Голливуде вчера вечером, между 22 : 00 и 22 : 30.
1930'ların başlarının büyük film yıldızı Blanche Hudson'ın, kızkardeşi, eski çocuk yıldız Bebek Jane Hudson tarafından... Holywood Kuzey McCadden'daki aile evinden dün akşam saat 10 : 00, 10 : 30 arası zorla kaçırıldığına inanılıyor.
Некогда мне.
Artık bekleyemem!
Совсем некогда работать. Прости, надо бы проводить тебя до школы.
Seni okulda ziyeret ederim.
Даже передохнуть некогда.
Nefes almaya zamanım yok.
Это кольцо некогда принадлежал мне.
O yüzük eskiden benimdi.
По приказу Его Величества для решения вашей судьбы назначена комиссия, как это было некогда в деле Сен-Мара.
Majesteleri olağan üstü bir komisyon tayin etti. Hain hakkında karar vermek üzere, Buradayız.
Ну, полиция преувеличивает, им некогда вести расследование.
Şüphesiz polis, olayı abartıyor! Hiç inandırıcı gelmedi.
Бурмин казался нрава тихого и скромного но молва уверяла, что некогда был он ужасным повесой это не вредило ему во мнении Марьи Гавриловны которая как и все молодые дамы вообще с удовольствием извиняла шалости обнаруживающие смелость и пылкость характера
Burmin sessiz ve alçakgönüllü görünüyordu, ama söylentilere göre, o çok uçarıydı. Maria Gavrilovna görünüşten etkilenmedi, kimi şakalar cesaret ve tutkuyla, takip edilip, affedildi.
Знаю, что некогда Вы любили
Senin aşık olduğunu biliyorum.
- Мне некогда, пусть подождут.
Çok geç artık. Kapıyı kapat.
– Некогда.
- Buna zaman yok!
Если вам некогда, я передам ей, что...
Onu görmeye vaktiniz yoksa -
- Мне некогда угадывать.
- Tahmin etmeye vaktim yok.