Он виновен traduction Turc
618 traduction parallèle
И вдруг он сознаёт, что у него есть руки, а у меня нет... Он бросает чистить трубку и пытается спрятать руки,.. .. как будто он виновен в этом, или вроде того.
Aniden kendisinin elleri olduğunu, benimse olmadığını fark etti ve... pipoyu temizlemeyi bırakıp ellerini gizlemeye çalıştı sanki bir suç işlemiş gibi.
¬ ообще-то это зан € ло у него много времени, чтобы решить, что он виновен. Ќужно дать ему немного времени.
Biraz zamanını alabilir.
И если он виновен, то мы сажаем его на электрический стул.
Ve eğer oylarımız suçlu olduğu yönünde çıkarsa, bu çocuğu elektrikli sandalyeye göndeririz.
Одиннадцать присяжных считают, что он виновен.
On birimiz onun suçlu olduğunu düşünüyoruz.
Но я считаю, что он виновен.
Bu çocuğun suçlu olduğuna gerçekten inanıyorum.
Ну... Это трудно сформулировать. По-моему, он виновен.
Söylemesi zor ama onun suçlu olduğunu düşünüyorum.
Я лишь хотел... Ну, по-моему, он виновен.
Söylemek istediğim yani sadece onun suçlu olduğunu sanıyorum.
Конечно, он виновен.
Çocuk kesinlikle suçlu.
Даже адвокат знал, что он виновен.
Ta başından beri kendi avukatı bile onun suçlu olduğunu biliyordu.
Он виновен.
Çocuk suçlu.
Думаете, он виновен?
Sizce suçlu mu?
Он виновен, ясно?
Ne bakıyorsunuz? Ben hâlâ suçlu diyorum.
Всё, буквально всё в этой комнате просто кричит, что он виновен.
Mahkemedeki her şey, ama her şey onun suçlu olduğunu kanıtlıyor.
Я знала, что он виновен.
Suçlu olduğunu biliyordum.
Моё личное отношению к нему, взяло вверх над законом. И я приговорил его к смерти. Так как знал, что он виновен во многих преступлениях.
Kendi kişisel duygularımın jüriyi etkilemesine izin verdim ve onu cinayetten değil, bir çok suçu işlediğini bilerek ölüme mahkum ettim.
он виновен в таких преступлениях.
Adam dünyanın suçunu işlemiş.
Возможно, он виновен в крушении "Антареса". А это означало бы абсолютное неуважение к человеческой жизни.
Antares'e olanlardan sorumlu olma ihtimali var, bu da insan hayatına değer vermediğinin bir işareti.
Да, да, разумеется. Мадам Вормсер была уверена, что он виновен и все же написала ему.
Evet, tabii, anlıyorum ama ona yazdı, Marlo kendisini temize çıkarsın diye.
Просто не верю, что он виновен.
- Korumuyorum. Sadece onu öldürmüş olabileceğini sanmıyorum.
- Потому, что он виновен.
- O suçlu.
Нет, он виновен.
Hayır, masum değil o.
Он бы не просил тебя, если бы был виновен, ведь так?
Suçlu olsaydı davayla ilgilenmeni istemezdi değil mi?
ћне всЄ равно, виновен он, или нет.
Onun suçlu olup olmadığı umurumda değil.
А если расследование покажет, что он не виновен?
- Araştırma sonunda suçsuz çıkarsa?
Почему они просто не сказали, что он не виновен?
Neden "suçsuz" deyip bırakmadılar?
Он не виновен!
Durun!
Он не виновен.
O masum, dedi.
Наша задача - определить виновен он или нет, а не выяснять, почему он таким вырос.
Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok. Burada o suçlu mu değil mi buna karar vereceğiz, neden böyle olduğu konusunu tartışmayacağız.
- Он виновен.
- Çocuk suçlu.
Выслушав показания, вам предстоит решить, виновен он или нет.
Sizin göreviniz, kanıtları inceledikten sonra gerçekten suçsuz olup olmadığına karar vermek.
Тогда нет сомнения, что он не виновен.
Öyleyse suçlamanın yersiz olduğundan şüpheniz olamaz.
- Но он не виновен.
O Masum!
Ты зря боишься, он не виновен.
- Tanrı, hakikatı bilir. Endişelenme.
Уходит от ответа, он виновен.
O şuçludur.
Каждый знал, что он был виновен в этом, но никто не смел обвинить его публично.
Herkes onun suçlu olduğunu biliyordu ama hiçbiri onu suçlamaya cesaret edemedi.
Я поняла, что он не виновен.
Hatası olmadığını anlıyorum.
По мне он не виновен!
Bence adam masum!
По мне он не виновен.
Bence masum.
Он не виновен, отпустите его.
Hiç birşey yapmamış, salıverin.
Они заявили, что он не виновен, но никто не спрашивал их, виновен он или нет.
Kimse onun suçlu olup olmadığını sormadan masum olduğunu söyleyiverdiler.
Бедный Кеплер думал, что он тоже виновен непреднамеренно, в аресте матери.
Zavallı Kepler ise annesinin tutuklanmasına kendisinin sebep olacağını sanıyordu.
А вот скажите, чисто гипотетически, что, если бы он был виновен.
Hadi tartışmanın hatırına şöyle diyelim, suçlu olduğunu düşünüyorsunuz.
Он не виновен.
Hayır. Değil.
Кто знает, может выйдет так, что он и не виновен вовсе.
Kim bilir, belki de tamamen masum olduğu ortaya çıkacaktır.
Я утверждаю, что он не виновен.
O suçsuz, sana söyledim.
Виновен ли он?
Peki o suçlu mu?
Прекрати, он не виновен!
Dur, o suçsuz!
Значит, он виновен.
O bir suçlu.
- Он должен быть в чем-то виновен.
- Bir şeyden suçlu olmalı.
Мы не говорим, виновен он или нет.
Onun suçlu olup olmadığını söylemiyoruz.
Он, возможно, скрыл бы свои следы, если бы был виновен.
Suçlu olsaydı izlerini örterdi.