Растерян traduction Turc
151 traduction parallèle
Растерян!
Artık yoruldum.
- Я растерян и откровенен.
- Ben günahkâr ve çocuksu biriyim.
Он был растерян, занимался самобичеванием.
- Kendini öldürmeye mi çalışıyordu? - Şüpheli.
Нет, я просто слегка тревожусь о своем будущем. Я немного растерян.
Hayır, sadece geleceğim konusu beni biraz düşündürüyor.
Я был возбужден и растерян.
Sıkıldığımı ve hayal kırıklığına uğradığımı hissettim.
Он растерян, непредсказуем, может быть, даже сентиментален.
Yolunu kaybetmiş, hareketleri kestirilemez biri muhtemelen, duygusal bile.
Он идёт. Слегка растерян.
Yürüyor, ama şaşkın.
Я был растерян.
Zihinsel olarak hastaydım.
Компьютер был растерян.
Bilgisayar şaşırmış.
- Семми так растерян. Он вообще не понимает что делать.
Sammy şaşkın kalsın mı gitsin mi bilemiyor.
Пока в один прекрасный день не оказываешься на перепутье и, поскольку ты растерян, ты не думаешь. Ты теряешь себя.
Ta ki bir gün bir yol ayrımına gelip dikkatinin dağıldığını, düşünemediğini fark edene kadar.
Я знаю, ты растерян, Одо, но - не нужно.
Kafanın karışmasını anlıyorum Odo ama karışmasına gerek yok.
Знаешь, я был растерян.
Anlıyor musun, kaybetmiştim kendimi...
Я всё еще растерян большую часть времени.
Genellikle kaybediyordum.
- Я был растерян.
Hatalıydım.
Но я был так растерян.
Ama fena halde yani, yıkılmıştım.
Он растерян. Он устал.
Emekli oluyor, yoruldu.
Я несколько растерян.
Bu bir çeşit küçük bir bölünmeydi
- Ты растерян?
- Utandın mı?
- Почему ты растерян?
- Neden utandın?
Ну... Правду говоря, я немного растерян.
Şey doğrusunu söylemek gerekirse, biraz kayboldum.
Я был растерян.
Utandım.
Я признаю, что совершенно растерян.
Aklımın karıştığını itiraf etmeliyim.
- Я должен заметить, я каким-то образом растерян.
- Kendimi biraz mahcup olmuş hissediyorum.
- "Если ты спокоен, не растерян, когда теряют головы..."
Çevrendekiler değilken sen sakinsen...
Он был перевозбужден и растерян.
Kafası iyice karışmıştı.
Я устал и растерян.
Yorgunum ve biraz kafam karışık.
Я был растерян.
Kafam karıştı.
Стив, я знаю, что она нравится нам обоим, ты зол и растерян, но не вмешивай ее в это.
Bak, Steve, ikimiz de ondan hoşlanıyoruz. Kızdın ve utandın ama onu bu işe karıştırma.
А ты растерян, как никогда раньше.
"Tekrar 7-2-9..." - Bu nedir?
Майкл был растерян из-за своего неудачного вложения и решил сохранить его в тайне.
Michael yaptığı kötü yatırımdan utanmış durumdaydı ve bunu bir sır olarak saklamayı umuyordu.
Я растерян. - Все стерто.
- Silinmiş mi?
Он растерян.
Biraz gergin.
- Немного растерян.
Biraz moralsiz. - Sezar, moralsiz mi?
Я слегка растерян, но но я точно знаю, что люблю вас.
biraz kafam karıştı, ama sizi sevdiğimi biliyorum çocuklar.
Я поражён и растерян.
Biraz sersemledim ve kafam karıştı.
- Я был растерян.
- Biraz meşguldüm.
Я растерян.
Kaybettim.
Я так растерян.
Çok utanıyorum.
Я слегка растерян.
Biraz kafam karıştı.
Я хочу сказать, что очень растерян, потому что...
Söylemek istediğim şu ki kafam çok ama çok karıştı.
Ясно, что ты растерян давай я тебе нарисую на доске но я не хочу сейчас разбирать это на доске но мы всегда разбираем на доске.
Tamam, belli ki kafan karışmış. Şimdi her şeyi tahtaya yazalım. Tahtaya yazmak istemiyorum.
Я был растерян
Kapana kısılmıştım.
Я немного растерян.
Biraz utandım.
Тед растерян, он думал, что это свидание.
Ted utanmış da. Bunun bir randevu olduğunu sanmış.
Я просто... в последнее время немного растерян.
Ben... son zamanlarda kafam biraz karışık.
Слушайте, Роб Томас и Синдбад я растерян, я не понимаю, что здесь происходит, я полон боли.
Rob Thomas ve Sinbad, bakın, burada gördüklerim yüzünden kafam karıştı, acı içindeyim.
Ты растерян, правда?
- Hayal kırıklığına uğrattı, değil mi?
- Растерян?
Asla.
Я растерян.
Dünden bugüne ne oldu da her şey değişti anlayamıyorum. Kafam çok karışık.
Он растерян.
- Onu koruman gerekiyor.