English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Aldın

Aldın traduction Anglais

83,196 traduction parallèle
Böyle bir kararı bana danışmadan mı aldın?
And you would take such a decision without consulting me?
Ah, Morwenna, mesajımı aldınız mı?
Ah, Morwenna, you received my message?
Kiminle uğraştığını hafife aldın ve şimdi onların borusu ötüyor.
You underestimated who you were getting into bed with, and now they're calling the shots.
Sen haber aldın yani.
So you heard from her?
Ailene dönmeni sağlayacak ve tonla para kazandıracak çok güzel bir iş teklifi aldın.
You got a job offer that takes you back to your family and a pile of money to sweeten the deal...
- Cevabını aldın o zaman.
Then I guess you got your answer.
Risk aldınız.
You took a chance.
Nathan, beni bir sebeple işe aldın.
- Nathan, you hired me for a reason.
- Otelin teknesini mi aldın?
- You took the inn boat?
Kazakistan'da yaptıkların seni sıralamada epey yukarı taşıdı. İyi puan aldın oradan.
Your medical relief mission to Kazakhstan, that really put you over the top, you got a ton of points for that.
Parayı aldın mı?
You got the money?
Kokuyu aldın mı?
You smell that?
Tarçın balsamı aldın mı, Ezra?
Did you get cinnamon balsam, Ezra?
- Bot aldın.
- You bought a bot.
Çocuğun küçük zayıf ellerinden koparıp aldın.
You ripped it out of his weak little hands.
İnternetteki yorumların çıktısını mı aldın?
Oh, no, you printed out Internet comments?
Benden pantolon satın aldın.
You bought a pair of pants from me.
Nereden aldın?
Where did you get it?
- Eğer D değilse, neden aldın ki?
- If it isn't D, why get it at all?
Tuvalette bir yabancıdan asit mi aldın?
Getting acid from a stranger on a toilet?
- Hepsini mi aldın?
- You took the whole thing?
Sonra hepsini aldın, çünkü sen hep böyle yaparsın.
Then you took all of them because that's what you do.
Ödeme aldın ve gizlilik sözleşmesi imzaladın.
You took a payout and you signed a non-disclosure agreement.
Bunun yerine gidip toplu dava aldın ki yaptığımız bir şey değil.
Instead, you went and you signed a class action, which is something we do not do.
Siz yaşayan herkesten daha fazla can aldınız, aileleri yıktınız, hayatları mahvettiniz.
You've destroyed more people, taken more lives, ended more families than anyone who's ever lived.
- Nereden aldınız bunu?
Where did you get this?
Evet, parayı aldın mı?
Yeah, you got the money?
Karşılığında ne kadar aldın, Shae?
How much did you get a turn, Shae?
Annemin kim olduğunu biliyorsanız beni neden işe aldınız?
Why would you hire me if you knew who my mother was?
İki ev aldın, Jeremy'i dört yıllık bir üniversiteye soktun.
Bought two houses, put Jeremy through four years of college.
Peki, ya bu onun vuruşlarını nasıl alır. Ya da biri onları aldı.
Well, either this is how he gets his kicks, or someone took them.
George buralardaki tüm arazileri satın aldığında, Grambler madeni kapandı köy boşaldı ve bakımsızlıktan bu hale geldi.
When George bought all the land hereabouts and closed Grambler mine, the village did empty, and all about fell to disrepair.
- Evet efendim, Nazik katkılarınızın ne aldığını görün.
- Yes, sir, see what your kind contribution has purchased.
Doğru kasayı aldığınızı nereden biliyorsunuz?
How do you know you have the right safe?
Onu feci ciddiye aldıklarını söyleyebilirim.
I'd say they're taking him very seriously.
Hayatını senden aldıklarını biliyorum.
I know they took away your life.
Mesajını aldım.
- I got your message.
Cenaze alayının çok yakında Yahudi mezarlığına yol alacağı duyumunu aldık.
We have been informed that the funeral procession to the Jewish cemetery will commence very soon
O kitabı aldığını gördüm.
I saw you take that book.
Banka Miata'nı aldığında ve karşılıksız çeklerini 7-Eleven'daki duvara astıklarında yanında kalacak mı sanıyorsun?
You think he's gonna stick by you when the bank repossesses your Miata, and they're taping up your bad checks on the wall at the 7-Eleven?
Zararlı birinin, sizin gibi savunmasız küçük kızları aldığını bilerek yaşayamam.
I just wouldn't be able to live with myself knowing that maybe the wrong guy picked up you defenseless little girls.
Şunu söyleyeyim, onun aklını başından aldım.
And let me tell you, I charmed the hell out of him.
Eleman aldıklarını bilmiyordum.
I didn't know they were hiring.
Bunların kim olduğunu ve neyi söylememek için para aldıklarını öğrenip her birini öne çıkmaya ikna etmeliyiz.
We need to figure out who those people are, what they got paid not to say, and then we need to get every damn one of them to come forward.
- O halde Mike Ross'un etik kuruldan mülakat tarihi aldığını da bilmiyorsundur ki onun karşılığında bunu yapmak suçtur.
Then I guess you also don't know that Mike Ross just got an appointment with the ethics board and it's a crime to trade this for that.
Tabiki öylesin. Özellikle de kardeşimi rehin tutan adamdan şifreli mesajlar aldığın için.
Of course you are, especially when you're receiving coded messages from the man that's holding my brother captive.
Aldığın arabaya bayıldık.
The thing is, we love the car.
Mesajını aldım.
Got your message.
Grubun adını aldığı şeye.
The thing the band is named after.
Adam Azure'dan koca depolama alanı için muhteşem bir fiyat aldı ve birkaç koli üzümlü sodanın üzerinde anlaşmayı imzaladı. Ed Chambers.
Ed Chambers.
Stu dedi ki, sekiz şirket patentin lisansını aldığı için, artık bize karşı olan kozu daha da büyükmüş. Yani daha fazla para istiyor.
Stu is saying that since all eight companies have now licensed the patent, he has a stronger case against us, so, um, he'd actually like m-more money.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]