Alınmayın traduction Anglais
643 traduction parallèle
Sözlerimden alınmayın bay Leehman.
Don't take offense at anything I say, Mr. Leehman.
Olmazsa da alınmayın.
If not, you can leave in a huff.
Lütfen üstünüze alınmayın.
Please don't be offended.
Alınmayın ama ellerinize böyle çok mücevher takmamalısınız.
Do you mind my telling you that you should never wear so many jewels on your hands?
Üstünüze alınmayın Bayan Castle.
Now, don't take it too badly, Mrs. Castle.
Üzerinize alınmayın.
No offense meant.
Alınmayın Bayan Claythorne ama tek başıma yukarı çıkacağım.
If you don't mind, Miss Claythorne, I would rather go upstairs alone.
- Lütfen alınmayın.
- Please do not take offense.
- Alınmayın, efendim.
- No offense, sir.
- Alınmayın hanımefendi.
- No offense, miss.
Alınmayın, Kaptan.
No offense, Skipper.
Alınmayın ama Beyaz Kraliçe'nin son ödemesi pek iyi sayılmazdı.
Don't get upset, but the last payment for the White Queen was outstanding.
Alınmayın, sadece onun iyiliğini düşünüyorum?
Don't be offended, I'm just looking out for his best interests!
Lütfen üzerinize alınmayın.
Please don't take offence.
- Lütfen üzerinize alınmayın.
- Don't take offence.
Alınmayın, efendim.
No offense, sir.
- Alınmayın hanımefendi.
- No offence, ma'am.
Tamam, alınmayın şerif.
Sheriff, don't get your feathers ruffled.
Bu bizim şehrimiz gibi değil. Alınmayın.
And the bullfrogs down at the pond - it was just as if they had stopped their noise so they could hear the music.
- Alınmayın, ama arkadaşın dediklerinde doğruluk payı var.
- Sorry... but this lad isn't all wrong.
Çok iyi bilinen bir mekânda çok tutulan bir parçayı okuyacağım. Bu mekan... alınmayın Doktor Warfield... Purple Pit.
I'd like to do a tune for you that's been a favourite of the gang at the... you should pardon the expression, Dr Warfield...
Alınmayın, efendim.
No offence, sir.
Üzerinize alınmayın ama sadece imzamı görebileceksiniz.
No offense, but all you'll see of me is my signature.
Alınmayın ama ben arabada da rahatsız olurum.
- No offence. In a car I'm nervous when I'm not driving.
Üzerinize alınmayın ama, beni başka biriyle karıştırıyorsunuz.
No, offence, miss, but you're confusing me with someone else.
Başka bir anlam çıkarmayın ( üzerinize alınmayın ) ama Şirketinin bu dava üzerinde çalışmasını istiyor.
Don't take this as a reflection on you but I've engaged his firm to work on the case.
Alınmayın, efendim.
No blame, sir. No.
Bay Greasy, üzerinize alınmayın ama gıda alanında çalışıyorsak, hijyeni en ön planda tutmalıyız.
Mr. Greasy, don't think I'm being personal but we're when dealing with food products, hygiene must be our motto.
Hiçbir şeyi üzerinize alınmayın, olur mu?
You won't take any of that personally, will you?
Lütfen alınmayın Teğmen... ama kimlik belgeleriniz yanınızda mı?
Please, do not be offended, Lieutenant but are you carrying your identity papers?
Oğlum, saçmalamaya başladın. Sakın üstünüze alınmayın.
Boy, you sure blow hot and cold.
Sadece ismen ve üzerinize alınmayın ama böyle kalmasını istiyorum.
Just socially. And I'd like to keep it that way.
- Hiç almadım. Alınmayın ama bu enflasyonla sizi enayi yerine koyuyorlar.
With all due respect, Mr Wichard, with today's inflation, that makes you a bit of a schlemiel.
Sizi gözlüklerle karşıladım diye alınmayın güzelim.
Do not be offended, fair one, if I come to you with my glasses on.
Hua Bey, şaka yapıyorum, lütfen alınmayın!
Mr Hua, I'm teasing you, it's true when I left
- Bu kadar üzerinize alınmayın bence.
- I shouldn't take it so personally.
Üzerinize alınmayın ama, donuna sıçtın mı?
I don't want to get personal, but did you shit your pants?
Peki, alınmayın, Dennis ve Mark, fakat, şunu anlayın ki biz bu dava üzerinde çok çalıştık... ve geçmiş performansınıza bakarsak, bize köstek olmanız... bizim için çok daha yararlı olacak.
Well, no offense, Dennis and Mark, but, uh, you see, we've been working real hard on this case... and, well, based on your performance, I think you could help us a lot more... if you went ahead and tried to hurt us.
Lütfen, beni dinleyin ve alınmayın.
Please, listen to me, and don't take offense.
Üstünüze alınmayın bu sadece iş. "
Nothing personal, just business. "
Üzerinize alınmayın ama önce sizi kontrol etmeleri gerek, tamam mı?
Nothing personal. He's just gotta check you out, OK?
Üzerinize alınmayın.
Nothing personal.
- Hemen üzerinize alınmayın.
- Don't flatter yourself.
Alınmayın ama gördüğüm şey devrim için yeterli değil.
No offense, but from what I've seen, this isn't much of a revolution.
- Üstünüze alınmayın.
- No offense.
Alınmayın bayan ama siz bir insansınız.
well, uh, no offense, lady, but, uh, you're a human.
Alınmayın.
No offence.
Peppino amca, alınmayın lütfen.
Uncle Peppino, don't be offended.
Ve şimdi yönetime olan minnettarlığımın bir göstergesi olarak rektörlük görevinden alınmayı talep ediyorum.
And now, I would like to express my gratitude to the province by requesting that I be removed from the post of father rector.
Pecos'ta satın alınmayı bekliyorlar.
They are in Pecos waiting to be bought.
Sakın alınmayın!
No offense.