Amacım traduction Anglais
7,538 traduction parallèle
Çok fazla beklenti içinde olmak biraz utanç verici. Sıradaki büyük grup olduklarını belirtmek için müzik gruplarına üstünkörü etiketler koyuyorlar. Bu bizim amacımız değil.
I think it's embarrassing to have so many expectations and a totally superficial label to put on a ban to state that they're the next big thing, because, you know, that's not our goal in the first place.
- Ve unutma artık başka bir amacımız var.
And remember, okay, there's a new bottom line.
Biliyor musun, korkarım o tarz bir savaş için amacıma çoktan ulaştığım.
You know, I've outserved my purpose for that kind of fighting, I'm afraid.
Muhtemelen bunu yüksek sesle duyurmak amacımı zedeliyor ama sesli düşünen biriyim, ağzımı açana kadar bir fikrim var mı bilmiyorum bile.
It probably undercuts my goals to announce it out loud but I'm a verbal thinker, I'm not even sure I have an idea until I say it.
Amacımız onu hemen olgunlaştırmak değil.
We're not trying to make him a grown-up now.
Senin kendi amacın var, benim de kendi amacım.
You have your mission, I have mine.
Amacımız da de bu zaten.
That is the general idea.
Amacımız uçaklar, pilotlar, bilim adamları ve doktorlar ile Amerika ve diğer ülkelerdeki laboratuvarları faal hale getirip tedavinin tam anlamıyla dağıtımını yapabilmek.
The hope is, with planes, pilots, scientists, and doctors, we can get the labs in America and possibly even overseas up and running and getting real distribution of the cure.
Amacımız için karada da yapabileceğim bir sürü iş var ve sizi bir daha terk edemem.
There's plenty I can do for the cause here on the ground, and I'm not gonna leave you again.
Amacım bir şeyleri ifşa etmek değildi.
You know, my goal wasn't to write an exposã ©.
Hedefimizin aynı olması gerekiyordu ama amacımdan saptım ve neredeyse insanlar zarar gördü.
We're supposed to have the same goal, but I went off on my own agenda and people nearly - well, people got hurt.
Amacımız için hayatını vermeye hazırdı.
He was always willing to give his life for the cause.
O gerçek amacımı anlamadan önceydi.
That was before I understood my true purpose.
Bir amacım var, ama bunu yaparken... kendimi eğlendirmek daha da eğlenceli.
I'm making a point, but it's always so much more fun to amuse myself while I do it.
Seni takip etmek gibi bir amacım yoktu.
I wasn't trying to sneak up on you. It's just
- Başka seçeneğim yok çünkü güvenilmez olduğunu kanıtladın, ben beraber amacımızı gerçekleştireceğimiz...
No, I don't have a choice'cause you proved yourself untrustworthy. Now, I had believed because of our vision that we would accomplish our purpose together.
Düşmanınız olduğumu düşündüğünüzü biliyorum, belki de öyleyimdir ama bu gece ortak bir amacımızın olduğuna inanıyorum.
I know you think I'm your enemy. Maybe I am. But I believe tonight we have a common goal.
Hala bir amacımız var.
We still have purpose.
- Bir amacımız vardı.
- We had a purpose.
Senden saklamak gibi bir amacım yoktu ;
Yeah, I didn't intend to keep it from you ;
Ayrıca sizden buradaki amacımızı yeniden gözden geçirmenizi isteyeceğim.
I will consider it, My Lord, as I will also ask you to reconsider our objective here.
Gizli bir amacım olduğunu düşünebilirdiniz.
You may have thought I had an ulterior motive.
Amacımız çok kutsal, biliyorsun.
You know our cause is noble.
Sizi tanıştırma amacım yoktu.
I wasn't introducing you.
Benim için, oldukça uzun bir süre, ayıklık düşüncesi benim yakıtım ve amacım olmuştu.
For me, for quite some time, the idea of a... of a sober existence- - it was my fuel and my purpose.
Önemli çünkü siz, bizim amacımızın başarısına karşı iddiaya girdiniz!
It matters because you bet against our mission succeeding!
Benimse amacıma ulaşmak için aşamayacağım bir çizgi yok.
There are no lines I won't cross in order to reach my goal.
Amacımız sadece bu çocuklar güzel bir gelecek sağlamak.
It's a good thing we can secure the future for these children.
Gençken... geçmiş hayatımda kötü bir adamdım korkunç şeyler yaptım nehirde seni gördüğüm gün umutsuzdum, ölmek istiyordum sonra seni gördüm bir şey yapmam gerekiyordu ikimizin de burada olması tesadüf değil Marty... birbirimize bağlandık seni kurtarmaya çalıştım... senden sonra da kendimi, bana bir amaç verdin...
When I was younger, in my past life, I was a wicked man. I did some terrible things.
Hayatın bir amacı mı var?
Is there a point to life?
Savaştan sonra tüm olanların amacını sorguladım.
After the war, I questioned the point of the whole thing.
Zaten Kate'le ilgileniyordun. İkimiz de David'e yardım etme amacındaydık.
You were already onto Kate, and we were both just trying to help David.
Amacın kazanmak mıydı, yoksa iğrenç olmak mı?
Was your goal to win or just be disgusting?
Gitmeden önce, sende bütün "Natalie Donuyor" CD'lerinin olduğunu biliyorum ama Abed evsiz kaykaycılara yardım amacıyla yaptıkları bir albümden bazı şarkılar buldu.
Oh, wait before you go, I know you have every one of Natalie is Freezing CDs, but Abed found some songs by them online that they did for a charity album for homeless skateboarders.
Scorpion'un insanlara yardım etmekten başka amacı yoktur.
Scorpion does nothing but help people.
Şu anda faal olmayan Orta Doğulu çocuklara yardım amacıyla kurulmuş bir hayır kurumuna aitmiş. Buldum!
Got it!
New York'un en seçkin finansçıları söylentiye göre bir plan üzerinde anlaşmaya vardı. Böylece yarın sabah ticaret devam edecek ve şehrin maddi kuruluşları bankaların devamlılığını sonlandırmak amacıyla nakit para kullanımına dönecek.
Here come New York's top financial players, who have reportedly come to an agreement on an action plan that will resume market trading tomorrow morning and restore liquidity to the city's financial institutions in order to prevent a run on banks.
Pekâlâ, ikimiz de birbirimize ihtiyacımız olduğunu idrak ettik ve hepimizin ortak tek bir amacı var.
All right, we've established that we all need each other and that we are united by a common goal.
- İyi bir amaç uğruna canım.
For a good cause, my dear.
Bir girişimci olarak sizi takdir ediyorum. Ama erkekler bir amaç için çalışır, haksız mıyım?
I appreciate, being an entrepreneur myself, but man labors for a purpose, am I right?
Kudüs'ü bir musibetten kurtarmak için aynı amacı ve aynı isteği paylaştığımızı düşünüyorum.
I believe we share a common interest, a common desire to rid Jerusalem of a pest...
İlk başta amacının ona yardım etmek olduğunu söylediğinde sana inandım.
I believe what you said about wanting to help her in the first place.
Ve bunu dediklerine göre "daha büyük bir amaç" için yaptım.
And I did this for what they call "the greater good."
Bizim bir amacımız var.
We have a purpose.
Sanırım asıl amacı nefretin önüne geçmek.
I think the goal is to stop hating oneself.
Oradayken hırsızlığımın iyi bir amaç için kullanılabileceğini fark ettim.
While I was there, I learned that my thieving can be put to good use.
Evet ama amaç bizi içeride mi, yoksa insanları dışarıda tutmak mıydı, genç?
Yeah, but was it keeping people out or us in, chica?
Mitanni, ben hazır olmadan beni savaş alanına çekmek amacıyla oyunlar oynuyor.
The Mitanni play games, attempting to draw me out into battle before I'm ready.
Başka bir amacı olmadığını nereden biliyoruz diyorum.
I'm just saying, how do we know he's not working an angle?
Bu gezintinin amacı var mı Dr. Vose?
Is there a point to this excursion, Dr. Vose?
Yaptığım şeyin amacı annemin kalan hayatını sevdiği şeyler ile birlikte rahat ve huzurlu bir ortamda geçirmesi. Fotoğraf albümü ve masa oyunları gibi mesela.
The whole point of this is for my mom to live out the rest of her time here in a relaxed and peaceful environment surrounded by the things that she loves, like photo albums and board games.