Antika traduction Anglais
1,871 traduction parallèle
Nereden bulursun böyle antika isimleri?
Where did you get that name?
Hindistan dan gelen antika satıcı Yolculuğu finans etmekteydi
The antique seller coming from India was to finance the trip..
Bunların hepsi antika eşyalar.
This is all ancient stuff.
- Nasıl? - Epey antika...
- No, it's cute.
Bu antika yerden ve tüm korkulardan uzak bir yere götürüyor.
Far from here, from these anxieties and these fears.
Antika bir tekerlekli sandalye.
An antique wheelchair.
Bu bir antika.
This is an antique.
Durun tahmin edeyim, antika almaya mı geldiniz?
Let me guess. You guys are here antiquing?
O bebekler antika mı?
Hey, are those antique dolls?
Artık antika olmuş belgeleri unut.
FORGET ABOUT HANDING IN ANCIENT CUMENTS.
Sadece bir antika.
It's one antique.
Bu teknoloji en iyi deyişle antika.
This technology's antiquated at best.
! Bir dakika önce istasyonun antika olduğunu söylemiştiniz.
A minute ago you said the station was antiquated.
Geçmişten antika parçaları çalarak günümüze getiriyor ve karıyla satıyor.
He scavenges antique pieces from the past, brings them here, sells them for a profit.
Üç gün önce, Dr. Jabar Khalil... Konsey antika başkanı, ve ben... General Otel Yakima'da denizlerin merkezine gitti.
Three days ago, the doctor Jabar Khalil... president of the Council of Antiquities, and I... we went to the headquarters of the marines in the Hotel Palestine.
Küçük bir kasabada yaşıyorum Ve bir antika dükkanım var
I live in a small town, and I own an antique shop.
Küçük bir kasabada yaşıyorum bir antika dükkanım var
I live in a small town... I own an antique shop.
Ve bir antika dükkanım var
AND I OWN AN ANTIQUE SHOP.
Küçük bir kasabada yaşıyorum, ve bir antika dükkanım var.
I live in a small town... and I own antique shop.
Ben bir antika satıcısı, kulüpler ve ben, benim bir iş ortağı arıyorum Benoit Fournier.
I'm an antiquities dealer, and I'm looking for a business associate of mine, Benoit Fournier.
Ben bir antika satıcısı değilim.
I'm an antiques dealer.
Bir antika satıcısı, konum ve aradığınız Benoit Fournier için.
You're an antiquities dealer, and you're looking for Benoit Fournier.
I mümkün olması gerekmektedir bir şeyle suçlamak ve antika satın alma bir suç değildir.
I need to be able to charge him with something, and buying antiques isn't a crime.
Ralph antika araba kolleksiyonu yapardı.
Ralph collected antique cars.
Seymour evimin halıları değiştirilirken antika parfüm şişesi koleksiyonumu odana koymama izin verdiğin için çok minnettarım.
Well, Seymour, I certainly appreciate you letting me store my collection of antique cologne bottles in your office while they recarpet my condo.
Evliyim Küçük bir kasabada yaşıyorum ve bir antika dükkanım var
I'm married, I live in a small town, and I own an antique shop.
Evliyim Küçük bir kasabada yaşıyorum Ve bir antika dükkanım var
I'm married, I live in a small town, and I own an antique shop.
Antika yemek odası takımı.
" Vintage dinette set.
Noktaları çok iyi kullanmışsın. Ama yapma. Bunları antika baskı makinesinde basmadın ya.
Lovely font choice, lovely use of bullet points, but give me a break it's not like you made them on an antique printing press or something.
Sen çikolatalı kayısıları antika baskı makinesinde mi yaptın?
Did you make your chocolate-dipped apricots on an antique printing press?
Antika bir parça.
It is a museum piece.
Grandma Lois, torununa antika bir dikiş makinası vermeyi düşünmüştü.
Grandma Lois thought she was giving her granddaughter an antique sewing machine.
Benim antika olduğumu düşünüyor.
He thinks I'm an antique.
Onun en değerli antika revolverini ağzıma dayadım. Sonra da kapı çaldı.
I put one of his precious antique revolvers in my mouth, and then... there was a knock on the door.
Özellikle antika bir bıçakla işlenmiş bir cinayeti.
Specifically with an antique knife.
Biri antika bir bıçakla cinayet işleyince hemen bize mi geliyorsunuz?
Someone kills with an antique knife, and you immediately come to us?
Antika rafının üstünü de boyarım belki.
And... maybe something for the top of your curio shelf.
- Hangi antika raf?
What curio shelf?
Evliyim, Küçük bir kasabada yaşıyorum ve bir antika dükkanım var
I'M MARRIED, I LIVE IN A SMALL TOWN, AND I OWN AN ANTIQUE SHOP.
Parametreleri anladığın zaman çok antika bir sistem.
It's a pretty archaic system once the parameters are understood.
Şimdi ise bir antika.
Now, it's an antique.
Antika dükkânından aldım.
I found it at a vintage shop.
- Tabii çalışmıyor, antika bu.
- Of course not, it's an antique.
Eğer altın bir saatin varsa,... büyük babanın verdiği antika bir altın saatin varsa, onu bir grup çeteyle birlikte evde bırakır mıydın?
If you had a gold watch, an antique goldwatch that your grandfather gave you, would you leave it in your house with a bunch of thugs?
İronik, post modern diyebileceğimiz punk kız ve çılgın suratlar yapan antika rockçu.
... the kind of ironic, postmodern you know, punk girl and the ancient crazy-faces-making rocker.
O sadece biraz... antika biridir.
He's just a little... eccentric.
Oh, bir taksi, ne kadar antika.
Oh, a taxi. How quaint.
Antika, öldürülmüş köpek tasmaları.
Vintage murdered-dog collars.
Yunanistan'daki telefonlar antika.
Phones in Greece are archaic.
Bir kol saati, antika bir pipo ve ikinci baskı bir Conan Doyle.
I got a watch, a vintage LP, and a second edition Conan Doyle.
Dışarıda, meydanda antika araba şovu var!
OK, I...