Aunt traduction Anglais
15,370 traduction parallèle
Annalise, Helena halamın güvenirliğini sarsacak bir şey var mı diye sormuştu.
Annalise asked if we had anything to help discredit aunt Helena.
Irkçı Helena hala.
The racist. Aunt Helena.
Halamız tüm parasını Afrika asıllı bir hayır kurumuna bıraktı.
Our aunt willed all her money to a charity based in Africa.
Halanızın hayır kurumu doğum yaptığı yıl kurulmuş hayır kurumu ise Caymans'da bir hesaba bağlı belli ki çocuğa destek olmak için kullanmış. Çocuğunsa hem ailenizin hem annesinin cinayetinden çıkarı çok fazla.
Your aunt's charity was founded the same year she had a child, and that charity was linked to a bank account in the Caymans, which means she used it to support the child who had everything to gain from the murders
John amcamla Teri halam yarın sabah erkenden geliyor.
Uncle John and aunt Teri get in first thing tomorrow.
Cinayet derken ne demek istiyorsun? İnsanların dağ yoluna tırmanırken ölmesi sıradan bir şey.
The person who sent you the letter and called you here is my aunt.
Bu olurken destekçi bir eş olabileceğimi düşündüm ve Edie Teyze'nin Fransız nane likörü bu süreci kolaylaştırıyordu.
I decided this was happening, so I might as well be the supportive wife, a process made easier with a large tumbler of aunt Edie's crã ¨ me de menthe.
Ve Halam.
And my aunt.
Ofise giderken Halanı görmeye gidelim.
Let's see your aunt on the way to the office.
Sen de halanla Tamizh'e bir şey söyleme.
And you don't mention anything to Tamizh or your aunt.
Schmirna teyzemi hatırlattı.
Reminds me of my Aunt Schmirna.
Sanki daha zekiymiş gibi Ginny Teyzemi de hiç dinlemezdi.
She wouldn't even listen to Aunt Ginny who's, like, way smarter.
Annen Dana teyze için çiçek aldı.
Mommy got flowers for Aunt Dana.
Halan sana ihtiyaçları olduğunu düşünüyordu.
Come on, your aunt thought they needed you, okay?
Haftaya halamları ziyaret edebilirim.
I might go visit my aunt next week.
- Modesto'daki halan mı?
Mm. Your aunt in Modesto?
Gloria'nın merhum teyzesinin de fena bir sosu vardır.
You know who else makes a mean sauce is Gloria's dead aunt. - Oh.
Bunu sadece büyük teyzem Miranda yapabiliyordu. Ben de bir Peruluyla evlenmeyen en büyük kız olduğum için tarif bana geçti.
My great-aunt Miranda was the only one that could make it, and because I was the oldest girl that didn't marry a Peruvian, the recipe passed down to me.
Bir kez teyzemi yaparken gördüm, o da 8 yaşımdayken.
I saw my aunt make it once when I was 8 years old.
Hatırlıyorum da, küçükken teyzemin mutfağındaydım ve biz silah seslerini duymayalım diye yüksek sesle kişnişleri doğramaya başlamıştı.
I remember when I was a little girl in my aunt's kitchen, and she started chopping the cilantro really loud so that we couldn't hear the noise.
Aunt Lucile is always arguing with Buddy,
Aunt Lucile is always arguing with Buddy,
Benim teyzem de düşkünlerevi hemşiresiydi.
My aunt was a hospice nurse.
"Sözü Ana'ya bırakalım, sözü Mary Teyze'ye bırakalım, sözü papaza bırakalım!"
"Let's give it up for Ana! Let's give it up for Aunt Mary. Let's give it up for the priest!"
Vicky Hala, bunu konuşmuştuk.
Aunt Vicky, we have been through this.
- Vicky Hala, benden ne istiyorsun?
- Aunt Vicky, what do you want from me?
- Roberto Alcaino, bu Vicky teyzem.
- Roberto Alcaino, this is my Aunt Vicky.
Teyzen bana Tia Inez'imi hatırlattı, vahşi bir at.
Your aunt reminds me of my tía Inez, a wild horse,
Aileyi araştırmak, teyze hakkındaki şeyleri bulmak falan.
Studied the family, found out about the aunt.
Teyze demişken...
Speaking of aunt...
- Vicky teyzemin sınırları zorlayacağını düşündüm.
I thought my Aunt Vicky was a little over the top.
Phillips teyzeyi ziyaret etmeye gidiyoruz.
We're walking to Meryton to visit Aunt Phillips.
Zamanında gitmemiz çok önemli. Phillips teyzenin kekleri çok güzel oluyor doğrusu.
I was very keen to be on time because, apparently, Aunt Phillips'muffins are splendid, you see.
Afedersiniz, Jemima teyze.
Excuse me, aunt jemima.
Jemima teyze.
Aunt jemima.
Ben ve Sussie Hala'n sürekli onun belki de annemizi aldatıyor olduğunu düşünürdük.
Me and Aunt Sussie I always kinda thought he was maybe cheating on our mom.
Ben Sussie Hala'n.
Its aunt Sussie.
Babam ve babamın babası, ve benim garip teyze Chloe, Tüm Yumurtalar için aradık.
My father, and my father's father, and my weird Aunt Chloe, have all searched for the eggs.
Violet teyzenin doğum günü partisine gidiyor.
She's going to Aunt Violet's birthday party.
Annem ve babam öldüğünde, halamın yanına gittim.
When my parents were dead, I came to my aunt.
Camille'nin halasını gördük.
We've seen Camilles's aunt.
Halası izin vermezdi.
Your aunt does not want!
O zaman beni döven halamın yanına gönderirler.
Then I must go to my aunt, Which hits me.
Halasıyla konuşacağım.
I talk to her aunt.
Halasında kalıp kalmayacağına yargıç karar verecek.
The judge will decide, Whether her aunt may keep her.
Halanla yaşamak ister misin?
Would you like to go to your aunt?
Boston üzerinden Amherst'e gideceğiz ve Elizabeth halanda bir süre kalacağız.
We will go to Amherst, via Boston, and stay for a short while with Aunt Elizabeth.
Ama Elizabeth hala, sen ilahilerini seviyorsun.
But, Aunt Elizabeth, you love your hymn tunes.
Unutma, Elizabeth halamız Dickinson hanedanını tam 55 dörtlükle anmıştı.
Remember, Aunt Elizabeth has celebrated the Dickinson dynasty - in 55 stanzas.
Elizabeth hala!
Aunt Elizabeth!
Eminim bütün dörtlüklerin yeteneğin ile eşittir, hala.
I'm sure your verse is equal to your talent, Aunt.
Ama hala, bütün iyi iltifatlar şüphelidir.
Oh, but, Aunt, all the best compliments are dubious.