Bekliyor traduction Anglais
23,925 traduction parallèle
Senin evinde, amcık, seni bekliyor.
He's in your house, asshole, waiting for you.
Bokun kapıdaki kamyonda seni bekliyor.
Your shit's waiting for you at the gate.
Kadın bekliyor.
The lady's waiting.
Sen getirdin bizi buraya. Büyük ihtimal bizi bekliyor.
You brought us up here and she's probably waiting for us.
Biliyorsun büyük ihtimal bizi bekliyor.
You know that she's probably waiting for us.
Seni bekliyor olacak.
She's expecting you.
Jerry Collins, müşteriniz sizi showroom'da bekliyor.
Jerry Collins, your client is waiting in the showroom.
- Ne bekliyor?
What's he waiting for?
Bilgeler hâlâ cevabı bulmamızı bekliyor.
The elders still need us to find the answers.
Seni bekliyor muydu?
He expecting you?
Herkes bir sonuç bekliyor!
Hey! They're expecting results!
O yabancı eve gitmeni bekliyor.
That stranger is waiting for you to come home.
Bizi bekliyor, gitmemiz gerek.
_
Şiddete karşı duruşumu görmek için bekliyor.
Waiting to see how I'll face it... the violence.
- Bizi bekliyor.
- She's waiting for us.
Orada beni bekliyor ol yeter.
It'll only take one. Just be there to meet me.
Bu insanlar, tamam onların ilaç bekliyor?
These people are waiting for their medicine, okay?
Çalışmak inanç bekliyor Dinle Ya da ölü Dünya temiz yıkamak, için Gibi tehlike şimdi.
Listen, waiting for faith to work or for the dead to wash the world clean, like, the danger is now.
Patladıktan sonra, seni almak için çatıda bekliyor olacağız.
After it detonates, we'll be on the roof to pick you up.
Belleğimde bir yerlerde gerçekle birlikte öylece bekliyor.
Somewhere in my memory, he's there, waiting along with the truth.
Jüri beni bekliyor.
The jury's waiting.
Amerikan Konsolosluğu varışımızı bekliyor bizi sınır dışına götürecek bir helikopter ayarlıyorlar.
U.S. Embassy's awaiting our arrival, getting the chopper to take us over the border.
O halde, şehir keşfetmeniz için sizi bekliyor.
And otherwise, the city is yours to explore.
Benden tam olarak ne yapmamı bekliyor anlamıyorum.
I don't know exactly what he's expecting me to do.
Ayrıca her zaman beğendiğiniz sürprizler ve şiddet sizleri bekliyor.
And we'll have all those things that you have always enjoyed... Surprises and violence.
Dışarı çıkaramayız kapının başında basın bekliyor. Polis de çiftliğin her yanına memurlar diktiğini söyledi.
Well, we can't just drive it out because the press are by the gate at the top of the drive and the police said they were putting officers all round the farm.
Artık yüzlerce kız sizin eğlencenize katılmak için bekliyor.
Well, now there are hundreds of girls waiting to join the fun. Huh.
Marcus onun kıvama gelmesini bekliyor ve sonra başlayacağız.
Marcus is letting him stew for a moment, and then we'll begin.
Baban bekliyor.
Your father is waiting.
Ordum hazırda bekliyor.
My army stands ready.
Herkes bekliyor.
Everyone's waiting.
Herkes bekliyor.
Everyone's waitin'.
Jesse, seni çok daha büyük şeyler bekliyor burada olanlardan çok daha büyük şeyler.
Jesse, much bigger things are coming for you, much bigger things than this here.
Ama bazı pamuk tarlaları henüz ekim yapılmayı bekliyor.
But some cotton acres were yet to be planted.
Karar seni bekliyor.
Judgment is upon you.
Sana teşekkür etmek için bir sürü insan bekliyor.
There are a lot of people out there waiting to say thank you.
Daha ne kadar yalan dolanına insanların inanmasını bekliyor?
How many lies and deceits does she expect people to accept?
kısa süreleri bekliyor.
Wait a minute.
balmumu Görevlisi bar hattı raporunuzu bekliyor.
Guard Officer, the staff management awaits your report.
Violet'in kayınvalidesiyle tanışmayı dört gözle bekliyor musun?
You looking forward to meeting Violet's future mother-in-law?
Prensesiniz sizi bekliyor.
Your princess awaits.
"Arkadaşımı bekliyor gibi gözükmek için mesaj atıyormuş gibi yapıyorum."
_
Millet bekliyor.
There's folks waiting.
Aile ticari fırsatları geri çevirmemi bekliyor ama buna rağmen maaşımı da kesiyor.
The family expect me to turn down commercial opportunities, yet cuts off my allowance at the same time.
Norfolk Dükü bu görevi almayı bekliyor.
And the Duke of Norfolk will be expecting it to be him.
Buna bir katkıda bulunmak isteyenler ise dışarıda bekliyor.
Meanwhile, the people who have come to share in it are locked outside.
Bekliyor.
Waiting.
90'ların ortalarından beri bu lafı söylemek için bekliyor.
He's been waiting to get that off his chest since the mid -'90s.
Tüm şu kadınlara bak hepsi hamile kalmak için bekliyor sanki NBA All-Star haftasonu
Look at all these woman trying to get pregnant. It's like NBA All-Star Weekend.
- Bao Bao bizi otoparkta bekliyor, çabuk burayı terk edelim.
Bao Bao still waiting for us in the basement, get going.
Kız bekliyor.
She's waiting.