Bilemezsiniz traduction Anglais
1,272 traduction parallèle
Bu beni ne kadar mutlu etti bilemezsiniz.
You know, you don't know how good this makes me feel.
ve burda çalışanlar yanlış anlamasın ama şunu söylemek ne kadar güzel bilemezsiniz Şu andan itibaren "Artık kahve yapmak zorunda kalmayacağım."
And no offense to everybody who still works here but you have no idea how good it feels to say that as of this moment I will never have to make coffee again.
Bizim durumumuzda, yeniden ne zaman ikmal yapabileceğinizi, asla bilemezsiniz.
In our situation, we can never be sure when we'll be able to find a new supply.
Neelix'den özetlerde, hiçbir zaman ne bulacağınızı tam olarak bilemezsiniz.
You never know when you might be featured on A Briefing with Neelix.
Her zaman, birinin kaybolmasının ölmesinden daha kötü olduğunu düşünmüşümdür -... çünkü kaybolduğu zaman, ona ne olduğunu hiç bilemezsiniz.
I used to think... that missing was worse than dead because you never knew what happened.
Hiç bilemezsiniz ne getireceğini günün
And one never knows what will start
Kendi babanızın ölümünü araştırmadıkça bilemezsiniz.
Until you've investigated your own father's murder, you have no idea.
Bana ne kadar yardımcı olduğunuzu bilemezsiniz.
No idea... You have no idea.
Yani, bilemezsiniz değil mi?
I mean, you never know, right?
Ne kadar haklısınız bilemezsiniz Bay Süslü Masa.
You don't know how right you are, Mr Fancy-Desk.
- Asla bilemezsiniz.
- You never know.
Bunları bilemezsiniz.
You couldn't have known.
Ancak asla bilemezsiniz.
But you never know.
Yazdıklarınızın bana ne ifade ettiğini bilemezsiniz.
You have no idea what your work means to me.
Bir saniye sonra karşınıza ne çıkacağını bilemezsiniz.
You never know what hand you're gonna get dealt next.
"Ama kalbimin nasıl da küt küt attığını bilemezsiniz."
"but you can't know how my heart is thumping inside."
Bunu duyduğuma ne kadar sevindim bilemezsiniz.
You have no idea how glad I am to hear that.
- Bunu bilemezsiniz!
- You don't know that!
Bilemezsiniz ki.
Well, you guys don't know.
Bunu duymak ne kadar güzel bilemezsiniz.
You have no idea how nice it is to hear that.
Bu oyun suratını o kadar takınırsınız ki aynaya baktığınız zaman, hangi suratı tıraş ettiğinizi bilemezsiniz.
You wear your game face so much that when you look in the mirror, you're not sure which face you're shaving.
Bizim için... bunun ne anlama geldiğini bilemezsiniz, Kaptan.
You... can't imagine what this means to us, Captain.
Bağlantıdaki yeni aklın bizi nasıl güçlendirdiğini bilemezsiniz, kısa bir süre olmuş olmasına rağmen.
You have no idea how invigorating it was to have a new mind in the link, even if it was only for a short time.
Asla bilemezsiniz.
You never know.
Benim nasıl bir hiç olduğumu bilemezsiniz.
You can not imagine how I'm nobody.
Geçen akşam ne yaptığımı asla bilemezsiniz.
You'll never guess what I did last night.
Nereye gideceğinizi bilemezsiniz.
There's no telling where you'd come out.
Evet ama, o maskeyi önceden kimin kullandığını bilemezsiniz.
Yeah, but you never know who's been using that before.
Sonuçlarını bilemezsiniz.
They have uncertain outcomes.
Bazı sabahlar uyandığımda kendi kendime şöyle sorarım, "Bugün ölecek miyim?" Çünkü bunu asla bilemezsiniz.
Some mornings I wake up and ask myself, "Will I die today?" You never know when you'll go.
Açıkçası bir yabancı olarak guruba girdiğinizde bunun anlamını bilemezsiniz.
Obviously an outsider can't see what it means.
Bilemezsiniz.
You don't know.
- Son derece yalnız deyimi var ya ; bunun ne kadar doğru olduğunu bilemezsiniz.
That expression, "Ionely at the top," you have no idea how true that is.
Aynaya baktığımda bu ikisiyle karşılaşmanın ne demek olduğunu bilemezsiniz.
You don't know what it's like looking into the mirror and seeing these staring back.
Sağır olmanın nasıl bir şey olduğunu asla bilemezsiniz.
You can never know what it's like being deaf.
Sizi kanepede yakalayınca nasıl şaşırdık bilemezsiniz.
Imagine our surprise to find you two on the couch £ £
Hepimizin bu kararı desteklediğini bilmenizi isterim. Babanız benden ayrıldığı için bu kadar çok sevinmeniz beni de mutlu etti. - Ne kadar heyecanlandık bilemezsiniz.
Dad, I'd like you to know that everybody is 100 % behind this decision.
Ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz.
- I couldn't be happier. - That is wonderful.
Nasıl rahatladım bilemezsiniz.
What a relief.
- Tanrım. Ne oldu bilemezsiniz.
You guys have no idea.
Bunun ne olduğunu bilemezsiniz...
You don't know what this is...
Ne kadar süreceğini asla bilemezsiniz.
You never know how long you have.
Hayır, bilemezsiniz.
No, you don't.
Bilemezsiniz.
You wouldn't know.
Orada olmanın nasıl olduğunu bilemezsiniz.
No sleep! You don't know what it's like in there.
Siz kadınlar bunun nasıl olduğunu bilemezsiniz.
You women don't know what it's like.
Benim için ne kadar değerli olduğunu bilemezsiniz.
You look...
Bunun benim için ne demek olduğunu bilemezsiniz. Rüyamın gerçekleşmesi.
You don't know how much it means to me. lt's a dream come true.
Ama bütün Emmet Ray hikayelerinde nelerin uydurulduğunu bilemezsiniz. Ya da neyin abartıldığını ya da gerçek olduğunu.
But like all Emmet Ray stories... you never know what's made up, exaggerated, true.
Gölgede nelerin gizlendiğini asla bilemezsiniz.
[LAUGHING]
Bilemezsiniz.
- Cleurboids.
bilemem 161
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25