Bir canavar traduction Anglais
5,695 traduction parallèle
Bir holigan için bir takım elbise vererek bir canavar yarattım
I created a monster by giving a hooligan a suit.
Burada öldürülemeyecek hiç bir canavar yok, yüzleşilemeyecek bir ordu yok.
There is no beast that cannot be slain, no army that will not be faced.
Bina patlatmaya çalışan manyakları durdurdum. Bir canavarı korudum ve Cat'in yokluğunu idare ettim.
Stopping crazies from blowing up buildings, protecting a beast, covering for Cat.
Çünkü buraya senin bir sahtekar yoksa bir canavar mı olduğunu öğrenmeye geldim.
Because I came in here to figure out if you are just a fraud or if you are a monster.
Aşk serbest kalmaya çalışan bir canavar değildir de nedir?
What is love but a kind of creature waiting to be unbouns?
O kapı bir canavarı uzak tutabilir, değil mi?
That door could keep out a beast, wouldn't you say?
Kusurlu bir canavarın çektiği acıyı neden önemsesinler?
What care they for the suffering of malformed brutes?
Arkanda bir canavar var!
There's a monster behind you.
- Babam bir canavar avcısıydı.
My father was a monster hunter.
Ama ölümü bir canavarın elinden oldu.
But he was killed... by a monster.
Şu bücür bile büyüdüğünde kötü bir canavar olacak.
Even this little one will grow up to be an evil monster.
O bir canavar.
It's a monster.
Bir canavar avcısı daha canavarların tarafında...
Another monster hunter helps monsters.
Vasat, ikinci seviye bir canavar avcısıymışsın.
But you're just a mediocre level two monster hunter.
Bir canavarın gitmesine izin verdin.
You let a monster go.
Ben bir canavarım.
I'm a monster.
O bir canavar.
He is a monster.
Dev bir canavarın Amerika'nın tüm düşmanlarını temsil eden bir sandalyenin üstünde oturuşunu gösteren çatlak bir heykel işte.
It's this crazy statue of this giant monster sitting on a chair that represents all of America's enemies.
Artık asil erkek geyik o değil. Görünen o ki asıl temsil edecek olan bambaşka bir canavar. Ayrıca benim temsilimi de yanlış yapmışsın çünkü asla yapamayacağımı düşündüğün bir şey vardı.
He is the noble stag no longer, indeed an altogether different beast creeping through the cracks, and you have also failed in your representation of me because there is one thing you never thought me capable of...
Bin yıllık kan dâvalarının hakkından gelir, ayrıca evet bir canavarın başkasının büyük günahlarını af bile ettirebilir.
They overcome ancient feuds, and, yes, they are capable of allowing one monster to pardon the great sins of another.
Eğer bana karşı durmak istemeseydin onu kurtarabilirdin ancak başkalarının kanında boğulan biçare bir canavarın koruması altında bebek can verecek.
Had you the will to stand against me, you might have saved her, but because she was left under the protection of a wretch, a beast that basks in the blood of others, she will die.
Ne için, bir canavarı tanıdığın için mi?
Knowing a monster? Having baggage in your past?
Bir canavar olmadığını söylemiştin.
You claim you're not a monster.
Ve hepsinin üstünde, halka açılmak üzereyiz, ki kendi içinde o da bambaşka bir canavar.
And on top of it, we're about to go public, which is a whole nother monster - in itself.
Bayan Appleby tam bir canavar olduğunu söyledi.
Ms. Appleby said she was a terror.
Devasa, kaba bir canavar.
A great lumbering beast.
Nasıl bir canavar bu böyle!
What kind of monsters...
Bu adam bir canavar.
The man's a monster.
Afrika bloğuna liderlik eden bir canavar.
Who happens to run the African bloc.
Halkından çalamadığı zaman onları öldüren bir canavar. Zimbabwe'ye yardımı azaltma sebebim olan canavar.
Who happens to kill his people when he's not stealing from them, which is why I reduced aid to Zimbabwe.
İnsanlar onun bir canavar olduğunu söyler.
People say he's a monster.
İnsanlar bir canavar olarak doğduğunu söylüyorlar ama bence kötü davranıldı ve dayak yedi.
People say he was born a monster, but I think he was bullied and beaten into one.
Efendi'yi yenebilmek için kendimiz bir canavar haline dönüşmeden onun kadar soğukkanlı, acımasız ve vahşi olmalıyız.
In order to defeat the Master, we must be as cold and ruthless and savage as he is... and yet without becoming monsters ourselves.
Dean Winchester bir canavar.
Dean Winchester's a monster.
Şu parça Krampus parçası olsa bile bir yardımı dokunmayacak tamam mı? O canavar Duncan'ı aldı ve Duncan masumdu.
Even if this is that Krampus thing, none of this is gonna help, okay, that monster took Duncan and Duncan was innocent.
Bir adamla canavar arasında.
Between man and beast.
- "Canavar" göreceli bir kavram.
- "Monster" is a relative term.
Bilimin canavar yaratabildiği bir dünyada dışarıda daha ne kadar kötüleri olduğuna inanamazsın.
Help you do what? In a world where science can create beasts, you shouldn't be surprised to learn that there's a lot worse things out there.
Sana kalp atışlarını kontrol etmen için canavar güçlerini kullanmamanı hatırlatmak için bir hediye.
To remind you not to use your beast senses to check heartbeats. Ah.
Bir gün... bir gece... sana yarattığın canavarı göstereceğim.
One day... one night... I will show you the monster you have made.
Şimdiyse canavar diyarında bir iç savaş çıktı.
Now, there is a civil war in the monster world. The old Monster King was killed -. To totally cut off the old king's power, the new Monster King massacred the loyal former ministers.
Doğacak bebeği ele geçirebilirseniz canavar diyarı kaosa sürüklenecek ve hepsi dört bir yana dağılacak.
If one of you.. -... can grab that expected baby monster king, the monster world will be in chaos... and monsters will flee all over -.
Bazı denizcileri ikna ettim ve küçük canavarımızı bir kutuya koydurup en ama en derine attırdım.
Well, I persuaded some rather dedicated longshoremen to release our little monster in a box to the deepest, darkest depths of I don't give a damn.
Deniz Canavarı geliyor, tadı küçük çocuklara benzeyen bir şeyler yemek istiyor!
Here comes Mr. Sea Monster, and he's hungry for something that tastes like little children!
Canavar gibi bir avukatım var.
I have an amazing lawyer.
O ruh adam artık yaşlı Bill'in fişini çekip bir sonraki parti canavarına geçecek.
That little soul man's ready to power old Bill down and move on to the next party monster.
Jenny'ye burada olanlar bir daha asla olmayacak ama ne sen ne de ben, hiç kimse şu canavar Randall'ın karşısında tek başına dayanamaz.
What happened here with Jenny never will again. But no man can stand up to that monster Randall alone, not you, not me.
Şerifin Departmanına... "canavarımsı köpek-insan bir çocuk"
A dozen calls to the Sheriff's Department about a "monstrous dog-boy"
O'Malley, onun aptal çocuğa bar sattı Kim, bir fast-food Funland kiddie canavar çevirdi Bu yüzden ı geri aldım bu haline değişti.
O'Malley sold the bar to his idiot kid, who turned it into a fast-food fun-land kiddie monstrosity, so I bought it back, changed it into this.
Tam beyaz balinayı öldürdüğümü ve McKinley Lisesi Glee Kulübü olarak bilinen sağır, panseksüel deniz canavarını yok ettiğimi düşünürken tek bir iğrenç karışımla ulusumuzun büyük müzik mirasını yok etmek için geri döndüler.
Just when I thought. I had finally killed my white whale, vanquished the tone-deaf pansexual Leviathan that is the McKinley High Glee Club, it returns... to defile the great musical heritage of this nation one execrable mashup at a time.
Aslında o bir yalancı. Canavar ve soyu bozuğun teki.
Actually, he's a liar, a beast and a degenerate.
canavar 180
canavarlar 72
canavar mı 20
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çeşit 91
canavarlar 72
canavar mı 20
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir çift 25
bir cinayet 23
bir ceset 19
bir çeşit 91