English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Biri hariç

Biri hariç traduction Anglais

423 traduction parallèle
"Hepsi... eşimin davet ettiği biri hariç... "... psikanalist Dr. Mabuse.
" All - - except one, whom my wife had invited - -the psychoanalyst Dr. Mabuse.
Biri hariç tüm o köylü ailesi Evremonde'ların gaddarlığı ve eziyeti sonucu öldü.
All that peasant family but one died through the cruelty and oppression of the Evremondes.
Biri hariç hepsi.
All but one, a sister.
Biri hariç her yeri terk edecekler.
They will give all up but one place.
Biri hariç hepsi, Peder.
All but one, Father.
Biri hariç hepsinin.
All except one.
Biri hariç hepsinin.
All, that is, except one.
Kartına baktığımda biri hariç bütün çeşitleri topladığını gördüm.
I checked his index and found that he had every variety except one.
- Biri hariç.
- Except one.
Biri hariç hepsi anne.
All except one, Mama.
Neyse ki herkes kurtulmuştu -... biri hariç.
Though, fortunately, all hands were saved, save one.
Winchester'lı insanlar bu silahları üretirken on veya yirmi bin silahtan biri hariç hepsi kusursuz olur.
It seems when the Winchester people are turning out these here guns, every so often, maybe one gun out of every ten or twenty thousand, well, it comes out just perfect!
Biri hariç bütün bülbüller şakıyormuş.
The birds were all singing, all but one.
Cinayet saatinde her birinin yeri belli. Biri hariç.
Each could account for his movements at the time of the murder, each except one.
- Biri hariç hepsini.
- All but one.
- Evet, her nedeniniz var, ama biri hariç. – O neymiş?
Yes, you have every reason, except one. - What's that?
Biri hariç.
Except one.
Bu ülkedeki bütün kapılar yüzüne kapalı. Biri hariç - hapishane.
All doors in this country are closed to you except one - prison.
Biri hariç hepsi yaşayacak.
Everybody is going to live, except one of them.
1880 yılının başında, biri hariç dağınık Apaçi gruplarının hepsi teslim olmaya mecbur edildi.
By the year 1880, all but one of the scattered bands of the Apache nation had been forced to surrender.
Biri hariç, bütün kurşunları çıkarttım.
I have removed all of the bullets, except one.
Biri hariç, tüm yolcularla gizli bir adadaki sığınağa götürülmüşlerdir.
Taken to some secret island hideaway with every soul aboard, save one.
Biri hariç hiçbirini tutmadı.
He never kept them, except once.
Biri hariç.
One isn't.
Biri hariç hepsi boğuldu.
They're all drowned, all but one of them.
Biri hariç tüm arabalara takılmayı başarmıştım.
I had already played urchin in all cars, but one.
Biri hariç.
EXCEPT... ONE.
Biri hariç!
Except one!
Hepsi... Biri hariç!
All except one!
Şimdiye kadar buralarda gördüğüm her şey, biri hariç müzayede eserlerine benziyor.
All I've seen around here so far looks like a rummage sale of artifacts. With one exception.
- Biri hariç iyi anlaşıyoruz.
- Fine, except for one brat.
Biri hariç tüm ana kapılar kapalı.
All the main doors are closed except one.
Hayr, Missouri'de biri hariç.
None we know of, except in Missouri.
Tüm ekip... Bütün oyuncular, biri hariç... para bile almadan fevkalade performanslar sergilediler...
The entire cast... all the performers, except one... acting away like crazy for us without getting paid for it...
İlk çarpışmadan sonra, biri hariç tüm uçaklar geri döndü.
After the first encounter, all but one of the American planes returned.
Biri hariç.
All except one.
Kruvazörlerdeki keşif uçaklarının, biri hariç, hepsi havada.
All our cruisers'scout planes are in the air, except one.
Duydum ki biri hariç kimse oraya giremezmiş
I hear that none can enter it except one
Biz, burada, sadece bilinen kolonilerin temsilcileri olarak toplandık. Biri hariç.
Those of us here assembled now represent the only known surviving colonies.
Ama üremek söz konusu olduğunda kendisini biri hariç diğer bütün memelilerden ayıran bir şey yapar.
But when it comes to breed, it does something that separates it from all other mammals except one.
Hepimizin hayatı bağışlandı, biri hariç.
All our lives are spared except one.
Biri hariç, Peder.
Except one, Father.
Haggard hepsini ele geçirmiş. Su gelip gittikçe onların sürüklenişini zevkle izliyor. Biri hariç.
Haggard has them all now, drifting in and out on the tide for his delight, all but one.
Yani, biri hariç önündeki her adamı geçene kadar devam etti.
I mean, he kept going until he passed every man but one.
Evet, biri hariç.
Yeah, except one.
Ve sonunda son iki element hariç herşey tonlarca cevherden ayrıştırılmış şekilde devam ediyordu. Biri baryum ve diğeri kalpten inandıkları kendi elementleri kıymetli, büyülü radyum'du.
And so the work went on until presently everything had been removed from the tons of ore except two final elements one was barium and the other which they had began to think of it in their heart as their own element
Kötü biri değilim Eben, düşmanıma karşı hariç.
I am not bad, Eben, except against an enemy.
- Biri hariç.
- Of course not.
Bayan Cassady, sizinle konuşmak... Victor " un gösterisi hariç gecenin en parlak anlarından biri olabilir.
Miss Cassady, excluding Victor's performance mingling with you may turn out to be the highlight of the evening.
Her on bin Güney Afrikalı beyazdan polisler hariç biri bile bunu yapmamıştır zaten.
Except for the police, I don't think one white South African in 10,000 has.
Ama park yeri boştu... güneş gözlüğü takmış milyonlarca kertenkele hariç... ve onlardan biri Barbara Walters gibi görünüyordu.
But the parking lot was empty... except for millions of lizards wearing dark glasses... and one of them looked like Barbara Walters.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]