Birlikte traduction Anglais
119,426 traduction parallèle
Açarsınız, birlikte oturup yersiniz.
You open it up, sit down together, and eat.
Ailemle birlikte mutlu olmak istiyorum. Kendi lokantamı açıp hayatımı düzene sokmak istiyorum.
I want to be happy, with my family and open my own restaurant, and organize myself.
Ama onunla birlikte durdurulamaz olursun.
I thought Kevin's nonchalance was very impressive. Mm.
Bunları Foley'nin partisinde seninle birlikte içmeyi umuyordum. Ben davetiyemi aldım ama sen listeye alınmamışsın.
I was hoping to smoke them with you at Foley's party, but while I've received my invitation, you were left off the list.
Muhtemelen gemiyle birlikte batmalıyım. Bu lanet çadır, serbest fonlar ve diğer her şeyle birlikte.
I should probably just go down with the whole ship, this fucking tent, hedge funds, all of it.
Önemli vesileleri kutlamazsak zamanla birlikte geçer gideriz.
You know, if we don't mark the milestones, we're just passing with the time.
Kasadan 40 bin dolar almış. Burada da çocuklarla birlikte hafif bir bavulla evden çıkıyor.
She took four 10k bricks out of the vault, and we have her here with the boys walking out of the house with light luggage.
Kahvelerimizi birlikte içmeye ne dersin?
Why don't we go drink our coffees together?
Lara sabah çocuklarla birlikte evden ayrıldı.
Lara took off this morning with the boys.
Eskiden içtiğimiz dandik içkileri düşündüm de. Birlikte olmak bizi sarhoş ettiği için umurumuzda değildi tabii.
And I was thinking about all that rail shit we used to drink, but we were already drunk from being with each other, so we didn't care.
Benimle birlikte gibi görünüyorsun.
Looks like you're with me.
"Kendi yolundan git... ekmeğini Joy ile birlikte ye ve şarabını neşeli kalbinle iç zaten Tanrı işlerini çoktan kabul etti."
"Go your way... eat your bread with Joy and drink your wine with a merry heart... for God has already accepted your works."
Sonları birlikte oldu.
They were together to the end.
Toplum birlikte çalışır.
Community works together.
Belki de şeytan, beni seninle birlikte burada istiyordur.
Maybe it was the devil that wants me down here with you.
Kurucu Babalar'dan onunla birlikte Vernon kaldı sadece.
Vernon's the only other Founding Father left.
Onunla birlikte gitmemen iyi olmuş.
It's just good you didn't take off after her.
Evet dedi ama çiftlik mallarıyla birlikte değil.
Yeah, he said they could leave, not with ranch property.
"Sevdiğinle birlikte olamazsın... birlikte olduğunu sevemezsin".
"Can't be with the one you love, love the one you're with"?
Dün gece ben bizim evdeydim. Annem ve Alicia ile birlikte.
Last night I was at the bunkhouse with my mom and Alicia.
Burayı birlikte inşa ettiniz.
You built this place together.
Burada birlikte kalırsak, yaşarız.
If we stay here together, we live.
Ailesiyle birlikte öldü.
He died with his family.
Karısı ve kızıyla birlikte.
His wife, his daughter.
Taqa seninle birlikte bir grup gönderecek.
Taqa will send a scout with you.
Kızımı onlarla birlikte bıraktığını biliyor muydun?
Did you know he left my daughter behind
Sen, ben, Nick, birkaç adamınla birlikte... aralarına sızıp onu geri getireceğiz.
You, me, nick, a few of your guys, We slip in, we bring her back.
Alicia ve benimle birlikte kalabilirsin.
You can stay with alicia and me.
Galiba yakında tekrar birlikte olacağız.
I think we will soon be together again.
Birlikte atlatabiliriz bunları.
We can deal with it together.
Birlikte yas tuttuk.
We mourned together.
- Bu yeni denge sayesinde artık el ele verip, birlikte çalışarak hepimiz için yeni ve daha iyi bir toplum yaratabileceğiz.
- This new equilibrium means that we are now able to join hands and work together to create a new and more - just society for us all.
Artı arkadaşlarımla birlikte keyfini çıkaracağımız akşam yemeğinin faturasını da sana göndereceğim.
And I'm gonna send you the bill for that dinner me and my friends are gonna enjoy.
Ama maalesef Celina ve bebeği ölmek üzereler. Figgis'in kiraladığı şu hemşirelerle birlikte.
But unfortunately, Celina and the baby are about to die along with those nurses that Figgis has hired.
Birlikte iyi iş çıkarıyoruz, değil mi?
Look, we work good together, right?
New Hampshire'le birlikte kaç oldu?
With New Hampshire, it's what?
Aidan, bak, geri dönersen bunu birlikte çözeriz.
Okay, Aidan, you know, just... come back here, and we will figure this out together.
Birlikte kalın.
Come on, come on!
Kardeşi ve donanmasıyla birlikte.
And his brother and with the fleet.
Saksonlarla çok uzun zamandır birlikte yaşıyorsun!
You've been living with Saxons for too long!
Sen birlikte, asla yer almayacaksın Adam olarak bağlı ve onun eşi.
You are together, never to part, bound as man and his wife.
- Kutlamalar yapıldıktan sonra, Siz, Aethelred ile birlikte Lunden'e gideceksiniz.
- Once the celebrations are done, you, together with Aethelred, shall travel to Lunden.
Burada bir süre kaldı, Ben oğlanken Korkusuzlar Kontu Ragnar'la birlikte.
I stayed here for a time, with Earl Ragnar the Fearless, when I was a boy.
Sigefrid başını kaldırın ve onunla birlikte yapın.
Sigefrid, take his head and be done with it.
Sizinle birlikte olduğu kişi kimdi?
Who is it that you've been with?
Birlikte, aşağı iniş yapacağız, Mercia ve Wessex orduları ile buluşmak, Kampı Lunden'den kısa bir mesafe yap.
Together, we will travel downriver, meet with the armies of Mercia and Wessex, make camp a short distance from Lunden.
Benim olanı geri kazanmak için emrindeki her erkeğe birlikte gideceğim.
I will go with every man at my disposal, to reclaim what is mine.
Sanırım birlikte yürümeliyiz.
Think we should walk together.
- Birlikte çalışabiliriz.
We need to work together.
Hiç birlikte oturmazdık.
We never sat around the table back then.
- Benimle birlikte olmaya çalıştı.
He tried to force himself on me.