English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bug

Bug traduction Anglais

5,958 traduction parallèle
Serbinti.
- Bug... out.
- Serpinti.
- Bug-out.
Bu hayatta kendi hakkını savunmak zorundasın Böceğim.
You've got to speak up for yourself in this life, June Bug.
Herkes güneş gözlüğünü ve böcek ilacını aldı mı?
Everybody have their sunscreen and bug spray?
Telefonunu, evini dinlemeye al.
Bug her phone, her apartment.
Arkadaşına gidecekti ama çocuk son anda caymış. Hasta mı ne olmuş.
He was going to a friend's, only they cried off at the last minute, cos he's got a bug, his friend has, so...
Evet, ya da Stevie Wonder'ın saçında yürüyen bir böcek gibi.
Yeah, or like a bug walkin'through Stevie Wonder's hair.
Onu ne rahatsız eder biliyor musun?
You know what's really gonna bug her?
Eğer ondan etkileniyorsan, içeride olmaman gerekiyor.
You know, if you're getting a bug, you shouldn't be in there.
Böceklerin oraya gitmiyoruz, haberiniz olsun.
We're not going in the bug place, just in case.
Eşleştirme algoritmamızda hata var.
Our matching algorithm has a bug in it.
- Böcek, ha?
- Bug, huh?
Söylesene Böcek, bu çadırın sahibini tanıyor musun?
Tell me, Bug, do you know the girl whose tent this is?
Baksana, Böcek.
Hey, Bug.
Böcek'in söylediklerinden farklı bir şey öğrenemedik.
I mean, we don't know much more about her beyond what Bug told us.
LVU'daki polisler bana pek bulaşmaz.
Cops at I.V.U don't Bug me.
Bu, Böcek.
That's Bug.
- Böcek kimdi?
Wait. Who's Bug, again?
Ama Thad avukat istedi yani elimizde bir tek Böcek var.
But Thad's lawyer up, so that leaves us with Bug.
Böcek de diğer kamp sakinleri de gitmişti.
Bug was gone and so was the rest of the camp.
Böcek onunla iletişim kurduğunda televizyona alıcı çıktığını eğer diğerlerini atlatıp gelirse parayı bölüşebileceklerini söylesin.
If Bug gets in touch with him, he should tell her that he's got a buyer for the TV and that he'll split the money with her if she gives up the slip.
Böcek onu aramış, dükkana geliyormuş.
He said Bug called. She's coming in.
Böcek'ten bahsediyorum, salak. Şuraya bak.
I'm talking about Bug, you idiot.
Sanchez, Böcek görüş alanımızda.
Sanchez, we've got eyes on Bug.
Sadece birkaç soru soracağız, Böcek.
We just want to ask you some questions, Bug.
Böcek'i bir kez omzundan vurmuş, diğer kurşunlar kaburgasını sıyırmış.
He hit Bug once in the shoulder and then grazed her ribs.
- Hastane Böcek'i taburcu etti mi?
Has the hospital released Bug yet?
Acil servistekiler yaralarını dikip benim arabaya atıverdi.
E.R. was only too happy to sew her up and dump little Bug in my car.
Böcek'in parmak izinden bir eşleşme bulduk.
I got a hit on Bug's thumb print.
Böcek bunu Alice'in çadırından almış olmalı.
No. Bug must've taken that from Alice's tent.
Böcek'e sıktığın mermilerle silahı eşleştireceğiz.
And we will match it up with the bullets you put in Bug.
Tabii Böcek'i öldürmek istemediysen işler değişir.
Unless... unless you didn't mean to kill Bug.
Eğer niyetin polise ateş edip onları korkutmaksa ve Böcek'i kazayla vurduysan bu cinayet sayılmaz.
Unless you... you were shooting at the police to scare us off a-and you hit Bug by accident. That is not a murder.
Tek sorun sadece bir ölü var ve Böcek Alice'in nasıl öldüğünü anlatmıyor.
Except there are two people dead, and Bug's statement doesn't include how Alice died.
Böcek'in cinayetinden paçayı kurtarmana yardım ettik.
Now, we gave you a way out of Bug's murder.
Böcek bize Alice'le akraba olduğunuzu söyledi.
You know, Bug told us that you and Alice were related.
Dostum, Böcek kıskanç karının tekiydi.
Man, Bug was the Freakin'jealous type.
Soygunu ve Böcek'i vurmasını da hesaba katarak avukatı ağırlaştırılmış müebbet ve idam cezası arasında seçim yapsın.
Throw in the shooting of Bug and the robbery, and his public defender can choose between life without parole or the death penalty.
İğrenç bir hamamböceği görsen ona böcek ilacı sıkarsın ve sırtüstü ölmesini izlersin.
If you saw a disgusting cockroach, you sprayed it with bug spray, and now it's on its back just slowly dying.
Ben hedefi ıskaladım diye insanlar öldü bug- -
People died today because I misread the time.
Woodford'ın gizli mekânına nasıl dinleme cihazı girdiği konusunda bir fikrin var mı?
Any idea how a bug got into one of Woodford's hideouts?
Dinleme cihazı yerleştirdin ama Woodford için değil.
You planted that bug but not for Woodford.
Dinleme cihazın sayesinde Woodford artık Neal'dan başkasına güvenmiyor.
Thanks to your bug, Woodford trusts Neal and no one else.
Tamam, demek ki Woodford'ın gizli mekânına dinleme cihazı yerleştirdim çeteye katılmadan önce.
Okay, so I placed a bug in a secret hideout before I was a member.
Görünüşe bakılırsa karın ağrısı olduğunu söyleyen Tommy dışında herkes gelmişti.
All of her friends seemed to make it. Well, except for Tommy, who claimed to have a stomach bug.
Bir böcek için onu rahatsız edersek ne kadar delirir düşünsene.
Think how mad he'll be if we bug him about a bug.
Bu canavarın bizi birbirimize düşürdüğünü görmüyor musunuz?
Ah, can't you see this bug has turned us against each other?
Galiba o uçuşu anladı.
Apparently he caught a bug on the flight.
Birlikte çıkmalarına bozulmuyor musun?
It doesn't bug you when they go out on dates?
Serpinti.
- Bug-out.
- Böcek.
- Bug.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]