Cesaret edemem traduction Anglais
155 traduction parallèle
Et olmadan, eve dönmeye cesaret edemem.
I don't dare return home without meat.
Sana bir daha dokunmaya cesaret edemem...
I daren't even touch you ever again...
Bir dahaki sefere geldiğinde karım bunu duymasın. - Tekrar gelmeye cesaret edemem.
The next time you come, not a word of this to my wife.
Böyle bir şeyi düşünmeye bile cesaret edemem.
I daren't even think of such a thing.
Harcamaya cesaret edemem fakat, bir yere de atamam.
I wouldn't dare spend it, but I won't throw it away either.
Onu bir daha görmeye asla cesaret edemem.
- I won't dare see her again. - Get some sleep.
- Bunu ummaya cesaret edemem.
- I dare to hope so.
Elimin kaymasına cesaret edemem.
I don't dare slip.
Bunu düşündüm, ama beklemeye cesaret edemem.
I've been thinking of that, but I daren't wait.
Eve gitmeye cesaret edemem.
I don't dare go home.
Çar'ıma karşı çıkmaya cesaret edemem ama ayak izlerini de takip edemem.
I don't dare go against my Tsar, but I can't follow in his footsteps.
Cesaret edemem...
I dare not.
Bunu şu an yapmazsam bir daha asla cesaret edemem.
If I don't do it now, I'll never dare.
Yapamam, cesaret edemem, benim sevgili tatlı kızım.
I can't, and I daren't, my dear little girl.
- Ben şimdi içeri girmeye cesaret edemem.
- I wouldn't dare go in there right now.
Majeste, tahmin yürütmeye bile cesaret edemem.
Your Majesty, I couldn't even venture a guess.
Cesaret edemem, Bayan Leiningen.
Wouldn't dare, Mrs. Leiningen.
Bunu takmaya asla cesaret edemem.
I'll never dare wear it.
Saf ve suçsuz oluşunun beni kurtarabileceğini biliyorum... fakat seni trajik bir kaderin içine sokmaya cesaret edemem.
I know that your purity and innocence could save me... but I don't dare involve you in a tragic destiny.
Cesaret edemem.
I couldn't afford to.
Evden dışarı çıkmaya bile cesaret edemem.
I don't even dare leave the house.
Tekrar bir şey söylemeğe cesaret edemem.
I haven't the courage to say anything ever again.
Düşmanına mağlup olduğun için böylesi cezalandırılman böyle bir şeye ben bile cesaret edemem.
To punish you so for losing to an enemy... Even I do not dare such a thing.
- Hayır, söylemeye bile cesaret edemem.
No, I daren't even tell you.
Cesaret edemem.
I wouldn't dare.
Başka bir mucize için dua etmeye cesaret edemem, bugün değil.
I wouldn't dare pray for any more miracles, not in one day.
Cesaret edemem.
I don't dare.
Favorinizi koparmaya cesaret edemem.
Ay, I dare not snatch your favorite
Buna cesaret edemem...
No way could I...
Doğru olabilir, fakat yine de bu şeye çan demeye cesaret edemem.
That may be true, but I wouldn't venture to call that thing a bell.
Cesaret edemem, Peder.
I dare not, sir.
Daha fazla burada kalmaya cesaret edemem.
I dare no longer stay.
Daha kalmaya cesaret edemem.
I dare no longer stay!
Daha kalmaya cesaret edemem!
I dare no longer stay!
- Cesaret edemem. - Ne demek istiyorsun?
I don't dare.
Bilirsin seninle münakaşa etmeye cesaret edemem sevgili kardeşim.
You know I would not dare to disagree with you, dear sister.
- Ben buna asla cesaret edemem.
I'd never dare!
- Buna cesaret edemem.
- l don't dare. Come.
- Buna cesaret edemem.
- l don't dare.
Herkes bakarken cesaret edemem.
I didn't dare with everyone staring.
- Buna cesaret edemem.
- I don ´ tt dare.
Onu öldüremem, buna cesaret edemem.
I couldn't kill him. I couldn't go through with it
Buna cesaret edemem, efendim.
I wouldn't dare.
Mantiktan hoslandigin sürece tartismaya cesaret edemem.
I didn't dare suggest it, since you like logic.
Bunu giymeye cesaret edemem.
I'm far too modest for such a display.
Ona bunu söylemeye cesaret edemem.
I do not dare to tell her that.
Sana asla böyle bir rol teklif etmeye cesaret edemem.
I'd never have dared offer you something like that
Cesaret edemem.
Why not? I daren't.
- Cesaret edemem.
- Why not?
- Size şaka yapmaya cesaret edemem.
- I wouldn't dare.
Buna, asla cesaret edemem.
I'd never dare.