Connell traduction Anglais
668 traduction parallèle
Sizleri sadece bir an görebilmek için O'Connell Caddesi'nden geçtim.
I'd have walked down the middle of O'Connell Street just to get a glimpse of the two of you.
Benim adım da Dave Connell.
And my name is Dave Connell.
Bu tüylü yaramaz olsa olsa... eşimin küçük erkek kardeşi Marcus V. O'Connell'a benzer.
If this hairy heathen resembles anybody... it's me wife's second brother Marcus V. O'Connell.
Son bir sorum daha var, Bayan Connell. Biraz tuhaf gelebilir.
Now this last question is a little irregular, Miss Connell.
- Bayan Connell, yemek hazır.
- Miss Connell, it's dinner.
- Bayan Connell?
- Miss Connell?
Öyle görünüyor ki akşam yemeğinde başbaşayız.
It seems we're dining by ourselves, Miss Connell.
Bu benim sandalyem. Bu da güzel hanımefendi Connell'in.
That's my chair, and this is Miss Connell, who is beautiful.
- İyi geceler, Bayan Connell.
- Good night, Miss Connell.
Size söylemiştim, Bayan Connell. Burası hüzünlü bir yer.
I've told you, Miss Connell, this is a sad place.
Keşke onu görebilseydiniz, Bayan Connell.
If you'd only seen her, Miss Connell.
Kulede size bu kadar ürkütücü gelen şey nedir, Bayan Connell?
And what's so alarming about the tower, Miss Connell?
Şunu unutmayın, Bayan Connell. Adadaki bazı cahil halk sizi yerel efsanelere inandırmaya başladığında hurafelerin ne kadar bulaşıcı olduğunu anlayacaksınız.
Please remember that, Miss Connell... particularly when some of the foolish people on the island... start regaling you with local legends.
Burada olmanıza ne kadar sevindiğimi anlatamam.
I can't tell you how glad I am to have you here, Miss Connell.
Halletmemiz gereken çok daha ciddi sorunlarımız var, Bayan Connell.
But we have a more serious problem to deal with, Miss Connell.
Siz kendinizi güzel olarak görüyor musunuz, Bayan Connell?
Tell me, Miss Connell, do you consider yourself pretty?
Demek öyle söyledi. O da iyi bir çocuktur, Bayan Connell. Çok iyidir.
He's a nice boy, too, Miss Connell... a very nice boy.
O hep orada durur, Bayan Connell
It's always stood there, Miss Connell.
Bayan Connell, sizinle karım için anlaştık, kardeşim için değil.
Miss Connell, I engaged you to take care of my wife, not my brother.
Ne yapıyorsun? Bayan Connell'i etkilemeye mi çalışıyorsun?
What are you trying to do, impress Miss Connell?
Bayan Connell, Clement yemeği odanıza getirse daha iyi olacak sanırım.
Miss Connell... I think it will be better if I had Clement bring the rest of your dinner to your room.
Şok insülin tedavisi, radikal bir yöntemdir. Bayan Connell de tedaviyi önerdiğinde bu konuya dikkat çekmişti.
Insulin shock treatment is an extreme measure, Paul... as Miss Connell pointed out when she suggested it to me, but...
Nerelerdeydiniz, Bayan Connell?
Where have you been, Miss Connell?
Bill Rutherford, Harry Shoenstein, Hank O'Connell.
Bill Rutherford, Harry Shoenstein, Hank O'Connell.
Yüzbaşı Byers, Yüzbaşı Connell,
Captain Byers, Captain Connell,
Benim adım Randall Simpson O'Connell.
My name is Randall Simpson O'Connell.
- Connell Electronics'teyim.
I'm with Connell Electronics.
Her şeyden önce Peder John O'Connell'un editörlüğünde yayına hazırlanmıştır.
Uh, I want to mention, first of all, this is edited by Father John O'Connell.
- Helen O'Connell.
- Helen O'Connell. Come on.
Mary O'Connell, birlikte olduğunuz sarışın kız.
Mary O'Connell, that little blonde you paid for.
Bu Emniyet Müdürü, O'Connell.
This is commissioner O'Connell.
Shelly Connell'e söyle bunu.
Tell that to Shelly Connell.
Benim adım Yüzbaşı O'Connell ve özel güvenlik dünyasına hoş geldiniz diyorum.
My name is Captain O'Connell and I welcome you to the world of private security.
Sonra bir gece soyuldu ve O'Connell yok yere bize öfkelendi.
Then one night, the place got robbed and O'Connell, he got all mad at us for no reason.
O'Connell beni aradı, hepinizi yemeğe göndertti.
O'Connell he phoned me, man, told me to send y'all to lunch.
- O'Connell bile bilmiyor.
- Even O'Connell doesn't know.
O'Connell'ı görmüyorum.
I don't see O'Connell.
O'Connell'ı gördüm.
I just saw O'Connell.
Ama Yüzbaşı O'Connell berbat etmeyin dedi.
But Captain O'Connell told us not to screw up.
O'Connell Köprüsü'nü geçerken beyaz bir atın görüldüğünü söylerler.
They say you never pass O'Connell Bridge without seeing a white horse.
Maggie O'Connell biraz önce Ana Caddeden biraz hızlıca geçti.
Maggie O'Connell just drove down Main Street too fast.
Nihayet O'Connell.
Finally, O'Connell.
Boswell'de bir pist var mı O'Connell?
Is there an airstrip in Boswell, O'Connell?
- Sakin ol O'Connell.
- Relax, O'Connell.
Kusura bakma O'Connell ama paranoya mantıksız ve tedirgin hareketleri ima eder.
Oh, excuse me, O'Connell, but, uh, "paranoia" implies an irrational, highly-agitated state.
Bak, O'ConneII...
Look, O'Connell...
- Hey, bak, O'Connell...
- Hey, look, O'Connell...
Bak, O'Connell...
- You don't care about her.
Maggie, Holling'in gelmemesi Dr Fleischman'ın suçu değil.
Look, O'Connell... Maggie, it's not Dr Fleischman's fault Holling didn't come.
- Ben Maggie O'Connell.
- I'm Maggie O'Connell.
Maggie O'Connell değil, yani onu kıskanman için bir sebep yok.
Not Maggie O'Connell, so there is no reason to be jealous of her.