Da bulundum traduction Anglais
192 traduction parallèle
.. ve Londra'da bulundum.
and Montreal and London.
Boston'da bulundum.
Mm-hmm. I was in Boston.
Sanırım bugün önemli bir katkıda bulundum.
Well, I think I've made a substantial contribution today.
- Para toplandı ve ben de $ 16.47 katkıda bulundum.
- A hat was passed, and I contributed $ 16.47.
Bu şekilde, ne katkıda bulundum?
This way, what have I contributed?
Doğrusu, kızların tamamen çirkin olduğu kasabalarda da bulundum.
As a matter of fact, I've been in some towns where they were downright ugly.
- Elbette, Tetaragua'da bulundum.
Absolutely, I was in Tetaragua.
Liverpool'da onların Anıt Tiyatrosu'nda bulundum.
I've been to their Memorial Theatre in Liverpool.
Avustralya, İsviçre, Fransa ve Belçika'da bulundum.
I've been to Australia, Switzerland, France, Belgium...
Ben Londra'da bulundum.
I've been to London.
Philadelphia'da bulundum ama, eminim bundan fazlası vardır.
Oh, I've been to Philadelphia, but there's more to it than that, I'm sure.
Batı'da bulundum, Doğu'da da ama hiç bu kadar harika değildi!
You know, I've been to the East, and I've been to the West, but it was never this... wonderful!
Roma'da, Milan'da, Bergamo'da, Como'da bulundum.
I been to Roma, Milano, Bergamo, Como.
Birkaç yıl Avrupa'da bulundum.
I've been on the continent for several years!
Friki'yi dinleyin! Afrika'da bulundum, maymunları bilirim!
Listen to Friki, I've been to Africa and I know about monkeys.
Efrafa'da bulundum ve bunun büyük bir hata olduğunu söylüyorum. Hepiniz ölebilirsiniz.
I've been in Efrafa, and I tell you you're making a bad mistake that might very well get you all killed.
Laos'da, Kamboçya'da, Vietnam'da bulundum.
I've been in Laos, Cambodia, Nam.
- Köle edildim ve bir hayvan muamelesi gördüm. - Ben de Boston'da bulundum. Gerçi ben Harvard mezunuyum.
- I know Boston although I was at Harward myslef.
Upper Boukhara'da bulundum. Ve orada.. Tanıdığım en ilginç insanla tanıştım.
I have been in Upper Boukhara where I met a most interesting man.
Amerika'da, ki orada bulundum, kadınlara'women'deniyor.
In American you say, "Women". What? I have been in America.
Unutma Avrupa'da bulundum ve doğruyu söyleyeyim orayı çok da beğendiğimi söyleyemem.
BUT I'VE BEEN TO EUROPE AND I WASN'T VERY FOND OF IT.
Ben kameranın iki tarafında da bulundum.
I've been on both sides of the camera.
- Ben büyük katkıda bulundum.
I happen to be a major contributor.
İtalya da bulundum- -
AND I'VE BEEN TO ITALY- -
Avrupa'da bulundum.
Been to Europe.
Yakın Doğu'da bulundum ama böylesini hiç görmedim.
I was stationed in the Middle East. I've never seen anything like it.
Resmi uyarıda bulundum.
- I wonder what that does. - I have given you the official warning'!
Orada bulundum. Ve orada. Orada da bulundum.
Oh, I've been there and there, and I've been there.
Aslında Woodstock'da bulundum.
I was actually at Woodstock.
İspanya'da bulundum ama siz o zamanlar doğmamıştınız.
I haven't been to Spain since before you were born.
Ben de Janina'da bulundum.
I was in Janina too
Pekala, ben hasting'lerde bulundum ve brighton'da bulundum
Well, I've been to Hastings and I've been to Brighton
Ayrıca, işin öbür tarafında da bulundum, küçük pembe külotları takip eden adam olarak.
I've also been on the other side, the one following the little pink panties.
- Birkaç defa Hong Kong'da bulundum ama böyle bir şey duymadım.
- I've been to Hong Kong several times, and I've never heard that.
Ben hapishanenin içinde de dışında da bulundum, genelde içinde.
I've been in and out of prison, mostly in.
- Bundan daha zorlu yerlerde bulundum ve kafam da hala omuzlarımın üstünde.
- I been in tighter places than this... and the old head is still on its hinges.
Sizi, güzel bir evliliğin timsali olarak gösterme cesaretinde bulundum ve bu da onu ikna etti.
I took the liberty of citing you both as an example of how beautiful marriage can be, and that convinced her.
"Devlete hizmette bulundum. " Onlar da bilir.
I have done the state some service, and they know it.
Üstelik bu defa Arthur Road'da bile bulundum.
On my way back, I even stopped at Arthur Road
Rusya'da turist olarak bulundum.
I was in Russia as a tourist.
Hepsinde fazlasıyla bulundum ve daha fazlasını da yapamazdım.
It got to be too much, and I couldn't do it anymore.
'Caprica'da diken ormanlarında dolaşırken bulundum.
'I was found wandering in the thorn forest on Caprica.
Mesela senin şehrine, New York'a gittim ve mafyaya bulaşmaya başladım East River'da ölü bulundum ve karım ya da babam polisten beni korumadıkları için şikayetçi oldu.
Now, suppose... I went up to your town, New York... and I started messing around with the Mafia... and I wind up dead in the East River... and my wife, or my father... complained to the police because they didn't protect me.
Üç savaşta bulundum, Veterania'da ve Hersek'te.
I've been in 3 wars, at Veterania and Herzegovina.
Davayı daha fazla muhakeme edebilmek için daha fazla süre talebinde bulundum ve bunu yaparken de, programımı birkaç haftaya göre düzenlemek durumundaydım çünkü Teksas, Vidor'da tam olarak ne zaman bulunacağımı belirlemem gerekliydi.
I prepared a motion for a continuance to get more time to try the case... and in doing that had to lay out my schedule for several weeks... as to exactly what time I'd be in Vidor, Texas.
Elbette kendi hesabıma da keşifte bulundum.
Of course I had to do a little recon job for myself.
New York'da çok fazla bulundum.
I've been in New York too long.
İkinci Dünya Savaşında Romanya'da, Yunanistan'da, Yugoslavya'da bulundum.
Their hearts were still with their old FBI buddy Banister.
Maris'in yazdığı haiku'da birkaç heceyi değiştirme aptallığında bulundum. Şu çoban.
This Dresden shepherdess?
Kahretsin, parayı da ödemiş bulundum.
Damn, I already paid him.
Bugün üvey annelerinden birini ziyaret etmeye mezarlığa gittim. O arada kendi mezar taşıma da bakmış bulundum.
I was at the cemetery paying my respects to one of your stepmothers, and I happened to look at my headstone.