Daydın traduction Anglais
717 traduction parallèle
Sen bu üç, dört ay Tortuga'daydın.
You've been in Tortuga these three, four months.
- Uzunca bir süredir Hindistan'daydınız.
- You were in India for quite a while.
Sen Long Island'daydın.
You were down on the Island.
Demek dün Amsterdam'daydınız Bay Haverstock.
So you were in Amsterdam yesterday, Mr. Haverstock.
Demek bu yüzden Pocahontas'daydın, ha? Johnny, ne demek istiyorsunuz.
Oh, so that's what you were doing in Pocahontas, huh?
Beaky öldürüldüğünde sen Liverpool'daydın...
You were in Liverpool when Beaky....
Tahmininizden fazla dışarıdaydınız.
You were out longer than you thought.
Haklısın, sen dışarıdaydın.
That's right, you were out.
Hiroshima'daydın, değil mi?
You were at Hiroshima, weren't you? - Mm - hm.
Ama buraya gelmeden önce, New York'ta dışarıdaydınız.
But before you came here, when you were still outside, in New York.
Ne zamandır dışarıdaydınız?
How long have you been out here?
Siz Gettysburg'daydınız değil mi?
You fellas were at Gettysburg, weren't ya?
- Devam edin, Ulm'daydınız.
Go on. You're in Ulm.
Evet, siz Twilight Room Bar'daydınız.
No, you were at the Twilight Room.
Haziran'da yanında bir jigoloyla Riviera'daydın
In June you were on the Riviera with a gigolo.
- Bütün gece dışarıdaydın.
- Well, you were out all night.
Sizi son gördüğümde çatıdaydınız.
The last time I saw you men, you were on the roof.
- Sabahtan beri toplantıdaydın.
- You've been in conference all morning.
- Siz de mi Normandiya'daydınız?
- W-were you in Normandy, too, Major?
Sen de aşağıdaydın.
You've been down there.
- O zaman niye Europa'daydın?
- Why were you at the Europa, then?
İlk aradığında sen aşağıdaydın ama yine aradığında burada olabilirsin... çay içerken.
You were downstairs the first time he called but you could have been here. Having tea.
- Dr. Eckner, Cinayetlerin olduğu gece Fort Linton'daydınız,
Dr. Eckner, you were at Fort Linton the night of the murders, were you not?
Siz de Tetaragua'daydınız, Bay Scoubidouvitch.
You were in Tetragua, Mr. Scoubidouvitch. You were in Tetragua, Mr. Scoubidouvitch.
Teğmen, sen San Carlos'daydın, değil mi?
Lieutenant, you were at San Carlos, weren't you?
- Çocuklarla birlikte dışarıdaydın.
- You do? - You were out with the boys.
- Demek Paul'le birlikte Rio'daydın?
So you were in Rio with Paul?
Dün... dün gece aradık, ama sanırım dışarıdaydınız.
We er... We called last night, but er... You were out, I think.
Dışarıdaydın.
You have been outside. Stand up!
Gene dışarıdaydın, değil mi?
You been out again?
Onlar tepede, siz de aşağıdaydınız.
They at the top and you at the bottom!
Anlaşma yaptığımızda sizde amcanızla birlikte Denver'daydınız.
You were in Denver with your uncle when we made the deal.
14 Kasım cumartesi gecesi Kansas, Holcomb'daydınız.
On Saturday night, November 14, you were in Holcomb, Kansas.
Kısa bir süre önce Kuzey Afrika'daydınız, Tanca'da, değil mi?
You were in North Africa recently, weren't you? Tangier, wasn't it?
Karımın tabii ki, daha demin yukarıdaydı.
My wife, of course, she's been over before.
O yılın çoğu zamanında Cape Cod'daydım.
I was down to Cape Cod most of that year.
Sanırım Luke'daydı şunu demez mi : "Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın"?
You remember that verse, I think it's in Luke, where he says, "He that hath no sword, let him sell his garment, and buy one"?
Bu sabahın altısından bu yana Gestapo'daydım.
at the Gestapo since 6 : 00 this morning.
Bir keresinde kışın Londra'daydım.
I was in London once in the winter.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca hiç sevmediğim Denver, Colorado'daydım. Son derece sıkıcı bir yatılı okuldaydım. O yüzden atın üzerindeki herhangi bir şey bana çok güzel görünüyor.
For the past two years, I've been back east in Denver, Colorado... hobbled up in a boarding school... till I just love the sight of anything sitting a horse.
Sen de mi Fly-Boy'daydın?
Were you on Fly-Boy too?
Beni hatırlamazsınız, ama Queen Alexandria'daydım.
You don't remember me, but I was on the Queen Alexandria.
Dün gece "Altın Çağ" daydım.
I was at L'Age d'Or last night.
Ama o burada, kıyıdaydı... sizse dağların öte tarafında, Salinas'taydınız.
But then she was over here on the Bay... and you were way over on the other side of the mountains in Salinas.
Siz de yine St. Marco'daydınız.
You were at St. Marco again.
Denizaltıdaydık. Kod adıyla bildiğimiz bir adanın yanındaydık.
We was on a sub... lying off some island with a code name.
Daha önce Bois de Boulogne'daydım, Çocukların oynadığı göl kenarını biliyor musunuz?
I was stationed at the Bois de Boulogne, by the lake, where the children play?
Bütün bunları, tek başınıza mı buldunuz? Bana bakmayın, ben Rio'daydım.
Did you go there on your own?
Dostlarla dışarıdaydık anlarsın ya yaşıyoruz.
I've been out with the lads, you know, living.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
All those nights when you thought I was at choir practice or bowling or watching television outside Pringle's, - I was really at the Belly Button.
Bütün gün dışarıdaydım, beni arıyor olmalıydın.
I was out all day, you must have been looking for me.